SADIKLARDAN VE SADIKLARLA BERABER OLMAK

İnsanoğlunun yaratılış gayesi, Allah’a kayıtsız şartsız kulluk edip ve tüm emirlerine boyun eğip teslim olmaktır. Bu hakikatin dışında kalanlara gelince, onlarda tarih boyunca; Allah ve Peygamberlerine teslim olmadıklarından dolayı, kendilerine başka dostlar, başka yarenler edindikleri için, hidayet yolunu kaybettiler. Putperestliğin, inkarcılığın, sapıklığın, ve isimleri farklı olan yüzlerce bozuk inançların kaynağında; Allah’a ve onun göndermiş olduğu Resullerine iman etmemeve kendi hevalarına göre bir yol tayin etme gafletleri yatmaktadır. Hâlbuki hakikat birdi, batıl ise sayısızdı. Bunu anlayacak, fehmedecek, fıkıh edecek, tefekkür edecek kadar akıllarını kullanamadıklarından dolayı;bu onları inkâra ve sapıklığa çağıran sahte liderlerin ve çakma dostların yollarına uydurdu. Âdem (a.s) Peygamberden bu güne, bu günden kıyamete kadar; değişmeyen, değişmeyecek, değiştirilemeyecek tek hakikatin;“ yalnızca Allah ve Resulü’nün yoluna yolcu olmaktır. İmtihan salonu görevi gören şu geçici dünya hayatında, insanlar şayet kendilerine sunulmuş olan fırsatları, ikramları, nimetleri ve zamanı kendi lehlerine çevirip değerlendirmeyi başarmazsa; kaybedenlerde olacaklardır… Öyleyse kişi kendine dost edinirken, arkadaş tutarken, yol ve yöntem belirlerken; kiminle ve kimlerle dost olup yola çıktığına iyi baksın. Kişinin ahlakı ve sadakati; edindiği arkadaşı, çevresi ve dostları kadar ya iyid, ya da kötüdür… Kim ki iyilerle dost olur ve iyilerle birlikte hareket etmeye gayret ederse; hiç şüphesiz cenabı Hak da ona zorlukları kolay kılar ve her bir işini asan eyler. İmtihan gereği, bazen inişli yokuşlu badireler atlatsa da; ümitsizliğe düşmeyip pes etmediği müddetçe, sahili selamete çıkacağı muhakkaktır. Yüce Rabbimiz Tevbe suresinin 119’ncu ayetinde: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun.” Buyurmaktadır. Demek ki,öncelikli olarak işin aslı ve başı Allah korkusu ve Allah’ın sadık kullarıyla beraber olmaktır. İnsanın kıymeti, kameti kadardır söylenen vecizeli söz; bize nasıl ve ne şekilde olunmamız gerektiğini vurgulamak içindir… Burada vurgulanmak istenen sadıklar veya sadakati, farklı kategorilerde değerlendirmek isteyenlerin olduğu, olabileceği kaçınılmaz olduğu bilinmektedir. Yalnız kim ne şekilde değerlendirirse değerlendirsin, hakikatbirdir ve asla değişmeyecektir. Mesela bazı kişiler, kumar, içki ve diğer yasaklanmış olan fiillerde birlikte oldukları arkadaşlarını çok sağlam,çok namuslu, (!)çok mert, çok dürüst, çok cömert vs. olduklarını empoze etmeye çalıştıklarıgörülmekte ve öne sürdükleri bu gafletleri onlara, dalalete dalmaktan başka bir şey kazandırmamaktadır. Ancak gerçek şu ki, hakikat ve gerçekler insanların anladıkları ve konumlandırdıklarının aksine; Allah ve Resulü’nün belirlediği ve tayin ettikleri gibidir. Kısaca arz etmek gerekirse, işin aslı; Kur’an’da ölçüleri beyan edilmiş olan kıstaslar doğrultusunda, sadıklarla beraber olmaktır. Kur’an ve Sünnet dışında ölçü, kılavuz, rehber, yol, usul, üslup, ahlak, prensip, burhan ve kurutuluş aramak sadece nasipsiz ve yoldan çıkmışların yapacakları bir iştir!... Yaşadığımız modern çağda, insanın maneviyatına hücum eden sayısız etkenin olduğu, dünyevi cazibelerin yürekleri hoplattığı, servet, şehvet ve şöhretin öne çıkarılmaya çalışıldığı günümüzde; kurtuluşa götürecek olan tek yol, Kur’an ve sünnet çizgisinde olup yaşamaktır. İşte sadıkların yolu, sadakatin yolu, hak ve hakikatin yolu budur. Yani, önce sahih bir İman, ve onun ispatı olan Salih ameller! Birlerinin, beşer ürünü ve küfr-i ideolojilerden her hangi birinikalkıp da İslam’a ve onun değişmez manzumelerine yamamaya gayret sarf etmeleri;tek kelimeyle sapıklıktan başka bir isimle isimlendirilemez. Misal olarak, İslam ve Demokrasi, İslam ve Sosyalizm, İslam ve Liberalizm gibi; hakikatte karşılığı ve yeri olmayan bu gibi girişimler, insanlara ve insanlığa huzur ve barış yerine, sadece felaketler, savaşlar, kaos, açlık ve sefaletler getirdiği görülmüştür. El-an olduğu gibi! Hani Komünizm, Kapitalizm, Sosyalizm, Kemalizm, Liberalizm, hani tek dişi kalmış olan canavar Avrupa’nın sözde insan hakları bildirgesinin pratiği ve sahteden olan dostluğu? Hepsinin temelinde, işgal, istila, ölüm ve soykırımın yattığı görülmedi mi? Özellikle gelinen son noktada, Müslümanların nihai tercihlerini iyi yapmaları lazımdır! Ya tercihlerini Allah ve Resul’ünden yana koyup sadıklarla beraber yol alıp İslam kardeşliğini tesis edip izzet sahibi olacaklar, ya da batıl Batı’nın ithal İzm ve ideolojik saplantılarına kapılıp zillet içerisinde yok olmaya devam edeceklerdir… “Ey İman Edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun…”(Tevbe /119) Hayırlı iftarlar! 20 Mayıs 19/ 15 Ramazan 1440.