İNSANLIK VE UMUT
Pandemi ile birlikte insanlık yeni bir krizin içine girdi ya da zaten var olan insanlık krizi dezavantajlı kesimler için daha da hissedilir oldu.
Bu bağlamda zorluklar ve acılar yaşanmaya devam ediyor, ölümler azalmış değil.
Bu acıları büyük kayıplar vererek yaşayanlardan biri de Siverek' in il olması için uzun süre mücadele eden ve kurduğu derneğin onursal başkanı olan Koçali Aymaz. Aymaz, bir ay arayla ikinci evladını da koronavirüsten dolayı kaybetti. Gerçekten ağır bir imtihan.
Koçali Aymaz gibi kendini, gençlere ve memleketine adayan fedakar bir şahsiyeti; yaşadığı bu acılardan dolayı anmanın bir vefa borcu olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle başta Koçali Aymaz olmak üzere yakınlarını kaybedenlere Allah’ tan sabırlar diliyorum.
İNSANLIK NEYİ ARIYOR?
“Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar…” Aliya
İnsani, ekonomik ve pandemik krizlerin de etkilerinin dayanılmaz boyutlara ulaştığı, uluslararası kuralları koyanların bile artık o kurallara alenen uymadığı, işgallerin ve savaşların sıradanlaştığı, değerlerin büyük bir erozyona uğradığı ve 3. Paylaşımın acı verici ve uzun bir sürece ve alana yayılmış çekişmelerine şahid oluyoruz.
Mazlum milletler ve dezavantajlı kesimler, her konunun ve fikrin kendi asli bağlamından koparılarak sürüme girdiği ve dayatıldığı, tüm kadim değerlere savaş açıldığı yeni değerler sisteminin dayatılması karşısında çaresiz bırakılmaya ve teslim olmaya zorlanmaktadır.
Adaletsizliğin derinleştiği ve küreselleştiği bir süreçten geçiyoruz. Kadim değerlerin oldukça adi ve sığ bir şekilde saldırıya uğradığı ancak tükenmiş egemen iradenin onun yerine koyabileceği bir sermayesinin kalmadığı ve bir bocalama yaşadığı açıktır.
Bu irade: çok daha az gayretle barış içinde yaşanabilecek projeler yerine tam tersi bir yola girmiş ve çıkmaz sokak olduğunu gördüğü halde hakka, doğruya, iyiye yönelmeyi aklından bile geçirmemekte.
Modern batı/seküler dünya, artık sömürü sisteminin zayıfladığını hissetmenin yanında, entelektüel bir değer, yeni bir mesaj üretememenin de paniklettiği bir durumda. Böyle olunca elinde patlamış eski argümanlara tekrar başvurma yoluna gitmekte, sistemsel baskı mekanizmalarıyla sonuç almaya çalışmaktadır. İslamofobi provokasyonları ve İslam’ ın güncellenmesi gibi artık kabak tadı veren ve deşifre olmuş yöntemler de küresel sömürü çarkının kullanabileceği bir yöntem olma özelliğini kaybetmiştir.
İslam dünyası/Müslüman toplumlar, tüm bu yaşananlara/yaşatılanlara rağmen batı dünyasının çıkmaza girdiği ve kendisiyle birlikte insanlığı da bir uçuruma sürüklediği süreçte, insanlığa yeni şeyler söyleme bakımından daha öndeler.
Yaklaşan ABD seçimlerine baktığımızda da; kim seçilirse seçilsin; insanlığa barışçıl bir mesaj ve yaklaşım sergileyecek durumda olmadıklarını, insanlığa insani bir umut vermekten de uzakta oldukları görülüyor. Böylesi durumlarda kendi değerlerimizin, evrensel mesajlarımızın önemi ve hatırlanması daha da anlam kazanıyor. İnsanlığın bu mesajlara ve ilkelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Vefat yıldönümü nedeniyle Aliya’ yı anarken onun insanlığa sunduğu öğretiyi irdeleme görevimiz olduğunu da akıldan çıkarmamalıyız diye düşünüyorum.
Gençlerin, yeni neslin, siyasilerin, akademisyenlerin, hukukçuların, ezilenlerin ve toplumun tüm kesimlerinin de.
Bizler, bu mesajları yaşayan, tecrübe eden, bedelini ödeyen bir tarihe sahibiz. Bosna daha dündü. Öyle ise bu özgüven eksikliği, iyiden kaçma ve kaçınma, öğrenilmiş çaresizlik ve ironi neden?
Bu mesajlara/ilkelere sahip bir toplumun/”gökyüzünün öğrencisi, yeryüzünün öğretmenlerinin”, köhnemiş, tükenmiş küresel sömürgeci sistemin biraz daha yaşaması için güncellenmesi/sesinin kısılmasına razı olmamız kadar bir körlük içinde olmak mümkün mü? Tam tersine biz, güncellenen olmayacağız; güncelleyen olacağız. Hem kendimizi, bu değerleri/ilkeleri/mesajları yok ederek değil; onları küresel ölçekte hayat geçirmeyi talep ederek güncelleyeceğiz hem de bizi güncellemek istediklerini söyleyen ve ölüm döşeğinde bulunan, başka toplumları sömürerek maddi zenginlik elde etmiş ancak insani/vicdani/fıtri değer yargılarını kaybetmiş ve çaresiz kalmış toplumların yüzünü gökyüzüne çevirmelerine/güncellenmesine yardımcı olacağız.
Aliya’nın önemi; onun aynı zamanda bir batılı olması, batının değerlerini bilmesi, batı tarafından halkının soykırıma tabi tutulması ve tüm bunlar karşısında ete kemiğe bürünen ilkesel mücadelesiyle bir ekol haline gelmesinden de kaynaklanmaktadır.
O, bir Müslümandı ve İslam’dan anladığı mesajları vardı.
Bugünler, savaşların, devam eden küresel paylaşımların, süregelen karanlığın son bulması için bu mesajlara olan ihtiyacın daha da hissedildiği günler.
Aliya İzzet Begoviç' in, kalplere nüfuz eden sözlerinden bir seçki ile bitirirken bu ilkelerin değerini anlayabilenlerden olmamızı umuyorum.
“Ey teslimiyet, senin adın İslam`dır!”
“Kur`an edebiyat değil, hayattır; dolayısıyla O`na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır.”
“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım.”
“Din ahlaktır; onu hayata geçirmek ise terbiyedir.”
“Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”
“Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”
“Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
“Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz.”
“Her şeye kadir olan Allah`a yemin ederim ki köle olmayacağız.”
“Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar…”
“Ben Avrupa`ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptı. Hem de Batı`nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.”
“Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın.”
“Hakiki vatansever vatanını diğerlerine üstün tutan değil, vatanının övgüye mazhar olması için hareket edendir.”
“Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.”
“Sanat için soyunana alkış tutanlar; Allah için giyinene neden zulmeder?”
“İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah`ın önünde hesap verecektir.”
“Dindarlık şehrin büyümesiyle azalır; daha doğrusu, bu azalma insana yadırgatıcı bir tarzda tesir eden şehircilik unsurlarının birikmesiyle beraber meydana gelir. Çünkü şehir ne kadar büyürse üzerindeki gök de o kadar ufalır.”
“Kabile ve ulusun dar sınırlarından kurtulmak için kendinizi Müslüman olarak düşünmeye başlayın.”
“İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşyayla bir tutan her şey gayri insanidir.”
“Ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler.”
“Sloganımız şu: Kendinden olanı sev, ötekine saygı göster.”
“Hayat inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur.”
“En kötü kombinasyon boş bir ruh ile dolu bir midedir.”
“İslâm korkakların değil cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.”
“Cami minarelerinden ve televizyon vericilerinden halka yönelen mesajlar birbirine zıt olursa ne elde edebiliriz ki?”
“Ben dindarlığımı annemin dindarlığına borçluyum.”
“Kuran ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir.”
“Benim için yeryüzünde iyi, doğru ve güzel olan ne varsa onun adı İSLÂM`dır.”
“Allah'ın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı bağımsızlık demektir.”
“Bunu hiç unutma evlat! Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı; devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”
“Müslüman halkları idare eden kimselerin İslam içinde terbiye görmüş ve İslam düşüncesinden esinlenmiş kişilerden olmalarından daha tabii ne olabilir.”
“Olduğunuz gibi kalın. Dininizi, milliyetinizi koruyun. Kimliğinizi kaybetmenin bedeli köleliktir.”
“Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”
“Hedefimiz, Müslümanların İslamlaşması; Sloganımız, inanmak ve mücadele etmek.”
“Güç ve kanun sadece adaletin vasıtalarıdır.”
“Şükürler olsun ki tarihe Allah hükmediyor.”