CAMİ CEMAATİ VE KURALLARA UYMAK

Asrımızın musibeti ölümcül salgın ne yazık ki kurallara uymayan duyarsız insanların çokluğu yüzünden artarak devam ediyor, değerli insanları alıp götürüyor. Birçok büyüklerimiz gibi, “Aziz Hoca” olarak tanınmış Şanlıurfa’nın vaazlarıyla ve aşevi organizasyonuyla ünlü hocalarından Aziz Kutluay’ı da hayattan çekip kopardı. Aziz Hoca’ya ve ahirete intikal eden diğer tüm büyüklerimize bir kez daha rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Ailelerine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Başkasının sağlığını tehlikeye atmamak konusunda duyarsız olanlar, bildikleri halde kurallara uymayarak bu hastalığı bulaştıranlar veya bulaşmasına sebep olanlar elbette bu ölümlerden sorumludurlar. Çünkü “es-sebebuke’l-fâili” (sebep olan onu işleyen gibidir) kuralı gereği bunun günahından kurtuluş mümkün değildir. Vak’alar o kadar çoğalıp yayıldı ki, nerdeyse artık her evde, her ailede hastalar var; en yakın çevremize, toplumun kanaat önderlerine kadar virüs ölüm kusmaya devam ediyor. Buna rağmen bu hastalık uydurmaymış, bu virüs yokmuş gibi davrananların sayısı hiç de az değildir. Bunlar için ağır bir kelime kullanmadan en iyisi Allah’a havale ediyoruz. Son günlerde plajlar, düğünler, insanların topluca bulunduğu yerlerde görülen izdiham ve maske-mesafe kurallarına uyulmaması, virüsün daha çok uzun süre aramızda kalacağı noktasında duyarlı herkesi tedirgin ediyor. Elbette hepimiz aynı gemideyiz, bu gemide birilerinin yaptığı tahribat hepimizi etkileyecektir. Bu nedenle devleti yönetenler, kurallara uyanların hak ve hukukunu korumak için kurallara uymayanları zorlamalı ve durdurmalıdır. Acaba ahlaksız ve saygısızlara tanınan özgürlük kadar, kanun ve nizama saygılı vatandaşların onlara ezdirilmeme ve korunma hakları yok mudur?Kurallara saygılı vatandaşını korumayan devlet başka ne işe yarar? Bazılarının sosyal medyada, vaazlarda, çeşitli sohbetlerde cami cemaatini plaj halkıyla, günah merkezlerinin mahlûklarıyla karşılaştırıp "Vay efendim maskesiz camiye girene ceza kesilmiş de plajdakilere neden kesilmiyor, düğünlerde halay tutanlara neden aynı tepki gösterilmiyor?" şeklinde ve buna benzer ifadelerle, günah halkına gösterilen hoşgörü ve takipsizliğin cami cemaatine de gösterilmesini istiyorlar. Kesinlikle, vatandaşlar arasında ayırım yapmamak, herkesi eşit tutmak, dürüst vatandaşının hak ve hukukunu korumak devletin görevidir. Ancak kural tanımayan ve suç işleyen bir kesimin varlığı, cami cemaatinin de kurallara uymamasını meşru kılmaz. Bu nedenle bu yaklaşımı çok yanlış bulduğumu söylemeliyim. Çünkü: Öncelikle şunu belirtelim ki, yetkililer takip görevini yapmıyor diye müslümanlar başkasının hayatını tehlikeye atacak kuralsızlıklar yapamaz. Çünkü Allah gözetliyor ve takip ediyor.“Senin Rabbin her an gözetlemektedir.” (Fecr, 4.) ayeti bunu açıkça ifade eder. İkincisi: Cami ibadet ve sevap yeridir, dinin kutsal mekânıdır. Orada yanlışlar olmamalı, günah işlenmemeli. "Müslüman, dilinden ve elinden müslümanların selamette olduğu kişidir.." (Buhari, İman, 4.) kuralına göre hareketten taviz verilmemelidir. Cami cemaatinin, diğer insanlardan farklı olması gerekir. Müslüman kendisi kadar diğer Müslümanları da düşünmek, onların haklarını gözetmek durumundadır. Başkasının sağlığını tehlikeye atmaya yönelik tutum ve davranışlar, müslümanlıkla asla bağdaşmaz. Bu itibarla hiç kimse kurallara uymasa da cami cemaati uymalıdır. Unutulmamalıdır ki, “Kötü misal, emsal olmaz.” Yani kötü örnek, örnek olmaz. Üçüncüsü: Cami cemaatini günah halkıyla karşılaştırmak, camiye ve camiye gidenlere karşı su-i edeptir. Allah’a yakın olmak için camiye gidenler, O’ndan uzaklaşmaya çalışanlarla denk tutulmamalı, benzerlik aranmamalıdır. Biri ibadet ediyor, diğeri günah işliyor. Cami cemaatine saygısızlıktan kaçınmak lazımdır.