HALKA HİZMET HAKKA HİZMET MESELESİ

Serlevha olarak vermiş olduğumuz cümle, politikacıların süre gelen seçim sloganı olarak kullandıkları ve aşina olduğumuz bir meseledir. Özellikle İslam coğrafyasında Müslüman cemiyetler, Batı menşeli ideolojilere geçiş yaptıklarından sonra; ülke yönetimine talip olanların, dini motifli kavramlarla insanların önüne çıkıp onları ikna etme yollarından bir tanesi de; HALKA hizmet, HAKKA hizmettir sloganı olduğunu bilmeyen yoktur. Peki, bu söylem ve sloganlarla yola çıkan politikacılar, sendikacılar, hatta bürokrasinin bir kesimi; insanları iknâ etmeye yönelik olarak telâffuz ettikleri kavramlar konusunda samimi olduklarına hiç şahit olduk mu? Kanaatimizce, Demokrasiyle idare edilen halkı Müslüman olan ülkelerde, politika cenahından parlamenter olmaya namzet olanların kahır ekseriyeti; halka/insanlara verdikleri sözlerinin çoğunun anlık/mevsimlik olduğudur. Ne demek mevsimlik? Yâni seçim maratonunun başlamasıyla birlikte söz konusu olan sloganları, başlar ve seçimin bitimiyle de nihayete erer. Sonrası malûm, unutmak veya üzerine kalın bir çizgi çekmek. Tabi bu nihayet, herkes için geçerli değildir. Yâni, halka hizmet HAKKA hizmet sloganıyla yola çıkanların birçoğunun emel ve hedefleri; menfaat odaklı ve gayri samimi olduğundan, dolayı kendi çevre ve panterlerine, sıfırı bol menfaat sağlamayı hiç mi hiç ihmal etmezler/etmezlerdi. İsterseniz hafıza tazelemeye doğru kısa bir yolculuk yapalım sizinle, bu ülkede b....r kralı olarak ün (!) yapmış olan bir politikacının; seçim zamanlarında halka vermiş olduğu sözleri, seçimden sonra; kendisine hatırlatılınca, efenim söz verdik amma gün vermedik ki, insanlarla alay edercesine komik bir cümleyle cevap vermesini hatırlayanlar çok iyi bilirler! Bu gibi insanlar, bu ülkede tam kırk yıl, İslâmî argümanları kullanmak suretiyle; Müslümanların sırtından geçindikleri halde, ama Şeriat/şerii meseleler söz konusu olduğu zaman, siyah çarşaf giyen Müslüman kadınlara Suudi Arabistan'ın, Sakal bırakıp sarık saran Müslüman erkeklere de İran'ın yolunu gösterip kendini adeta bu ülkenin tek sahibi olduğunu göstermeye çalışıyordu. İşte halkı Müslüman olan ülkelerde yaşayanlar, son bir asırdır bu gibi argümanlarla uyutulup kandırıldılar. İlâhi yasaların geçerli olmadığı ve Demokrasinin egemen olduğu toplumlarda, insanlar; yine başka insanların yapmış olduğu kanunlarla idare edebilmektedirler. Al sana halka hizmet HAKKA hizmet (!) anlayışının, doğurduğu acı sonuçlar ve ötesi kimselerin işgal ettikleri devlet makamlarını kullanmak suretiyle insanların meşru haklarını ellerinden aldıkları vahim durumun sonu. Merhume Semiha Ayverdi, hâl-i pür melalimizi 70'li yıllarda bakın ne güzel tasvir etmiştir: "Bu gün gelmiş geçmiş hikmet, irfan ve iman sermayemizi har vurup harman savurmuş bulunuyoruz. Amma gene de, kıyıda köşede, o hazineden arta kalmış bir bereket mevcut. Eğer o mirası Türk evladının en küçüğünden en büyüğüne kadar aktarabilirsek, yeniden ruh ve mana zenginliğine kavuşabiliriz. Ne yazık ki, köprü, yol, bina yapan mimar ve ustaların yanı sıra, insanoğlunun iç yapısını kurup abad edecek mana ve iman mimarları ve ustaları arayan yok. (Ümit G. Ceylan'ın 13 Eyl. 2018 tarihli, yeni birlik gazetesindeki makalesinden) Evet, halka hakkın rızası için hizmet eden, sıradan bir vatandaştan tutun, devleti idare edenlere varıncaya kadar; indi ilahide büyük ecirler alacakları umulur, amma, hizmet adı altında, insanların temiz duygularını suiistimal etmekle onları kandıranlar; halka hizmet değil, hezimeti yaşatırlar ve ebedi alemde bunun ağır vebalinin altında da kalırlar. Halka hizmet, HAKKA hizmettir sözü; kimi yerlerde hadis-i kutsi, kimi yerde kelamı kübar olarak geçmekte ise de; asıl olan kelimenin ihtiva ettiği hakikat-i halka yaşatıp onların ruh ve mana dünyalarını imar edebilmekle ilgili olan manasıdır. Tecavüzcüyü koruyan, zinayı meşru hale getirmeye çalışan, içki fabrikalarını insanlara armağan (!) eden, İslama ve Kur'an'â karşı alerjisi ve adaveti bulunan; insan hakları ve eşitlik gibi şeyleri sadece kendi yoldaşları/dindaşları için geçeri olması için mücadele eden, ülkenin birlik ve beraberliğini tehdit eden illegal örgütlerle iş tutup sonra da timsah göz yaşlarını döken; Müslüman hanımların tesettürleriyle alay eden, Küfr-i ve beşeri yasaları İlâhi hükümlere tercih eden, modern çağda Kur'an'ın hükümleriyle kendimizi idare edemeyiz deyip İslama kin kusan, insanları seçim atmosferi girince sadece aş ve iş vaadiyle kendi tarafına çekmeye çalışmaktan başka gayesi olmayan, toplumun mana ve ruh dünyalarını imar etmeyi kendilerine Züll kabul eden iki yüzlü kimselerin; Halka hizmet, HAKKA hizmettir, anlayış ve inançlarının altında; aldatma, kazık atma, sömürme ve onlarla alay etmekten başka bir şeyin olduğunu düşünmek, HAKKA da halka da saygısızlıktır. Çünkü söz konusu kokuşmuş olan, söz ve benzeri vaatleri duymamızın üzerinden neredeyse kırk elli yıl geçtiğini biz hatırlıyoruz. Peki, sonuç? Sonuç eski taş eski hamama razı olanlar için hiçbir problem yok; ama hür iradeleriyle meşru haklarını arayanlara gelince, durum değişir ve hemen yasaklayıcı kanunlar devreye girer. Ne diyorlardı: "Ya seversin ya gidersin! Hayır efendiler hayır! Allah ve Resulünün sevdiklerinin dışında, hiç kimseyi sevmeye mecbur değiliz ve sevmeyeceğiz. Ne mutlu halka hizmet, HAKKA hizmettir ilkesini; Allah ve illallah için prensip eden bahtiyar yiğitlere. Selam ve dua ile Efendim…