Mustafa İslamoğlu ve Hz. Adem'in Babası
İslami Modernizm’in şu garip halinebakar mısınız? Biri çıktı, Kurandaki Kıssaların çoğununmecazi/sembolik/metaforik olduğunu söyledi. (M. Halefullah) Biri çıktı, “Hz.İsa’nın da bir babası var” dedi. (M. Ali Lahuri) Biri çıktı, 19 sözde mucizesineuymadığı gerekçesiyle Tevbe Suresi’nin son iki ayetini Kurandan çıkarmayateşebbüs etti. (Reşad Halife) Biri çıktı, Namazın beş vakit değil üç vakitolduğunu söyledi. (Y.N. Öztürk) Biri çıktı, İslam da bildiğimiz anlamda namazdiye bir şeyin olmadığını söyledi. (İ. Eliaçık) Biri çıktı, cinsel ilişki ileiftar açılabileceğini söyledi.(Z.Beyaz) Biri çıktı, “Allah gaybı bilmez” dedi.(A.Bayındır) Biri çıktı, “Kabir azabı yoktur” dedi. (M. Okuyan) Biri çıktı,Kurandaki bütün ahkam ayetlerin tarihsel olduğunu dolayısıyla bizibağlamadığını söyledi. (M. Öztürk) Ve nihayet biri çıktı, Hz. Adem’in birbabasının olduğunu ve üstelik Evrim Teorisi’nin de gerçek olduğunu söyledi.
Mustafa İslamoğlu, yeni çıkan “Yaratılış ve Evrim” isimli kitabında Hz.Adem’in hem annesinin hem de babasının olduğunu söylüyor. Ama bu ebeveynlerbizim gibi “insan” değil birer “beşer.” Biyoloji diliyle söyleyecek olursakbirer “Homo Sapiens.”İddiasına delilolarak üç adet ayet-i kerime getiriyor. “Adem’in babası var mıydı? Bu soruyuKuran’a soruyoruz ve Kuran bize birden fazla delille cevap veriyor. Bunu bensöylemiyorum Kuran söylüyor.” (M.İslamoğlu, Yaratılış ve Evrim, s.189, Düşün y.2015) Yani bu iddia kendisinin değil Kuran’ın asırlar önce ilan ettiği bir hakikatimiş hazrete göre. Ama her nedense, hiçbir müfessir bu açık gerçeği görememiş, anlayamamışve dahi kavrayamamış.
İddiasına delil olarak getirdiği enönemli ayette şöyle buyuruyorCenab-ı Hak:“İnsanın tarih sahnesindegörünmesinden önceki dönem sonsuz bir zaman kesitinden ibaret değil midir?İnsanın henüz dikkate değer bir varlık olmadığı bir zaman kesiti. Şüphesiz,denemek için insanı katıksız bir sperm damlasından yaratan Biziz. Biz onuişitme ve görme duyuları ile donatılmış bir varlık kıldık.” (İnsan Suresi 1-2)
İslamoğlu, ayetteki el-insan ifadesinin bütün insanlarıkapsadığı, Hz. Adem’inde bunun içinde olduğu dolayısıyla onun da bir spermadanyaratıldığı söylüyor. Bundan sonrasını kendisinden okuyalım: “Adem insan mıdır,değil midir? O, elbette insandır. Aksi düşünülemez. Eğer Adem insansa, bu ayet,Ademin de tüm diğer insanlar gibi nutfeden yaratıldığını dolaylı olaraksöylemektedir. Buna hayır diyebilmek için yapılacak ilk iş, Adem’in insanolmadığını ispatlamak olacaktır.”(s.191)Peki nutfe nedir? Tarifini yine kendisi yapıyor: “Nutfe, anne rahmindebir canlının vücut bulması için babanın üreme organları tarafından üretilenhayat tohumudur…”(s.191)
Bu ifadelerin Kuran-ı Kerim’in Hz.Adem’in yaratılışıyla alakalı diğer pasajlarıyla görünür bir tezat teşkilettiği hakikatinden sarfı nazar ederek, yani işin yanlışlığını ve doğruluğunubir süreliğine kenarda bırakıp, sadece bir husus muvacehesinde, İslamoğlu’nunkurguladığı mantıküzerinden gidelim.Hz.İsa(a.s) insan mıdır, değil midir. O, elbette insandır. Aksi düşünülemez.Eğer Hz. İsa(a.s) insansa, bu ayet, Hz. İsa’nın da tüm diğer insanlar gibinutfeden yaratıldığını dolaylı olarak söylemektedir. Buna hayır diyebilmek içinyapılacak ilk iş,Hz. İsa’nın insan olmadığını ispatlamak olacaktır.
Şimdi hayati sorumuzu sormanın tamzamanı:O zaman Hz. İsa’nın babası kim? Halbuki Kuran onun,mucizevi olarakbabasız bir şekilde dünyaya geldiğini açıkça söyler.Her vesileyle, Kuran’a aykırı gerekçesiyle birçok sahihhadisi reddeden İslamoğlu, teorisinde tutarlı olmak istiyorsa, Kuran’ın te’vilgötürmeyen açık beyanına rağmen, ya Hz.İsa’ya bir baba bulmalı ya da zahir bir çelişkiye düştüğünü kabul etmeli. Çünkübaştan sona anlattıkları bu iki şıktan birini tercih etmesini zorunlu kılıyor.Şayet “evet, Hz. İsa’nın dabir babası vardır” diyorsa ona diyecek sözümüz yokartık. Ama bunu diyemiyorsa -ki Kuran ayetleri bağlamında demesi imkansız- çelişkiyedüştüğünü açık yüreklilikle itiraf etmeli.Zira yanlışını itiraf etmekerdemlerin en azizi.
Ehl-i Sünnet kelamı ittifakla “beşer” ve “insan” gibi yapay ayrımlara tevessül etme ihtiyacıduymadan Hz. Adem’i “beşerin babası” (ebu’l beşer) olarak adlandırır. Şii-İsmaili kelamda iseHz. Adem’in babasının Huneyd, Tehum gibi adları bile vardır.(Ebu’l Kasım Cafer binMansur, Serair ve Esrar’unNuteka, s.193-194) Yani anlayacağınız İslamoğlu buiddiasında yalnız değil. Ama zat-ı alileri bu fikre şu gerekçeyle katılmaz: “BuBatıni yorum da Adem de bir insan olmuş olmaktadır. Yani Adem de birinsanoğludur. Bu hem tabiat ayetlerine hem Kuran ayetlerine aykırıdır.”(s.194)Neden aykırı olsun? Hani “el-İnsan”lafzı içine Adem de giriyordu. Eğer giriyorsa o da bir meniden yani bir anne vebabanın bileşiminden dünyaya geliyor demektir. Kısacası Adem de birinsanoğluydu.Görüyorsunuz, daha iki sayfa geçmeden kendisiyle çelişiyor. Açıkçasöylemek gerekirse hayli fantastik olmakla birlikte Şia’nın düşüncesi İslamoğlu’nagöre daha tutarlı bir gibi duruyor. Çünkü en azından Hz. Adem’in babasının dainsan olduğunu söylüyor.
Kitabın her satırına sinmiş tarifikabil olmayan bir bariz husumet göze çarpıyor. Bu husumetin muhatabı kolaycatahmin edileceği üzere milyonlarca mensubu bulunan Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat mezhebi. Her defasında bu mezhebin samimibağlılarını uydurulmuş dinin takipçileri olarak tezyif ve tahkir etmektençekinmez. Hatta bazı zaman hızını alamayarak hepsini, Evrim Teorisi’ne karşıoldukları gerekçesiyle “uydurulan dineinanmış maymunlaşan Müslümanlar”(s.308) olarak tesmiye etmekte bir beisgörmez. Geçmiş tüm müfessirleri alaylı bir üslupla aşağılamaktan çekinmez vetümünün Kuran’a aykırı yorumlar yaptığı onu hurafelerle bulandırdığını söyler.Hazret, Hz. Adem’in peygamber oluşunun kesin olmadığı (s.195) -ne tuhaf, Hz.Adem’in bir babasının olduğu kesin ama peygamber olduğu kesin değil- insanlığınmaymundan gelmesinin gayet normal olduğu buna karşı çıkmanın ise yobazlıktanbaşka bir anlam ifade etmediği hususunda ısrarcıdır. Evrim Teorisi’ni Kuran’a onaylatmaktan başka bir anlam taşımayan bukutsal çaba uğruna bütün Kuran ayetlerini seferber etmekte bir sakınca görmez.Sorun teşkil edeceğini düşündüğü ayetlerite’vil marifetiyle amacı doğrultusundakonuşturmak ise ustalıkla becerebildiği en kolay şey.
Sözün özü, “Sadece İslam Ümmetinemensup kesimlerin değil, temeli vahye dayanan dejenere olmuş dinlerininmensupları dahi üzerinde ittifak ettiği “Hepiniz Adem’densiniz; Adem de topraktandır”hakikatini “öyle değilmiş, Adem’in de babası varmış” diyerek reddedilmesigerekenler kategorisine sokuyorsanız, bulunduğunuz yer Sofestaiyyedir,bilesiniz!”