İNSANIN ERİYEN SERMAYESİ ÖMÜR
İnsanoğlunun şu dünya hayatındaki en büyük sermayesi, hiç şüphesiz Allah tarafından kendisine bahşedilmiş olan ömrüdür. Ömrü süreli ve dünya hayatında işlediği her şeyden sorumlu tutulacak olan insanın; ölüm kapısını çalmadan önce, var olan imkânları kendi lehine çevirme iradesini gösterirse, hem bu dünyasını hem de ahiretini kurtarabilir. Mesela, insanoğlu kendisine verilmiş olan; Gençlik, sıhhat, boş vakit, eldeki helal malın ve ölüm kapısın çalmadan önce hayatın kıymetini bilip, onları en güzel şekilde değerlendirmesi; bol kazanç elde eden bir tüccar misali, amel defteri iyilik, ihsan ve güzel şeylerle dolu olacağı gibi, saadet ve huzura kavuşur…Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu konuda ümmetini şöyle uyarmaktadır: “Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil: “İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşguliyetinden önce boş vakitlerini, ölümünden önce de hayatını!” (Buhari, Rikak. Tirmizi, Zühd.) Evet, ganimet bilinmesi gereken beş şeyin başında; insanoğlunun gençliğinin zikredilmesi, insanoğlunun en büyük sermayesinin yine onun gençliğinin ve gençliği zamanındaki sıhhat ve boş vaktinin çok olduğundandır…Gençlik, insanoğlu için ömrünün baharı, yaşamının anlamı, kuvvet ve dinçliğinin de zirvede olduğu zaman dilimidir. Güneşin doğması nasıl ki, sabahı; batması ise akşamı ve geceyi haber vermekteyse; insanın gençliği de tıpkı güneşin doğuşu gibi onun aydınlık dönemini, ihtiyarlık dönemi ise güneşin batışı misalinde olduğu gibi onun dünyadaki son demlerini haber vermektedir… Güneş batmadan, karanlık çökmeden, fırsat kaçmadan; ömür sermayesi erimden önce, meşru ve mubah olan her yol ve yöntemi fırsat ve ganimete çevirmek; her Müslüman’ın olmazsa olmazı olmalıdır ki, felaha ehlinden olabilsin…Bir zamanlar, Basra çarşısında yaz günü, buz satan bir adamın; “Sermayesi buz olan bu kardeşinize Allah için yardım edin feryad etmesini, oradan geçmekte olan bir Allah dostunun işitip bayıldığını görenler; hemen başına toplanır ve ayılması için uğraşırlar. O zat Kendine geldiğinde, kendisine neden bayıldığını soranlara şu cevabı verir: “Buz satan kardeşimiz, sermayesi buz olan bu kardeşinize Allah için yardım edin feryadı bana; her saniye erimekte olan ömür sermayemizi bana hatırlattığı için, Allah korkusundan dayanamayıp bayıldım, der… Evet, her salise, her saniye ve her saat erimekte olan ömrümüz; eksilen ve tükenmekte olan sermayemizdir… Şayet kıymetini bilmez, gereksiz ve boş şeylerle tüketip onu heba edersek; bu dünyada huzur bulamayacağımız gibi, ebedi hayatımızı da kaybedebiliriz Allah muhafaza! Özellikle günümüzdeki genliğin, boş ve faydasız işlerle ömür sermayelerini tükettiklerinin üçte biri kadar; ebedi hayatları için harcasalar şayet, bu onları çağın fitne ve taarruzlarına karşı manevi yönden koruyacağı gibi, yaşadıkları sürece de hayatlarına anlam katmanın vesilesi olur…Fakat ne acıdır ki, modern çağda; insanın özellikle gençliğin önüne kurulmuş olan sayısız tuzak ve barikatlar, dünyevi cazibelerle gençliği kötü alışkanlıklara ve meçhul mecralara sürüklemekte olduğu görülmektedir… Günümüzde, eroin, kokain, afyon, esrar ve diğer aklı izale eden içki türlerinin yanında; bar, pavyon, kumarhane ve gece kulüplerinde ömür sermayelerini hovardaca tüketen genç nesil başıboş, gayesiz, davasız, idealsiz ve sorumsuz bir şekilde yaşadığının farkında olsaydı, bu günkü acı veren durumların çoğu olmazdı belki… Yirmi birinci yüz yılda, yalnızca İslam coğrafyasının kan gölü haline gelmesinin ana sebeplerinin başında; Müslümanların, düşmanlarına benzemeleri birde ömür nimetini şehevi ve nefsani işler uğrunda tüketmeleri gelmektedir. Çocuklarını daha küçük yaştayken, İslam’i bir inanç ve ahlaki yönden eğitip donatmayan ebeveynlerin; çocukları büyüyüp de zamanın tuzaklarına düştüklerinde, ağlayıp sızlamalarının hiçbir faydasının olmayacağını bilmelidirler. Evet, gençlik, sıhhat, eldeki mal, boş vakit ve ölüm gelmeden önce var olan hayat; insanoğlunun en değerli beş hazinesi mesabesindedir… Şayet bu gün, Müslümanlar siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik ve diğer alanlarda; dış dünyanın gerisinde kalmışlarsa, bunun nedeni Müslümanların dünyevileşmeleri ve düşmanlarına kanıp birbirilerine sırt çevirmelerindendir… Her an erimekte olan ömür sermayemizi; ölüm gelmeden, boş işler ve birbirimizle uğraşmakla değil; ümmetin salah ve yararına harcamaya adamalıyız… Selam ve dua ile.