DARBE VE ARBEDE ARASINDA
İşyerindeyim. Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Arısüt tatileçıkacak. Bu tatil meselesi gazetede eski anıları canlandırıyor. Yazı İşleriMüdürümüz Hüseyin Özkan anlatıyor, “Mustafa abi tatile çıkınca olay oluyor. Birdefa bir haber yapıp tatile çıktı. Ertesi gün gazeteyi basıp camı çerçeveyikırdılar.”
Üzerime korkular, korkular salıyorlar. Kıs kısgülüşmelerimiz oluyor.
Allah vere başıma bir şey gelmese deyip dua ederkenakşamında arkadaşla alışveriş merkezine gittik. Oradan çıkıp eve doğrugidiyoruz.
Beter bir sıcak var. Ayaklarımı sürüye sürüye yürüyorum.
Ordan burdan sohbet ediyoruz, her şey normal.
Dedeman Oteli’ne yaklaşınca çalan telefon bozuyor tümnormalliği. Arayan Mustafa Arısüt! Ama tatile çıkacaktı kendisi… Gazetedeki tümkonuşmaları jet hızıyla aklımdan geçirip birazda korka korka açıyorum telefonu.
-Özlem, bilgisayara yakın mısın?
-Evet, en geç 10 dakikaya bilgisayar başında olurum
-Tamam hemen geç, darbe oluyormuş
-Arbede mi olmuş?! Nerede
-Ne arbedesi? Urfa’da var mı hareketlilik.
-Bakıyorum hemen
Telefonu kapatır kapatmaz arkadaşın ‘Ne oluyor’ sorusuna“Arbede çıkmış sanırım bir bakalım hele” dedim.
Birkaç tekrar etmesine rağmen söylediğinin darbe olduğunueve varır varmaz anladım.
Takvim 15 Temmuz 2016’yı gösteriyor, saatler 22.10’u gösteriyor.
Darbe, nasıl da yok lügatımda…
Haber bültenleri son dakika geçiyor darbe girişimini,herkesin gözü kulağı hükümette. O esnada NTV’yi açmış başbakanı dinliyoruz.Saat 23.00 “Bir kalkışma ihtimaliüzerinde duruyoruz. Kanunsuz eylem durumu” diyor Başbakan. Cumhurbaşkanı demokrasiye inanan herkesimeydanlara çağırıyor. EskiCumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü ise ilk defa böyle öfkeli görüyorum.
Bizde de bitmeyen bir telefon trafiği.
Haber güncellemesi yapıyor, ülkede yaşanan en uzungecelerden birine endişeyle tanıklık ediyorduk. Ölüm haberleri geliyor,askerler halka silah doğrultuyordu. Bu mümkün mü? Mümkünmüş meğer…
Ev arkadaşım hazırlanıp TV’ye giderken ben de “Şanlıurfa’daneler oluyor” sorusunun peşinden
arkadaşla sokağa çıktım.
Meydana indik.
Her yer sakin. Meydanda bir iki polis aracı var.Vatandaşların çoğu farkında değil. Farkında olan da bankamatiğe doğru koşaradım gidiyor.
Polislere soruyoruz “Ne oluyor” diye, bilen anlayan yok.
Sonra bir kişi geldi elinde Türk bayrağı ile ‘Vatan eldengidiyor’ diye bağırırken etrafında toplanan kalabalığın sayısı 10’u buldu.Sloganlar peşi sıra geldi. Bir avuç insan, darbe protestosunda.
Baktılar olmuyor, ‘AK Parti’ye gidelim’ dedi içlerinden biritoplanıp parti önüne doğru yürüyüşe geçtiler.
Sabaha kadar sürdü mesai. Selalar okunuyor, sloganlarsokakları inletiyor...
TRT’deki korsan bildiri herkesin zihninden asla silinmeyecekbir anıyken ben o anlara şahit olmadım. Sokaktaydım.
Ertesi gün en çok etkilendiğim olay ise kafedekitelevizyondan darbe yapıldığını öğrenen askerin gözyaşları ve halkın tepkisiylekarşılaşıp ‘Annem görmesin söyle dursunlar’ diyen asker… Ve daha nice habersizer.
Halk askere karşı, asker halka karşı…
Ne korkunç bir manzara.
“Geldi geçti” diyemeyecek kadar derin izler bıraktı ülkemde.Şehitlerimiz var, hala kurşun izi taşıyan gazilerimiz.
Düşününce şehitleri bir kez daha dilime dolanıyor MehmetAkif’in mısrası:
Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor.
Şimdi o günün yıl dönümündeyiz. Herkes payına düşen dersialmıştır umudunu taşıyorum. Zira ders almadıklarımız pişmanlıklarımız olacak.