GENÇLER İŞSİZ VE PARASIZ, AİLELER BORÇ BATAĞINDA

İşsizlik ve pahalılık tak etti cana. Toplum kaosa girmeden ciddi ekonomik tedbirler alınmalı, köklü değişiklikler yapılmalıdır. Bütün kesimler, ekonomik gidişattan ciddi şekilde etkilenmeye devam ediyor. Özellikle genç işsizlik başta olmak üzere, istihdama yönelik tedbirler alınmalı. Üretime ciddi manada destek olmalı, borçlanma ve rant ekonomisine son verilmeli. Üniversite mezunu gençlerimiz başta olmak üzere iş verilmeli; iş verilene kadar destek verilmelidir. Yerel yönetimler de ekonomiye el atmalı... ABD’nin olduğu her yer güvensizdir. Ne olduysa ve nasıl olduysa; ABD ile bir mutabakat sağlandı gibi. Bu vesileyle, ABD’nin kirli çizmeleri, mübarek bayram günlerinde, Urfa’mızın pak topraklarını kirletti. Gelen ABD heyeti, temas ve görüşmeler yaptı, yapıyor. Elbette yetkililerin bildiği bir şey olabilir ama bu Urfa, daha bir iki nesil önce, İsrail ile savaşmak için, Filistin’e nasıl koştuğunu yani özünü unutmaması gereken Urfa' dır. Dün, Fransızlar Urfa'da iken ne hissediyor idiysek; şimdi de tüm batılı güçlerin islam topraklarının herhangi bir karışında bulunmalarının, bizim onurumuzu zedeledeğini hissetmeli, bu durum izzet-i nefsimize ağır gelmelidir. İsrail’i icat eden ve hamiliğini yapan, onu bağrımıza bir hançer gibi saplayan ve şimdi de çeşitli saldırı ve provokasyonlarla, o hançeri, yaramızda çeviren yankilerden, her hangi birinin, her ne sebeple olursa olsun, mazlum coğrafyaların her hangi bir karışına, kirli ayaklarıyla bastığında; yüreğimiz sızlamalıdır. Çünkü bizi tutmuş, bırakmak istememekteler. Onlara hizmet etmemizi istemekteler. Çünkü Johnson Mektupları’ nı unutmadık. Çünkü Çekiç Güç’ü unutmadık ve çekiç güç conilerinden birinin attığı tokadı unutmadık. Çünkü 15 Temmuz daha taze. Çünkü başımıza geçirdikleri çuvallar, hala başımızda… Kısacası; ABD’ ye karşı daha etkili bir rezerv koymalı. Üretim ve İstihdama yönelik Yerel Yönetim Liberal ekonomik politikalar, elimizde ne var ne yok hepsini alıyor. Toplumun tamamına ve hatta bizden sonraki nesillerin hakkı olanı korumaya dair hiçbir kadim değere aldırış etmiyor. Mesela Türkiye’de en az 30 yıldır, aynı taktikle ekonomi yönetiliyor. Dışarıdan borç veya yatırıma yönelik para girişi sağlanıyor, yatırım -ara ki bulasın- veya üretime dayalı olmuyor ekseriyetle ve ardından bir/aynı azınlığın elinde ranta dönüşüyor. Sonra da vatandaş, bu borcu; özelleştirmeler, vergi, zam, enflasyon, develüasyon tarzında ödüyor. Çok etkili ve donanımlı insanlar, üniversite mezunları iş bulamıyor, aileler bankalara olan borçlarını ödeyemiyor, "servet, -hep öteden beri geldiği gibi- belli ellerde dolaşıyor"… Hal böyle olunca; yerel yönetimlere daha çok iş düşüyor. Birincil sorumluluk alanları olmamakla beraber, yerel yönetimlerin bu alanda yani istihdam alanında yaralara merhem olmayı denemeleri kaçınılmaz bir gerekliliğe dönüşebiliyor. Yerel yönetimlerin; temel ihtiyaç maddelerini üretme, satma; köylü ve çiftçinin ürettiği malları satma; istihdama ve çevreyi korumaya yönelik geniş kapsamlı ve planlı ağaçlandırma çalışmaları yapma, inşaat, tarım, çiftçilik, besicilik, seracılık, geri dönüşüm, doğal enerji gibi sektörlerde çalışmalar yapma, ARGE birimleri kurma ve dahi farklı projeleri değerlendirerek gençleri iş sahibi yapmaya çalışmaları zaruri bir ihtiyaç halini almıştır… Bir Bayram Daha Geçti Bir bayramı daha geride bıraktık. Bu bayramda rutin ve farklı bazı olaylar yaşandı. Elbette, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi ABD’ den yana halkımızın endişeleri ve rahatsızlıkları var. ABD’yi evimizde/coğrafyamızda istemiyoruz. Bedeli neyse ödenir… Şeyh Zekzeki’ nin, ‘tedavi amacıyla’ şu ara Müslümanlara Kaşmir meselesi üzerinden diklenen ırkçı yönetimin iş başında olduğu Hindistan’a sürgün edilmesi ve orada da temel haklarından mahrum bırakılarak eziyete devam edilmesi… Kurban tartışmalarında, İslam düşmanlarının görüş ve önerilerine sık rastlanmadı ama huysuz huyundan vazgeçer mi? Kimileri ille içindekini kusacak. Ertuğrul Özkök bunlardan biriydi. Cevap vermeye değer bulmuyorum ama küstahları susturma ve zehirli dillerini bir daha İslam’a uzatmalarını engelleme, rezil ve zelil olduklarını onlara hatırlarma maksadıyla uyarmak/dinimi savunmak zorunda olduğumdan mecburen bir şeyler söylemek zorunda hissedebiliyorum kendimi. Bize mert düşmüyorsa da: Bu bayram günlerinde kimi salyasını akıtıp saldırdı Ertuğrul ÖZKÖK gibi, hadi o İslam düşmanı; kimi de Allah ve iblis'i uzlaştırmaya çalıştı Mustafa Öztürk gibi. Oysa ondan önce de niceleri gelip geçmişti; Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk, Edip Yüksel, ihsan Eliacik gibi. Şükür ki şöyle veya böyle kimse kaale almıyor eskisi gibi, yoksa falan sanatçı kurban hakkında şöyle demiş ,falan coni İslam ve terörizm konusunda böyle demiş diye savunma tabanlı açıklamalar yapılacaktı. İslam' ı, kastı islamla şereflenmek olmayanların razı olması kaygısıyla yorumlama çabası terk edilmelidir. KAHRAMAN MÜSLÜMAN Gururlandığımız bir olay yaşandı yine bu bayram sürecinde. Pakistan hava kuvvetlerinde eskiden görev yapmış, 65 yaşındaki Muhammed Refik. Refik amca; Norveç'in başkenti Oslo'nun dış mahallelerindeki Al-Noor Camii'ne düzenlenen silahlı saldırıda; büyük bir katliamın önlenerek sadece bir kişinin yaralanmasının en önemli nedeni oldu. Silahlı saldırgana müdahalesiyle saldırganın elindeki silahı almayı başaran kahraman Refik amca ve onun gibi daha nice kahramanlara selam olsun. Yemen Ah! Yemen! Bu ‘Ah’ kelimesi Hama ve Dera için de söylenmişti bir zamanlar ama oralara girmeyelim. Şeytanı taşlayalım biraz, artık şeytan her kimse, her neyse… 2 milyona yakın kurban kesildi hac dolayısıyle. Sakın hacılara bir eleştirim olduğu anlaşılmasın. Ama demem o ki; şu İslam nato’su olarak bir eli de Yemen’de olan yani Yemen’e zırnık girmesin diye abluka uygulayan; çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan, bombalardan öldürülmesinin faili Suudiler’de kesildi bu kurbanlar, anlatabiliyor muyum?... Şeytanı yanlış tanımlaman, kendini doğru tanımlamanı engeller. Şeytan bellidir, kendini ilan etmiştir: Büyük Şeytan ABD' dir. Ingiltere, Suudi, israil, AB… Şeytanı kovmalı, onunla iş tutmamalı, onun yönerge ve ayartmalarına uymamalı, onun tuzaklarına karşı uyanık olmalı, onunla mucadele etmeli ve onu lanetlemeli Onun şerrinden, başka bir Şeytana değil; Allah'a sığınmalı.