İslam Öncesi ve İslam Döneminde Basın (1)
Ebu Hüreyre (r.a)’den Hz. Peygamber (s.a.v): “Şair sınıfının söylediğisözlerin en doğru olanı Lebid’in: “ALLAH dışındaki her şey batıl/Her nimet demutlaka yok olucudur, sözüdür.”
Bilindiği gibi, basın; günümüzün en etkili silahlarından bir tanesidirdenilse, yeridir. İdeolojik hareketlerin, zalim ve gaddar yönetimlerin,insanları ve toplumları her devirde boyunduruğu altında tutan tiranların;tahtlarını ve saltanatlarını ayakta tutabilmek için, daima ya dönemlerininmedyasını (basını) yanlarına çekmiş, ya kimi zaman onları para karşılığında etkialanlarında tutmuş, ya da kimi zaman onlarla aynı fikir ekseninde hareketettiklerinden dolayı, rakiplerine birlikte saldırmışlardır. Tıpkı İslam Dini,Medine’de Devlet olduğunda; Mekke şirk site devletini ve Mekke’nin sermayepatronlarını savunan Şair ve Şaire’lerinin (o günün basını) şiirleriyle yaptıklarısaldırılar gibi.
Bilindiğigibi, basın; yalnız 18 veya 19 yüz yıl ile münhasır bir olgu değildir. Tarihin herdevresinde, basın; değişik isimlerle insanoğlunun karşısına çıkmış ve kamuefkârının dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Belki basının yazı ve neşirile insan hayatına girmesi, 18 veya 19 yy, da girdiği söylense daha mantıklıolur; yoksa basının varlığını ve gücünü, insan topluluklarının her dönemindegörmek reddi kabul olmayan bir gerçektir.
Mesela, İslam öncesi Mekke toplumunda da; İslam dönemi Medinetoplumunda da basının varlığına şahit olmaktayız. Belki, o günün basını,Televizyon, gazete, dergi vb. organlarla yapılmıyordu bu doğru lakin o günkü basının;enetkili silahının şiir ve sözlü hitabet olduğunu bilmekteyiz. Ukkazpanayırlarında, Şairlerin karşılıklı atışmaları ve her şairin; kendi kabilesiniveya mensubu olduğu toplumunu savunmaları, o günün basınının ne denli kuvvetlive zirvede olduğunu göstermektedir sanırım… Aslında, o günün Şairlerinin;gazetecilik görevini yürüttüklerini söylemek, meseleyi daha sağlam bir zemineoturttur kanaati daha hâkimdir.
Müslüman Şairlerinin yanı sıra, ogün Müşrik ve kâfir Şairlerin varlığı da söz konusu olmuştur. Öyle ki, İslam’ave Onun aziz Peygamberine; zehirli şiirleriyle saldıran, Ka’b İbn-i Eşref’inöldürülme hadisesi bile; o günkü menfi basının ne denli kuvvetli, etkili ve çoktaraftarının olduğu, bir o kadar da menzilli bir savunma silahı olduğunun açıkbir delilidir.
Evet, basın vakası, tarihin ilkdevirlerinden beri insanoğlunun hayatı ile ilgili olarak günümüze kadargelmiştir. Genel olarak basının iki türlü tezahürü vardır: “Birincisi toplumudünya hadiselerinden haberdar etmek; ikincisi de, toplumu eğitmektir. Ne varki, basının bu her iki yönlü çalışması da, içinde bulundukları ortamın sosyalve siyasi yapısı yüzünden sınırlı olmuştur. Bilindiği gibi, Miladi 7. Yüzyılınen büyük hadisesi, Hz. Muhammed (s.a.v)’in İslam’ı bütün insanlara tebliğ etmeküzere ALLAH tarafından peygamberlikle görevlendirilmesidir. Tabiidir ki, Mekkeve daha sonra Medine basını bu büyük hadiseye bigâne kalamazdı.
Hz. Peygamber (s.a.v) temeli putlara ve heykellere tapıcılık olan MekkeDevleti’ni yıkarak, yerine Tevhid inancına dayalı olan İslam Devleti’ni kurmakistediğinden, daha başlangıçta, tasarrufu Mekke hükümetinin elinde olan basınınsaldırısına uğradı… Miladi 7. Yüzyıl Mekke’si için, pek tabidir ki, gazete,dergi veya radyo, televizyon söz konusu değildir. O halde bu işi yürüten basınorganları nelerdi?. Şairler! Evet, basın işini şairler yürütüyordu. Her hangibir konuda kamuoyu oluşturulacaksa, bu iş için şairler görevlendiriliyor,mukabilinde külliyetli miktarda para ödeniyordu.
Bununla beraber, şairlerin bu işimenfaat karşılığı yapmadıkları da oluyordu. Savaş hazırlıklarında olsun, savaşmeydanlarında olsun, en büyük silah şiirdi. (Prof. Dr. İhsan Süreyya sırma İslammecmuası/ Mart 1984, yıl 1, sayı 7. S.20) Günümüze baktığımız zaman da, Medyaorganlarının menfi ve müspet manada ne kadar; etkili birer silah olduklarınıgörmekteyiz. Tabiatıyla basın veya Medya, her devrin ve her dönemin, menfi veyamüspet; en etkili silahı olmuştur ki, bu silahın nişancıları ise, geçmişteŞairlerdi, fakat günümüz dünyasında daha modern, daha tez zamanda en uzakmesafelere en kısa zamanda ulaşabilme imkânına sahiptir. Nitekim bu imkânıdoğuran da, hiç şüphesiz; çağın teknolojik ve iletişim ağları oluşturmuştur.Fil hakikat, basının gücü, geçmişte olduğu gibi; bu gün de azımsanamayacakkadar büyüktür… Derviş Yunus’un deyimiyle: “Dil ola kestire başı/Dil ola bitiresavaşı!” İşte o dil’ e; kim zaman, şiir, kimi zaman basın ve kimi zaman damedya denilmiştir. Devam edecek! Selam ve dua ile.