İşsizlik

Makinalaşmanın insan gücüne olan ihtiyacı azalttığı birrealite. Türkiye gibi nüfusu hızla artan ülkelerde herkesin ille de bir işsahibi olması olanaksız görünebilir. Ancak, tüm işlerin insan gücü/bedensel güçgerektirmediği de bir gerçek. İşçi alacak kurumların kapısına, ihtiyacın beş on katıbaşvuru olması, sınavlara giren genç sayısın giderek artması ve istihdamrakamlarının düşmesi toplumu yoksullaştırıyor. Bu durum, suç oranından tutuntoplumsal yozlaşmaya varan bir dizi sorunu da beraberinde getirmektedir. İşsizlik/istihdam sorunlarına daha farklı yaklaşan biranlayış geliştirmek zorundayız. İnsanlar iş sahibi olsun ya da olmasın; temelihtiyaçlarının karşılanmasını beklerler. Bu beklentilerin karşılanmamasıdurumunda, farklı yollara başvurma arayışları başlar… “İşsizlik 7 yılın zirvesine yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre aralıkta işsizlikbir önceki yılın aynı ayına göre 1,9 puanlık artışla yüzde 12,7 ile 7 yılınzirvesine yükseldi. Geçen yılın kasım ayında işsizlik yüzde 12,1düzeyindeydi... Tarımdışı işsizlik oranı da aralıkta 2,2 puanlık artışlayüzde 14,9'a çıktı. Genç nüfusta işsizlik 4,8 puan artarak yüzde 24'eyükseldi... İşsiz sayısı aralıkta önceki yılın aynı dönemine göre 668bin kişi artarak 3 milyon 872 bin kişiye ulaştı. İstihdam edilenlerin sayısı aralık döneminde, bir öncekiyılın aynı dönemine göre 221 bin kişi artarak 26 milyon 669 bin kişi, istihdamoranı ise 0,3 puanlık azalış ile yüzde 45,1 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 88 bin kişi azalırken,tarımdışı sektörlerde çalışan sayısı 307 bin kişi arttı... İstihdam edilenlerin yüzde 18,4’ü tarım, yüzde 19,7’sisanayi, yüzde 6,9’u inşaat, yüzde 54,9’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. İşgücü aralıkta bir önceki yılın aynı dönemine göre 888 binkişi artarak 30 milyon 540 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,7 puanartarak yüzde 51,6 olarak gerçekleşti. GENÇLER NASIL İŞ BULACAK? KAYITDIŞI İŞSİZLİK YÜZDE 33'E YAKIN Aralıkta herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlıolmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,6 puanartarak yüzde 32,7 olarak gerçekleşti...” (http://www.ntv.com.tr) Bu konuda kurumsallaşması gereken adil bir bölüşümmekanizmasının tesis edilmesi şarttır. İşsizliği sadece ekonomik bir sorunolmaktan ziyade; sosyal ve sosyopsikolojik bir sorun olarak ele almakta yararvar. Suç oranının artması, ailelerin parçalanması ve daha bir dizi sorununtemelinde ekonomik unsurlar yatmaktadır. İşsizlik fonunu daha güçlü hale getirmek, asgari ücretimakul düzeylere yükseltmek öğrencilere parasal ödemelerin arttırılması, işbulma kurum ve kuruluşların daha işlevsel ve daha şeffaf hale getirilmesi gibiyan tedbirler bir tarafa; işin özünde iki temel unsurun ihmal edilmemesiesastır; adil bölüşüm ve istihdam alanlarını çoğaltmak. Yine Türkiye’nin, bugün yaşadığı sıkıntıların derinlerdekisebeplerinden biri de, ağır sanayisini hala kuramamış olmasıdır. Ekonomik konulara sosyal açıdan yaklaşmak elbette önemliolmakla beraber, hakkaniyetten taviz verilmemesi esastır. İşsizlik rakamlarına, öğrencilerin dahil edilmemesi-ekonomikdestek alıyorlarsa- anlaşılır olmakla beraber; bir evi çekip çeviren, çocukbakan fedakar ev hanımlarını işsiz/çalışmayan saymak çelişki ve haksızlıktır.Ev hanımlarına destek verilmesi ve onları dışarıda çalışmaya zorlamamakşarttır. Ninelerimize ekonomik katkı gerekli olmakla beraber, bunu,‘torunlarına bakma’ şartına bağlı kılmak ciddi bir hatadır ve hemendüzeltilmesi gerekir. Çünkü hala en değerli varlığımız/değerimiz olan aileyapımıza ciddi zarar verecek bir fesadı barındırmaktadır bu şart. İşsizlik ciddi bir sorun olmakla beraber; çalışanların daciddi sorunları mevcut. Bu konuda da adil bir ücret politikası olmadığı biliniyor.Çalışma şartları, iş ortamları, yıpranma, emeklik süresi, iş kazaları vegüvenlik alanlarında kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Sosyal ve diğer alanlarda da yeterli iyileşmelerden sözetmek hala mümkün değildir. Bu, ayrı bir konu olduğu için, işsizlikle sınırlıkalalım. Ranta karşı mücadele etmek gerek. Kamusal ekonomikfaaliyetlerin, sivil/toplum denetimine açılması önemli. Özellikle belediyeler.Belediyeleri rant merkezleri olmaktan bir an önce çıkarmak gerek. Ayrıcaküresel Kapitalist sermayenin bankalar ve diğer enstrümanlarına karşı dahamilli konumlanmalara gidilerek ekonomide havuz politikalarına yönelmelidir. Yine adil bir paylaşım politikası ve bağımsız bir yargıolmadan toplumsal bir barışa ve refaha ulaşmamız mümkün olmadığı gerçeği unutulmamalıdır.Toplum ifsad olmadan, tüm bu konularda uzun vadeli ve kurumsallaşma mantığınadayalı çözümler üretmek konusunda gecikmemekte yarar olduğu bilinmelidir.