SURİYELİ SIĞINMACILAR VE BİZ
7 yıldır ülkelerinde yaşanan savaş ve ölümden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeliler, elbette ki buraya tatil amaçlı veya turistik bir gezi için gelmediler.
Allah korusun, Suriye'den önce bizi sıraya koysalardı; şimdi onlar burada değil, biz Suriye'de olacaktık.
İlk geldiklerinde her şeyimizi onlarla paylaşmıştık. Empati yapmış, peygamberler şehrine ve misafirperverliğe yakışır şekilde davranmaya gayret etmiştik. Zamanla çeşitli sıkıntılar baş gösterdi, şikayetler arttı.
Evlerimizi onlara yüksek fiyatla kiralama gibi bir şikayet değildi bu veya onları, ikinci, üçüncü eş olarak almak gibi bir sıkıntı da değildi ya da inşaat, taşıma, temizlik gibi işlerde karın tokluğuna çalıştırmaktan da değildi bu şikayetler. Neydi şikayetlerimiz? Onlara bazı haklar verilmesi, şehri kalabalıklaştırmaları, iş alanlarımızı, okullarımızı, hastanelerimizi, okullarımızı, çarşılarımızı doldurmaları, iş güç sahibi olmaları, dönmeyi düşünmemeleri ve daha rahat davranmaya başlamaları… Daha çok Urfalının iş bulamaması öncelikli şikayet konusu gibi…
Aradan yıllar geçti, onlar gittikçe topluma daha çok entegre olmaya başladılar, birçoğu artık savaş dursa da geri dönmemeyi kafalarına koydular, vatandaş olmak istediler, çeşitli haklar elde ettiler.
Uluslararası anlaşmalar uyarınca zaten şu ankinden daha fazla hakları var. Şimdilik bu hususlara değinerek konuyu dağıtmak istemiyorum. Derken iş yeri açma durumları yaygınlaştı. Ehil olanlar, mahir olanlar ticarette başarılı olanlar esnaflık yapmaya, ticaret yapmaya başladı. Tabii bu arada Urfa halkının hoşuna gitmeyen mekanlar da açtılar. Nargile içilen mekanlar filan. Bu defa onları, neden ülkelerine dönüp savaşmıyorlar, burada nargile içip keyiflerine bakıyorlar ve bizden fazla ayrıcalıklara sahipler şeklinde şikayetler başladı.
Elbette bu şikayetler, vatandaşın içinde bulunduğu zor durumdan kaynaklanmaktadır. Vatandaş, özellikle ekonomik anlamda veya toplumumuza entegre olmuş Suriyelilerin, daha rahat hareket edebilmeleri, çocuklarını okullara gönderebilmeleri, hastanelerde muayene alabilmeleri gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini; kendi hakları ve imkanlarının kısıtlanması olarak yorumlamaya başladı. Oysa Suriyeliler bu haklara kavuşurken, Urfalıların sıkıntı çekmesine arzu etmezler.
Tüm bu süreçler boyunca Urfa, genel anlamda tüm olumsuzluklara rağmen iyi bir sınav vermiştir. Ancak sadece Urfa'da değil; başka yerlerde de başka insanlarla yaşanabilecek herhangi bir sorun, Suriyelilerle yaşandığında çok daha büyük tepki vermek alışkanlık haline geldi. İşte bu bağlamda toplumsal olarak ciddi bir bilinçlenme ve yeniden kendimize gelme süreci başlatmalıyız.
Bizde olduğu gibi; onlarda da iyi ve kötü insanlar elbette vardır, o yüzden burada eğlence mekanı açan veya eğlence merkezlerinde vakit geçiren Suriyelileri görerek; bütün Suriyelileri eğlence düşkünü olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir.
Urfa sanayi şehri olmadığı için bu konuda çok sıkıntılar yaşadı, özellikle son 3 yılda esnafımız ciddi ekonomik sıkıntı yaşadı ve yaşamaktadır. Bu esnaflarımız, iş yerlerini kapatmış veya kiraya vermişlerdir. Eğlence mekanlarından şikayet edenler, işyerlerini eğlence mekanı olarak kiraya vermemek yoluna da gidebilirler.
Bizim eğlence mekanlarımız olduğu gibi; onlara ait kafeler ve eğlence merkezlerinin -yasal sınırlar içinde- olması, onların, buradan gitmelerini talep etmemiz için yeterli ve geçerli bir neden olabilir mi? Bu durum, onları, ‘sürekli eğleniyorlar’ şeklinde bir suçlamaya tabi tutmamızı haklı kılabilir mi?
Geçen hafta kentimizde, iki vatandaşımızın Suriyelilerce öldürülmesi sonucu yaşananların ardından, gerginliğin hala devam ettiğini ve tekrar çeşitli olayların nüksetme riskinin bulunduğunu unutmamalıyız. Bu bakımdan Urfa esnafının sorunlarına da ciddi olarak eğilmenin önemini ve tüm bu süreçlere gerilmesinin ana nedenini ve sorunun sosyal boyutunun da altının çizilmesi gereken iki önemli husus olduğunu belirtmek istiyorum.
Yöneticiler, Suriyelilerden dolayı zor durumda olduğu düşünülen bölgelerde çeşitli sosyal ve ekonomik tedbirler almalıdır. Nitekim geçen hafta iki kardeşin, kentimizin Eyyübiye ilçesinde Suriyelilerce öldürülmesi, ardından çok kötü sonuçlanabilecek ve provokasyon riskleri taşıyan hareketlenmeler ile devam eden süreçler yaşandı. Bir cadı avı başlatılmak istendi, bir algı operasyonuna zemin hazırlayabilecek, diğer iller için kötü örnek ve tetikleyici olabilecek olaylar yaşandı.
Gerek söz konusu aşiret mensupları, gerekse il valisi ve sağduyulu kesim ve kişilerce yapılan açıklama ve çağlarla, şimdilik soğumuş görünen gerginliğin tamamen bittiği düşünülmemelidir.
Yaşananlardan hepimiz çok müteessir olduk ve üzüldük. İyi örneklik gösterdiğimiz misafirperverliği aynı şekilde sonlandırmak istemekteyiz. Peygamberler şehrinin sakinleri olarak elbette ki Suriyelilere bakışımızın genel olarak böyle olumsuz olduğu ve tüm Urfalıların Suriyelilerden rahatsız olduğu şeklinde bir algıyı kesinlikle reddetmeliyiz. Bu algının bütün Urfalılara mal edilmesini doğru bulamayız.
Gerek yapılan açıklamaları, gerekse iddiaları, olaylar soğumaya yüz tutmuşken, sağlıklı bir şekilde değerlendirerek hem yeni bir dalgalanmanın nüksetmesini önlemek hem de böylesi bir olayın bir daha yaşanmaması için tedbirler almalıyız.
Şimdilerde çeşitli iddialar konuşulmaya başlandı ve giderek yaygınlaşmaktadır. Elbette ki bu olumsuz ve giderilmesi gereken bir durumdur. Bu bakımdan bazı Suriyelilerin sınır dışı edilip edilmediği ya da başka yere nakledilip edilmediği, olayın başlangıcının nasıl olduğu, asıl nedenin ne olduğu, kentin bazı bölgelerindeki Suriyelilerin dışarı çıkamadığı, çocuklarını okula gönderemediği, hastalarının hastaneye gidemediği, hatta alışveriş yapamadıkları gibi ve daha buna benzer çeşitli iddiaların doğru olup olmadığı da dahil olmak üzere genel olarak kapsamlı bir açıklamaların yapılması gerekmektedir.
Ortada dolaşan iddiaların gerçek olarak kabul edilmesini önlemek ve gerçek nedenlerin yetkililerce bilinip bilinmediğinin, biliniyorsa açıklanarak çeşitli olumsuz algıların ortadan kaldırılması ve olumsuz iddiaların ortada dolaşmasını engellemek gerekmektedir.
Şeffaf bir adli süreç başlatılmalı, toplum bilgilendirilmeli ve benzer bir olayın bir daha yaşanmaması için gerek Urfa'da, gerek Suriyelilerin yaşadığı başka şehirlerde gereken bütün tedbirlerin alınması, toplumun bu yönde sosyopsikolojik ve ekonomik çalışmalarla güçlendirilmesi, aydınlatılması, doğru bir şekilde yönlendirilmesi gereklidir.
Bu bağlamda sosyolojik çalışmaların Türkiye çapında başlatılması önemli ve gereklidir.
Vatandaşlar olarak bizlerin de; ortalıkta dolaşan iddiaları paylaşmamız gerekir. Bir bilgimiz varsa da; bu bilgiyi yetkililere/gerekli mercilere bildirmemiz daha doğru olur düşüncesindeyim.
Gerek Suriyelilerin yaşadığı bölgelerde, vatandaşların yaşadığı çeşitli sıkıntılar; gerekse entegrasyon süreci ve Suriyelilerin yaşadığı çeşitli sorunlarla ilgili, birlikte yaşamamızı sağlıklı bir hale getirecek ve geliştirecek sosyolojik rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır.
Umuyoruz ne bekliyoruz ki; bu yöndeki çalışmalar hızlı bir şekilde sonuçlanır. Bu anlamda sağlıklı politikalar belirlenir ve uygulanır. Bu tür üzücü olaylar da gerek Urfa'da ve gerekse başka şehirlerde, bir daha yaşanmaz.
Toplum olarak hepimizin, kişi ve kurumlar olarak, bu konuda sorumlu davranmamız gerektiği açıktır. Kesinlikle hiçbir provokasyon ve kışkırtmaya gelmemeliyiz. Bu sorunun, toplum vicdanını rahatlatacak şekilde, adil bir sonuçla son bulmasını ümit ediyoruz, bekliyoruz ve buna inanıyoruz. Bu süreç sonuçlanıncaya kadar soğukkanlılığımızı korumalı, sorumlu ve sağduyulu davranmalı ve sonucu beklemeliyiz.
Bu olaylarda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerim.