NERELERDEN NEREYE GELDİK?
Zaman,Kanuni Sultan Süleyman’ın Padişah olduğu muhteşem yıllar: “Alman Kralı’nın zindanlarından kurtarıp Fransa tahtına yenidenoturttuğu I Fransuva’dan sonra Kral olan oğlu II Henry’nin Kanuni SultanSüleyman’a hitaben şöyle bir mektubu var: “Şimdi ki halde Fransa’nın hiçbirşeyi kalmamıştır. Padişah-ı alempenah Hazretlerinden başka hiçbir yerde deümidi yoktur.
Nitekimbundan önce de birçok defa Padişah-ı alempenah Hazretlerinin yardımıgörülmüştür. Eğer biraz para ve mal yardımı yapılırsa, Fransa bundan ebediyetekadar minnettar kalacak ve Türk cömertliği bir kere daha cihana nam verecektir.Bu yardım, Padişah-ı cihan Hazretleri için laşey (hiç) mesabesindedir.” (YavuzBahadıroğlu/ Osmanlı da şehzade katli. Sh: 54. Nokta ve virgülüne dahidokunulmadan alıntılanmıştır.
Fakr-uzaruret içerisinde kıvranan O günün Fransa’sı, Kanuni Sultan Süleyman’dan kendilerineuzatma istirhamıyla; yardım ve şefkat elini beklemekte ve çok zor durumdaolduklarını özellikle rica ile dile getirmişlerdi. Peki, Fransa devletigeçmişte; ebediyette kadar minnettar kalacağız dedikleri söze sadık kaldılarmı? Her halde bunun için de bir cevap beklenilmez değil mi? Çünkü Fransa, herzamanki gibi verdiği her söze Fransız kaldı; daima zaman kaldığı gibi… Kısa birzaman sonra, ayaklarının üstünde durmayı başaran Fransa; kendi dindaşlarıylabirlik olup, Osmanlı Cihan devletini yıkmak için, türlü plan ve entrikalarçevirmeye,kuyular kazmaya başladı!..
Dahası,Fransa Kralları o günlerde Kanuni’ye baba diye hitap ediyorlardı?! Yani, o gündonanmasıyla, askeriyle, parası ve geniş toprağıyla zengin olan bir Osmanlıdevleti; öte yandan, yardıma muhtaç ve Osmanlı’nın cömert eline bakan fakir veyoksul bir Fransa vardı… Ve malumu hakikat şudur ki, ne zaman ki, Fransa veyabaşka herhangi bir batı devleti; kendi dışındaki devletlerle (özellikle budevletler Müslümansa) bir antlaşma yapmışlarsa, kesinlikle bunu menfaatiçerikli yapmış ve kısa bir süre sonra da verdikleri sözü, tükürüklerini yalargibi yutmuşlardır. Bunlar dün böyle oldukları gibi, bu gün de yarında hep böylekalacaklardır.
Asılmesele şu: “Daha düne kadar bizim ecdadımızın şefkat eline bakanlar; bu gün nedenMüslümanlar, onlara muhtaç hale geldiler acaba diye düşünmemiz gerekmez mi? Hemde yer altı ve yer üstü tüm zenginliklere sahipken bizler!... Evet, onlar bizemuhtaç oldukları zamanlarda; bizim ecdadımız dünya ve ahiret dengesinibozmadan; zamanın fen ve tekniğinden en iyi şekilde faydalanıyor, nizam-ı âlemiçin ne gerekiyorsa; onun gerekleri için durmadan gayret sarf ediyorlardı.Fakat son bir asırdan bu yana, toplumlarda, kültürden eğitime, yaşam biçimindensosyal hayata varıncaya kadar; yer değişmesinin yaşanmasıve Müslümanlarda ise eksenkaymasının başlamasının baş göstermesi, başlıca bu hale gelmemizin sebebi!.Adamlar çalıştılar, dünyalarını mamur etmekle birlikte; çağın en modern araçgereçlerini yapar hale geldiler. Yaptıkları silah ve araç gereçlerini,dünyevileşen Müslümanlara; petrol, yer altıve yer üstü kaynaklarıkarşılığındahem satıp çuvallarla dolar kazandılar, hem de birbirleriyle savaştırdılar!Vesavaşın durmaması için, durmadan silah ürettiler,ürettiler, ürettiler ve Müslümanlarınçocuklarına satıp birbirlerine öldürttüler! . Onlarınkahrolası bütçelerine paraaktı, bizde ise; kan gövdeyi götürdü...
Sadeceşunun bilinmesini istedik ki; evdeki hanıma ve iki çocuğuna söz geçirmektenaciz olan bazı çevrelerin, kalkıp da; 36 Padişahla tam 623 yıl, üç kıtadaİslam’ın bayraktarlığını Cihan devletiolan Osmanlı Sultanlarını eleştirmeleri,birMüslüman olarak bizi ziyadesiyleüzmekte, . Vay neymiş efendim? Saltanatmış, şehzadekatliymiş; cariyelermiş gibi abuk subuk tarzından bir dizi tarih yoksunugerekçeler ve haddini bilmez iftiralar. Bunların tümü, geçersiz akçe gibitarihi geçmiş şeylerdir. Bu tür şeyleri söyleyenlerin, önce içinde bulunduklarımevcut duruma ve kendi konumlarına, iyice bir baksınlar; sonra zahmet edipsağlam kaynağından biraz da tarih okusunlar! Ondan sonra,vicdanlarına kulakverip; Avukat mı, Savcı mı yargıç mı olacaklar ona göre karar versinler.El-insaf yani…
Sonolarak, yine Kanuni Sultan Süleyman dönemindeyaşanmış şu tarihi olayı gözlerönüne serip; ve şimdi içerisinde bulunduğumuz hal ilekıyaslayalım ki ne hallere düştüğümüzü görelim: “Avusturyalı tarihçi Hammer’in bir kaydına bakalım: “Dans yeni yeniFransa’da yayılmaya başlamış, bunu duyan Kanuni “rezalet” diye yerindenfırladığı gibi, Fransa Kralına şu mealde bir kesin uyarı göndermiştir: “İşittimki, memleketinizde kadın ve erkeklerin dans adı altında birbirlerine sarılmaksuretiyle süfli bir eğlenceicat edilmiş. Bu rezaletin hudut (o günün Osmanlıhudut sınırını bilmeyenlere) olmamız dolaysıyla memleketime sirayeti ihtimalivardır. Bu itibarla name-i hümayunum (mektubum) elinize ulaşır ulaşmaz, derhalbu rezalete son verile! Aksi halde bizzat gelip o rezaleti kaldırmayamuktedirim.”
Tarihçi Hammer, bu mektupüzerine dansın tam yüz yıl yasaklandığını kaydediyor… (Yavuz Bahadıroğlu/Osmanlı da şehzade katli. Sh:56)Umarım,geçmişi bilmeden eleştirenler; nerelerden nereye geldiğimizi anlamış olurlar!Selam ve dua ile…