MEMURLARIN HAK ARAYIŞI
Kamu işveren heyeti memurlara vereceği ilk zam teklifinin (2022 yıl için yüzde 5+6, 2023 yılı için yüzde 6+6) her zamanki gibi gerçeklerden oldukça kopuk olmasından ve beklentilerden uzak olması üzerine Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun ve sendika üyeleri Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını İbrahim Coşkun okudu.
‘Eziyor maaşlar eriyor enflasyon, memuruz haklıyız kazanacağız” Sloganlarıyla sık sık kesilen açıklamada şu hususlara değinildi.
“2022 yıl için yüzde 5+6, 2023 yılı için yüzde 6+6 maaş zammı teklifi memuru yine enflasyona ezdirecek bir tekliftir.
2020 yılının Ocak ayında maaş ve ücretinin tamamıyla 98,5 kg "kıyma" alabilen kamu görevlisi, 2021 yıl Ağustos ayı maaş ve ücretiyle 65,2 kg "kıyma" alabilmektedir. 2020 linin Ocak ayında maaş ve ücretinin tamamıyla 1.917 adet "simit" alabilen kamu görevlisi, 2021 yıl Ağustos ayı maaş ve ücretiyle 1695 adet "simit" alabilmektedir. 2020 yılının Ocak ayında maaş ve ücretinin tamamıyla 21 adet 18 litrelik "sıvı yağ' alabilen kamu görevlisi, 2021 yılı Ağustos ayı maaş ve ücretiyle 14 adet 18 litrelik "sıvı yağ" alabilmektedir.
5. Toplu sözleşmeden bugüne kadar geçen 19 aya kıyma yüzde 92, pirinç yüzde 50, makarna yüzde 37 arttı. Kamu görevlilerinin maaşları enflasyon karşısında erimektedir.
5. Dönem Kamu işvereni tarafından teklif edilen ve Hakem tarafından verilen maaş zammı iki yıl işin 4+4 ve 3+3, 19. ayda gerçeklesen enflasyonun ise yüzde 25 olması Kamu işvereninin dikkate alması gereken en açık tablodur. Artık bu yanlış hesaptan dönülmelidir. Öyle görünüyor ki; bu teklif hazırlanırken çarşı pazardaki fiyatlar, yüksek enflasyon, kurdaki yükseliş, temel ihtiyaç harcamalarındaki artış, alım gücündeki düşüş yaşanmıştır.
Kamu işvereninin 3600, refah pay, sözleşmeli personel ile ilgili oranı kapsam belirlenmemiş oran, kapsam, takvim gibi hususları netleştirerek somutlaştırmasını, tüm kamu görevlilerini mutlu edecek, beklentileri karşılayacak bir teklif sunmasını istiyoruz.”
“3600 Ek Gösterge konusunda kapsamı genişletilmiş, bütün kamu görevlilerini mutlu edecek, net takvime bağlanmış bir teklif sunulmalıdır.
Aynı şekilde sözlenmeli personel Konusunda da teklif somutlaştırılmalıdır. Sözleşmeli personelin sorunlarını kökten çözecek kadro ekseni yarım milyonu ajan sözlenmeli personelin temel beklentisidir.
Memurun Enflasyonla eriyen maaşının telafisi ancak seyyanen zamla, memurun enflasyona ezdirilmemesi hedefi de enflasyon farkı vermekle değil ancak refah payıyla mümkündür.
Kamu işvereninden; yardımcı hizmetlerin genel idari hizmetlere geçirilmesi, vergi dilimi, toplu sözleşme ikramiyesinin artırılması, görevde yükselme ve unvan değişikli), bayram ikramiyesi, özel hizmet tazminatı, toplu de karşılık gelecek şekilde titizlikle hazırlanmış teklifleri bekliyoruz.
Toplu sözleşme bir oldubittiyle değil zaman baskısı olmadan pazarlıkla neticelenmelidir.
Memur-Sen Şanlıurfa il temsilciliği olarak, haklarımızı kazanmak, taleplerimizi kabul ettirmek için her türlü eylem, etkinlik ve program için hazır olduğumuzu ilan ediyoruz.””/ gazeteipekyol
Bu açıklamada, salgın şartlarına rağmen katılım yüksekti. Şimdi de bir grup Memur-Sen üye ve yöneticisi Ankara’ da da miting ve açıklamalarla mücadeleye devam ederek hak arayışındalar. Bu mücadele ve azim memurun artık geçinemediğinin, bıçağın kemiği de tamamen kesmek üzere olduğunun da göstergesi.
Tüm bu çabalar elbette değerlidir ama alınacak sonuçlarda bunların hiçbir etkisinin olmayacağını bilmek üzüntü verici.
Hayat şartları salgınla birlikte daha da zorlaştı. Çok çok zorlaştı.
Memur-Sen’ in her ay düzenli olarak yaptığı açlık-yoksulluk araştırmasına göre Haziran ayında Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.801,6 TL, yoksulluk sınırı ise 8.003,1 TL olarak tespit edildi.
Ekonomi iyi iken de memura yine hakkı verilmiyordu. Sorun on yıllardır böyle. Urfa Memur-sen etkili ve gayretli bir sendika. Ancak genel anlamda memurların işverenlerden hakkı olan ya da ona yaklaşacak sonuçlar alamamasının altında temel bazı nedenler vardır. Mesela talep edilen seyyanen zam ve daha önce de talep edilen seyyanen zamlar ve maaş artışları yetersizdir. Biz ne kadar istesek de zaten vermeyecekler anlayışı yanlıştır. Diğer bir husus acıtmama yaklaşımıdır. Memurun hakkını istemesi meşru ve haklı bir taleptir, bir suçluluk psikolojisine gerek yoktur.
Diğer bir husus tavizsizlik. Bu ilke uygulanmıyor. Memurun sendika aidatını işverenin ödemesi kabul edilmemelidir. Bunu ilkin sendika kabul etmemeliydi, sendika kabul etse bile üyeler bunu reddetmeliydi.
İşveren, memur adına bankalarla veya farklı mercilerle anlaşmalar yapamamalı. Memur istediği bankadan kendisi istediği şartlarda maaşını/ödemelerini talep edebilmeli, emekli vd kesenekleri de buna dahil olmalıdır. 30-35 çalışıp yani tüm ömrünü harcayıp emekli olan bir memurun alacağı ikramiye 150 bin civarındadır. Bu, insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Oysa bu kesenek rekabetçi koşullarda değerlendirildiğinde 500 bin’i rahatlıkla geçebilecektir.
Yani hem hakkımız verilmiyor, hem de mevcut paramızın kontrolü ve trafiği elimizden alınıyor, biz ise promosyon rüşvetinden dolayı bunu kabul ediyoruz. Zaten hakkını alabilen bir memur promosyona dönüp bakmayacaktır bile. Ama şu şartlarda bile paramızın trafiğinin, yönetiminin elimizde olmasını talep etmeliyiz; promosyonu değil. İsterse memur maaşını banka veya farklı bir aracı olmadan elden talep edebilmelidir, bu, onun en temel hakkıdır.
Atanamayan öğretmenler sorununun çözümlenmesi, asgari ücretin altında bir ücretle okullarda görevlendirilen öğretmenler, çalışan tüm memur, öğretmenler, emekliler ve diğer tüm kesimlerin insanca yaşam koşullarına kavuşması için uygun düzenlemelerin yapılmasının imkanlar dahilinde olduğu bilinmektedir. Bu konuda zaman kaybetmeden gerekeli adımların atılması tüm toplumu rahatlatır.
Bu yazıya sığmayacağı için diğer bir hususa değinip sonlandıracağım.
Grev hakkı.
Kimse vermese de grev hakkımız vardır.
Grev hakkı kullanılmadan, temsilcilerimizin, önceden anlaşılmış rakamları, içeride pazarlık edilerek büyük bir zafer kazanılmış gibi mizansenler eşliğinde ilan etmesi ve benzeri sahneler ve uygulamalarla mağduriyetimiz, mazlumiyetimizin resmi olan süreç devam edecektir.