ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YURT VE BARINMA SORUNLARI

İki hafta önce okullar yüz yüze eğitime açıldı. Aslında ciddi bir sorun yaşanmıyor gibi görünüyor, umarım yaşanmaz da. Küçük çocukların sosyalleşmeleri için okul dışında bir seçeneklerinin olmamasından dolayı söylüyorum bunu. Ekim ayı ile birlikte üniversiteler de kapılarını yüz yüze eğitime açıyor. Kanaatler şu yönde ki; mağdur olacaklar, aileleri de. Şimdiden harıl harıl barınacak yer bulma arayışı devam ediyor. Daha önceki bir yazımda da değinmiştim. Bu sene de özellikle uzaktan eğitimle yapılabilecek üniversite eğitiminin uzaktan eğitimle yapılabilmesi yönünde bir seçenek olmalı diye. “Geçen yıl yaşanan süreçten ders çıkarılarak baktığımızda üniversitelerin, uzaktan ya da hibrit eğitimle bu yıl da devam etmesi. Yanı sıra üniversite öğrencilerinin uzaktan eğitimi tercih edebilme seçeneğinin de olması. Üniversitelerin uygulama gerektiren etkinliklerinin, imkanlar ölçüsünde belli bir zaman diliminde yapılacak şekilde planlanması ve mümkünse öğrencinin kendi şehrinde ya da yakın bir şehirde aynı pratiği yapmasına olanak sağlanması. Bunu yapmak sadece bir planlama gerektirmektedir. Böylece milyonların uzun sürecek ve soğuk mevsimlere denk gelen şehirlerarası insan trafiği önlenecektir. Yoksullaşmış halkın üzerinden de ciddi bir yük kalkmış olacaktır. Burada bu yıl için ilke şu olabilir: Uzaktan yapılabilecek her eğitim süreci, üniversitelerin kararına bırakılmadan uzaktan yapılması kararının alınması. Orta öğretim kademesi yani Liseler için de uzaktan eğitim öncelenmelidir ve uygulamalar mümkünse uygun bir mevsimde ve belli bir zaman dilimine sığdırılmalıdır. Anasınıfları/okulları ve ilkokullarda ise uzaktan eğitimin oturtulması uzun bir süreç gerektirdiği ve salgın sürecinde hibrit eğitim oturtulamadığı için yüz yüze eğitime öncelik verileceği görülmektedir. Bu öğrenci kesimi milyonlarca çocuğumuzu kapsamaktadır ve kısa sürede yüz yüze eğitime ara vermek zorunda kalınamayacak bir yöntemin/planlamanın en çok gerekli olduğu alan burasıdır. İlkokul kademesinde ve anasınıflarında tüm öğrencilerin tam zamanlı yüz yüze eğitime başlatılması yerine kademeli ve ana derslerin ve kazanım süreçlerinin yüz yüze eğitimle yapılmasının önceleyeceği bir başlangıcın daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. İkili hatta üçlü eğitim sisteminin uygulanması. Dolayısıyla üniversitelerin de dahil edilerek on milyonları bulan tüm öğrenci kesiminin tam zamanlı yüz yüze eğitime başlatılmasının sağlıklı sonuçlar vereceği bir planlama ve başlangıç olmayacağını düşünüyorum. Devletlerin birçok imkana ulaşmaya güçleri yetmeyebilir ancak planlama, yapılabilecek bir iştir.” gazeteipekyol.com/okullar-acilmalimi Okullar açılıyor, yoğun bir şehirlerarası trafik -ki salgın şartları açısından sakıncalı-, kat kat artmış ulaşım ve barınma ücretleri, yüksek ev kiraları, yoksullaşmış veliler ve kaç ay yüz yüze devam edilebileceği meçhul bir eğitim öğretim yılına başlama… Devlet yurtları yetersiz, yurda giremeyen öğrencilere maddi destekten söz eden yok. Gençlerimize karşı sorumluluklarımızı yapmaktan toplum olarak çok uzaktayız çok. Üstelik mezun olunca onlara ne bir iş ne de umut verebilecek durumda değiliz. Gençlerimiz bu durumda olmamalı, çözümcü planlamalar ve imkanlar sunmalı, yerel yönetimler ve sivil inisiyatifler bu konuda çözüme katkı vermeli. Bu katkı üniversitelerin olduğu her yerde bu olmalı, özellikle Urfa gibi ev kiralarının yüksek olduğu illerde. Zaten Sosyal belediyeciliğin de gereklerinden biri de bu değil mi?