SOSYOLOJİK BİR YARA OLARAK ÜSTÜNLÜK TASLAMA HASTALIĞI
Aslında bu konu, daha çok sosyologları ilgilendiren bir konu; lakin aynı bölgede, aynı toplumda yaşadığımız için, gördüğümüz, duyduğumuz veya okumuş olduğumuz yığınlarca olumsuz, SOSYOLOJİK vaka karşısında susup sessiz kalmak, toplumu yaralananların neşterine yardımcı olmaktır.
Bundan dolayı, yaşadığımız bölgenin kangrenleşmiş birçok olayın temel nedeninin; aşiretçilik, kavmiyetçilik ve benzeri sebeplerden dolayı meydana geldikleri görülmektedir. Malumdur, islam öncesi döneme cahiliyye dönemi veya asr-ı denilmektedir. Nedeni ise, o karanlık çağda yaşayan toplumların kahır ekseriyetinin; hak hukuk bilmedikleri, zayıf ve kimsesi olmayanlara hayat hakkı tanımadıkları, kadınları bir mal gibi gördükleri, aşiret ve kabileleriyle övünüp sonu gelmek bilmeyen düşmanlık ve savaşlarla dünyayı fesada verdikleriydi.
Şimdi yaşadığımız yirmi birinci yüz Yıl, modernleşmenin, teknoloji ve iletişim +ulaşım araçlarının yaşamı bu kadar kolay kılmasına rağmen; hala birçok yerde insanların cahiliyyenin o karanlık zihin dünyasından kurtulamadikları görülmektedir. Temel nedeni ise; aşiretçilik kabilecilik, insan fitratina ters olan örf ve adetlerin hala yürürlükte olmasıdır.
Adam aşiretiyle övünüp, başka insanlara zulmetmeyi zihin dünyasına yerleştirip ve bu yanlış davranışını kendince doğru buluyorsa; bu o kimsenin cahiliyyenin karanlık dünyasından hala kurtulamadığını göstermektedir. Yüce Rabbimiz Kerim kitabımız Kuran-i kerimde: "Ey iman edenler! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışasınız diye sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki sizin Allah indinde en şerefliniz, Allah'tan en fazla korkanınızdır. Şüphesiz, Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır. (Hucurat/13) buyurmakla, insanoğluna geldiği yeri hatırlatılmaktadır.
Dolayısıyla, aşiret, kabile, kavmiyetçilik, bayaz ırk siyah veya sarı ırkçılık gibi tezleri ileri sürüp ve bu gibi mesnetsiz tezleri kanun diye insanlara dayatanların; islâmî olarak metelik kadar hiçbir değerinin olmadığı bilinmelidir... Hiç bir kimse, ben falan soydan geliyorum diye; başka insanlara üstünlük taslamaya hakkı da yoktur haddi de. Üstünlük ancak takva iledir. Bütün insanlar Adem (a.s)'in çocuklarıdır.
Ne ki, ilâhi imtihan gereği, insanlar kendilerine verilen hür iradeleriyle kendi inanç ve yaşam tarzlarını belirlerler. Ya kayıtsız şartsız Allah'ın tüm hükümlerine iman edip Müslüman olur, yada tam aksi bir yol tutup inkâr tarafını tercih eder. Kim ne yaparsa onun karşılığını bulacaktır. Konu biraz dağıldı farkındayım ama, bazı konular temelden ele alınmadığı zaman; anlaşılması da zor olur. Onun için yaşadığımız Çağda, sosyolojik bir yara olarak; aşiretçilik, kabilecilik, soyluluk, üstün ırk, gibi tehlikeli durumlarla bu gün, özellikle islam âleminin başı derttedir.
Bu dertten kurtulmanın tek bir yolu vardır: "o da Tam bir teslimiyetle Allah'ın hükümlerine boyun eğip Müslümanca yaşamaktan geçer. Yoksa söz konusu sürünceme daha çok sürecek, ve ideolojiler uğruna insanlar birbirlerinin kanını akıtmaya devam edeceklerdir. Bu gün dünya sathında cereyan eden olayların temelinde; "Üstünlük iddia eden bazı zümrelerin veya kavimlerin bu yanlış telakisinin yattığını unutmamak gerekmektedir. Kalın sağlıcakla efendim.