'BİZ'LEŞTİRMEYEN ÖTEKİLEŞTİRİR
‘Ötekileştiren güç, ötekileştirdiğini aşağılar, suçlar.Ötekileştirilenise suçsuzluğunu ispatlayana kadar suçludur.’ Diyordu Franz Fanon. Biz birilerini ötekileştiriyoruz, birileri biziötekileştiriyor, bir başka birileri hepimizi ötekileştiriyorlar. Bir kısırdöngü, herkes kendi durduğu yere göre bir başkasını ötekileştirmek ile konumaldığını düşünüyor. Biz kim isek, bizim yaptığımız, düşündüğümüz, durduğumuzyer iyi ve güzel, başkaları her kimse onların düşündüğü, durduğu yer kötü. Nekadar güzel ve iyi varsa biz onun sahibiyiz ve dünya sadece bizim gibidüşünenlere ait!
Ötekileştirmek; bir insanı, bir topluluğu,bir grubu vb. düşüncesi, dini, dili,ırkı, mezhebi, kimliği, fikri nedeniyle yoksaymak, görmezden gelmek, değersizleştirmek, kabul etmemek, düşman görmek.Nedir, Kendisi gibi düşünmeyenleri dışlama hali.Hakikatin kendi tekellerindeolduğunu iddia edenlerin, muhalif seslere kulak vermeyenlerin, idealleribağnazlığa dönüştüren yapıların, sürekli öteki oluşturma halinin sorgulanmasıgerekiyor. Kendimizi doğrulara göre konumlandırmamız gerekirken, doğrularıkendimize yontar bir tavır içerisinde davranıyoruz. Bu yaklaşımdan kuşatıcı bütünleyicibir sonuç çıkmıyor.
Herbakış, yeni ayrılıklar yeni ötekiler oluşturuyor. Bakışlarımızın farklılıklarıbizi bölüyor, ayrıştırıyor, uzaklaştırıyor birbirimizden.Ötekileştirmeye hazırbir bakış açısı, durumu ötekiyle çatışmaya dönüştürüyor.Oysa olması gerekenfarklılıklarımızla var olabilmek, farklılıklarımıza tahammül edebilmek. Dünyafarklılıkların birlikteliği ile hayatiyetini devam ettirebilir. Herkes birbiri gibi olmak zorunda değil,birbiri gibi düşünmek zorunda değil. Ancak bu durum bizim başkalarınıötekileştirmemizi gerektirmez. Bir tek rengin hâkim olup, diğerlerini yoketmeye koyulması hayata yönelmiş büyük bir tehlikedir.
Ötekileştirmetoplumun genelinde bir tavır olarak karşımızda duruyor. Ötekileştirme hastalığıdersek fazla mı abartmış oluruz, bilmem ama tarafgir yaklaşımların, kendini varkılmanın yolunu başkalarını yok saymaktan, aşağılamaktan, dahası düşmankılmaktan geçtiğine inanılan bakışın toplum için birçok tehlikeyi barındırdığıaşikâr. Ve bu hastalıklı tavır önüne geçilmesi gereken bir durum olarakkarşımızda duruyor. Kendi dışındaki her şeyi düşman, kendi dışındaki her yer,kötü, başka yeri cehennem kendi bulunduğu yeri cennet olarak görmek bir toplumuhuzursuz edebilmekte. Toplumda ötekiberiki, biz onlar eksenli kutuplaşmaların bizi götüreceği yerin sağlıklıolmayacağının idrak edilmesi gerekiyor.
Nasılkendimizin, kendi hikâyelerimizin bizim açımızdan biricikliği var ise ötekininde kendi hikâyelerininbiricikliğine, saygımızın olması gerekiyor. Kendihikâyelerimizi başkalarının hikâyelerin yok sayarak var kılamayız. Birilerininyokluğu üzerine kendimizi var kılamayız.Biz düşersek öteki de düşecek, yadaöteki düşerse biz de düşeceğiz. Zira insan düşerse, insanlık düşerse hepimizkaybedeceğiz. İnsan tanımadığını düşmanıdır denir ya, çözüm öteki olarakgördüğümüzü, ötekileştirdiklerimizi tanımada. Ötekini tanımaktan, bilmektenhepsinden öte anlamaktan geçiyor. Anlaya anlaya bir ‘başka’sını kendimizi,bizi, birliğimizi öreriz.
Ötekiile ötekileştirmeden yaşayabilmek... Yapmamız gereken, ötekini kendi içimizdeduyumsayabilmek, benimseyebilmek.Dahasıöteki ile birlikte biz olabilmekte, bizi var kılabilmekte. Birleştirmeliyiz,‘biz’leştirmeliyiz. Varlığımızı ötekine rağmen değil, öteki ile var kılmalı. Öteki ile varolmalıyız. Biz olmadan, ‘biz’leşmeden,ötekini benimsemeden, ötekileştirmekten kurtulamıyoruz. ‘Biz’leştirmeyen, ‘biz’leştiremeyen,birleştiremiyor ve ötekileştiriyor. Oyüzden ötekileştirmenin soğukluğundan, ‘biz’leştirmenin sıcaklığına yolbulmalıyız.