MADDE BAĞIMLILIĞINI ÖNLEME VE OKUL/AMATEM-ÇEMATEM
Sanırım artık kulaklarımız bu iki kelimeye alıştı. Açılımları şöyle. AMATEM: Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi.ÇEMATEM: Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi.
Uyuşturucu ya da madde bağımlılığı, bağımlılıklardan geçilmeyen çağımızda, en tehlikeli ve zararlı olanlarının başında gelmektedir.
Ülke genelinde olduğu gibi; Urfa’da da bu bağımlılık artmakta. Bu bağımlılık, çok yönlü artmakta. Hem kullanıcı sayısı, hem satıcı sayısı hem de piyasaya sürülen madde oranı artmakta. Uyuşturucuya başlama yaşı ise düşmektedir.
Mesela geçen yıl (Temmuz 2017), Urfa'nın merkez ilçelerinden Bahçelievler ve Kamberiye mahalle muhtarları, madde bağımlılığına itilen çocuk ve gençlerin sayısındaki artışa dikkat çekerek önlem alınmasını istemiş.
Bahçelievler semtinde, bina duvarlarının kaldırılarak, daracık sokakların oluşması, orayı tekin olmayan ve rahatsız edici bir mekan haline dönüştürmüş durumda. Bu duruma da acil bir çözüm gerekli. Sokakları, parkları, okul önlerini ciddi düzenleme ve denetlemelerle daha güvenli hale getirmek gerek.
“Uyuşturucu madde kullanımı her geçen yıl artarken, Şanlıurfa’da son 3 yılda uyuşturucu madde sattığı tespit edilen 976 kişi, polisin yaptığı başarılı operasyonları sonucunda tutuklanarak cezaevine gönderildi. Büyük başarıya imza atan polisler, son 3 yılda 17 Bin 282 kilogram esrar, 1493 kilogram ise eroin ele geçirdi. Ayrıca Şanlıurfa’da tahminen 8 ile 10 Bin kişi arasında uyuşturucu madde kullandığıbelirtiliyor.”/urfastar.com/gundem/urfa-icin-korkutan-rakam-h14969.html
“BM’nin 2018 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre dünya üzerinde 31 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Devlet, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları,emniyet ve ailelerin topyekun mücadele etmesi gereken bu tehlikeye karşı Yeşilay, önleme, koruma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla dünyaya örnek oluyor.”/www.yesilay.org.tr/tr/haberler/detay/bm-dunya-uyusturucu-raporu-aciklandi?
14 Ekim 2018’de, urfahaber.com’ da yer alan bir haberde, şu ifadeler geçiyor: “…Erin, Şanlıurfa’nın genç nüfus potansiyeli nedeniyle uyuşturucu riskinde Türkiye ortalamalarının üstünde olmasını beklediklerini ve yapılan araştırma sonucunda sorunun boyutunun ne olduğunu tam olarak ortaya koyduklarını ifade etti.”
Tekrar temel atma törenine dönelim ve katılımcıların yaptıkları konuşmalardan kısa notlara göz atalım.
“Şanlıurfa İl Sağlık Müdürü Himmet Durgut, "En büyük tehditlerden birisi de hepimizin malumu madde bağımlılığı. Madde bağımlılığı ile ilgili olarak,bakanlığımız bünyesinde koruyucu sağlık hizmetlerinde, hem tedavi hizmetlerinde hem de rehabilitasyon süreçleri ile ilgili olarak çeşitli çalışmalarımız var. Birinci basamakta koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili olarak, inşallah yakın zamanda yine kamuoyuna ilan edeceğimiz, Milli Eğitim Müdürlüğümüzle ortaklaşa yaptığımız bir proje olarak, kampüslerde sağlık merkezleri kurmayı hedefliyoruz. Madde bağımlıları rehabilitasyon merkezi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor, inşallah 2019'da faaliyete geçireceğiz" ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, "Bugün 30 yataklı AMATEM ve 15 yataklı ÇEMATEM'in temelini atıyoruz. Keşke bu temele ihtiyaç duyulmasaydı, keşke bunun yerine bir okulun temeli atılsaydı. 2 hafta önce yapılan sunumda Urfa'da uyuşturucu kullanımının ilçelere göre dağılımı verildi. Urfa nüfusuyla bunu çarptığımızda 42 bin kişiye tekabül ediyor. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu kaynağında kurutmamız gerekiyor ve ailelere çok önemli görevler düşüyor./Ajansurfa
Bu tür haberlerin üzücü yanı, önceden de söylediğim gibi, bir yandan bu bağımlıların tedavi rehabilitasyon ihtiyaçlarının giderilmesi açısından sevindiriciyken; diğer yandan, madde bağımlılarımızın olması, artmış olması açısından ise üzücü olmasıdır.
Vekilin konuşmasında dikkat çekici bir hususa özellikle değinmek istiyorum. İfade şu: “…keşke bunun yerine bir okulun temeli atılsaydı.”
Bu samimi ifade çok önemli ve düşündürücüdür. Elbette uyuşturucuyla mücadele çok yönlüdür ve en önemli ayağı, uyuşturucuya bulaşmayı/başlamayı önlemeye yönelik olanıdır. Bu konuda da, sağlık, emniyet/güvenlik, eğitim gibi alanlarda ve kurumlarda mücadele edilmesi gerekirken; ailenin her aşamada olduğu gibi en başat etken olduğu da doğrudur.
Ancak, bunca okula rağmen uyuşturucuyla mücadelede bir yol alamamanın nedeni nedir diye de sormak gerekmez mi?
Okullar, demek ki işe yaramamış olmalı ki, sayı arttıkça artmış. Demek ki okulun temelini atmak, sorunlarımızı çözmüyor.
Her şeye rağmen, okul önlerinin hala uyuşturucu satıcılarının yuvalandığı mekanlar olması bunun göstergesi.
Eksik olan nedir?
Güvenlik tedbirleri, eğitim sistemi, diyanet ve Yeşilay kurumlarının çabaları, uyuşturucu satışı ve kullanımını azaltamamaktadır.
Mesele okullarımızın eksik olması mı, okullardaki faaliyetlerimizin, eğitim ve öğretimimizin sorunlu oluşu mu?
İnsanları, uyuşturucu veya farklı bağımlılıklara iten zemin/ortam/eğitim/zihinsel besleyici ve uyaranlar nelerdir?
Seküler eğitim, kişileri ahlaklı kılabilir mi?
Modern yaşam tarzında, kişiyi koruyabilecek bir aile yapısı ve aile fertlerinin sağlıklı ve yeterli iletişim olanaklarını kısıtlayan etkenler ne derece erozyona uğradı?
Gibi sorular etrafında durarak, okullarımızın ne tarz insanlar yetiştirdiğine bakmamız lazım.
İnsanı etkileyen, yetiştiren ve yönlendiren etkileri bakımından, günümüzde en etkili ‘okul’ hangisidir?
Bu bağlamdaki okullar hangileridir?
Bu bağlamda en etkili okul genel anlamda sanal/medya, özellikle de internet ve televizyondur. Aile ve okulun etkisi bundan sonra gelir.
Günümüzde okul; çocukların, televizyon ve internetle şekillendikleri yönelimlerini, pratiğe geçirdikleri alan konumundadır. Çocuğa, kötü alışkınlıklara bulaşmamaları konusundaki etkileri medyaya göre oldukça az olduğu gibi; daha farklı kötü alışkanlıkları uygulama alanı olması bakımından olumsuz katkıları da olan bir pozisyona sahip.
Diğer önemli bir okul olan çevre ise; Allahsızlaşmış/ahlaksızlaşmış ve güvenilir/emin/koruyucu olma vasfını büyük oranda kaybetmiş, tehlikeli bir bataklığa dönüşmüştür.
Her kurum/sistem, kendi işlevini doğru ve aynı değerlere dayalı olarak yapmamaktadır.
Ailenin, okulun, medyanın, sistemin ve dinlerimizin, değerleri birbiriyle çatışmaktadır. Ailelerin, çocuklarına etki edememe nedenlerinden biri de; ‘değerlerin çatışması’ hususudur.
Köklü çözümün sistemle ilgili olduğu ve seküler sistemin ise böyle bir misyonunun olamayacağı bilindiğine göre; iş, ailelere/topluma/insanlara düşmektedir. Bu bağlamda yapılabilecekleri şöylece özetlemek mümkün.
Sistemi bu yönde etkilemek, medyaya ve okulun olumsuzlukları ve din/ahlakla çelişen modern değerlerine karşı çocukları ve toplumu korumak, sanal iletişimleri azaltıp; bire bir ilişkileri çoğaltmak, aile(aile bir cemaattir) kurumunu tekrar oluşturmak.
Rabbim, çocuklarımızı, modern ve seküler çağın her türlü küresel pisliğinden ve küresel zihni istilalardan muhafaza etsin. Selam ve dua ile.