DİNDEN SOĞUMAK
Diyorlar ki: İslam adına ortaya çıkmış örgütlerin, cemaatlerin ya da teşkilatların yanlış tutum ve davranışları insanları dinden soğutuyor; yaptıkları yanlışlar dine mal ediliyor. Bunun sonucunda dine karşı olumsuz bir tavır gittikçe insanlar arasında yayılıyor. Böylece zamanımızdaki insanların genelinde görülen dine karşı soğukluğu, bu gurupların yanlış hareketlerine bağlıyorlar.
Bu iddiaya katılmadığımı hemen belirteyim. Gerçek, sanıldığı gibi değildir. İslam adına ortaya çıkmış gurupların hata ve yanlışları, hatta haksızlık ve zulümleri hiçbir şekilde dinden soğumanın nedeni değildir. Bunun sadece bir bahane olduğunu düşünüyorum. Bana göre günümüz insanlarının dine karşı ilgisizlik ve soğukluğu, dünya hırsının zihinleri kaplaması, her şeyin üstüne çıkarılmasından kaynaklanır. Dünya malına olan düşkünlük, makam sevgisi, asıl hedefi ahiret olan dini, gündemdeki önem sırasından düşürmüştür. Dünya hırsı, günlük iş yoğunluğunu beraberinde getirmiştir. Hani “Başımı kaşıyacak vaktim yok” derler ya, işte bu aşırı iş yoğunluğu insanların genelinde görülmeye başlamıştır.
Gece uykusuzluğu ya da geç saatlere kadar uyumama alışkanlığı sabah namazını büyük ölçüde terk ettirdiği gibi, gün içindeki aşırı yoğunluk diğer vakitlerin de aksamasına neden olmaktadır. İnsanı dine bağlayan en önemli unsur beş vakit namazdır. Günlük ibadet terk edildikçe, dine olan lakaytlık artacaktır. İlgisizlik, önem vermemeye; dini gurupların yanlış tutum ve davranışlarını da kendine bir delil olarak görmeye sebep olur. Bunun sonucu olarak da zamanla dinden soğuma gerçekleşir. Namazın her gün beş vakte tahsis edilmesinin bir hikmeti Allah’a ve dine bağlılığı sürekli canlı tutmak ve önemden düşmemesini sağlamaktır.
İnsan vücudu sürekli değişim ve yenilenme halindedir. Sürekli hücrelerin bir kısmı ölmekte ve yerine yeni hücreler yaratılmaktadır. Belli bir süreç içinde vücut tamamen yenileniyor. Vücudun canlılığını ve direncini koruyabilmesi için her gün gıda almaya muhtaçtır. Vücuttaki bu değişimle bağlantılı olarak ruh da etkilenmektedir. Ruhun gıdası da namazdır. Bu nedenle insan her gün beş kez namaz kılmak ve imanını yenilemek durumundadır. Kur’an-ı Kerim, “Ey iman edenler, iman edin!” (Nisa, 136) emriyle imanı yenilemek gerektiğine işaret etmiştir. Peygamber (ASV) da,“İmanınızı Lâilâhe illallah ile yenileyiniz” (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 359) buyurarak bu gerekliliğe dikkat çekmiştir.
Din adına faaliyet yapan örgüt ve gurupların yanlışları, hiçbir mümini dinden soğutmaz ancak ibadet ihmalkârlığı, cahillik ve dünyaya dalma gibi nedenlerle daha önce dinden soğumuş olanlara bir kılıf, bir bahane oluşturur. İslam adına çeşitli zulümler yapan bir örgüt bahanesiyle dinden soğuduğu söylenen Müslümanlar acaba bu örgütle mi Müslüman olmuşlardı ki onun yaptıkları yüzünden dinden soğumuş olsunlar?!
Günümüz teknolojisi sayesinde bilgiye ulaşma yolları da kolaylaşmıştır. He isteyen istediği dini bilginin en doğrusuna ulaşabilmektedir. Herkes İslam dininin mahiyetini de bilmektedir. İslam’a ait olmayan, şahısların hata ve yanlışlarını İslam’dan zannetmek gibi aşırı bir gaflet ve cahillik de artık söz konusu değildir. Herkesin vicdanı İslam’ın ve İslam peygamberinin nezih, mübarek ve her türlü kötülüklerden uzak olduğunu da biliyor.
Şeytanın tuzağına düşüp ibadetleri ihmal ederek dinden uzaklaşanlar, insanların kişisel hatalarıyla bu mübarek din-i mübin-i İslam’ı yargılamaktan vazgeçmelidirler. Allah, dinini koruyacaktır ama onlar cehennemden kutulamayacaktır. Allah’ın hiç kimseye ihtiyacı yoktur ama herkes Allah’a ve O’nun dinine muhtaçtır.