KONUŞ DA KAMPINI SÖYLEYEYİM
Toplumsal ilişkilerde fanatizm, kara bir bulut olarak insanların üzerinde dolaşmaya devam ediyor. Tarih boyunca da bu fanatiklik; cehaletle birlikte insanları köreltmeye, sefalet içinde bırakmaya, birbirlerini kırdırmaya temel oluşturmuştur. İnsanların safiyane bir şekilde bir fikri savunması, herhangi bir menfaatle aynı fikri savunanlar tarafına geçtiği inancı doğmamalıdır. Hakaret, ayrıştırıcı, kin ve nefrete sevkeden düşünceleri empoze amacı taşımayan her fikir muteberdir.
Yazımızın temasını en çok işleyen alanların başında siyaset kurumu gelmektedir. "Siyasi rakiplere ne kadar karşı çıkarsam, yerimi o kadar sağlamlaştırırım" fikri olabildiğince normal bir hal almıştır. Kendi çizgisinden bihaber insanların siyaset kurumlarında yer alması, bu hale gelmenin doğal bir sonucudur.
İnsanların kullandığı bazı kelimeleri bile çok farklı klikler haline getirip, olayı bambaşka mecralara taşıyan, sonrasında da kampını belirleyen jurnalcilere temiz dimağların prim vermemesi gerekmektedir.
Deney ve gözlemle ölçülebilir durumda olan bilimsel verilerin kesinliği bile tartışmalıyken savunulan; takım, siyasi görüş veya herhangi bir fikir bu kadar koşulsuzca savunulmamalı. Bu fanatiklik zamanla kendi öz benliğini yitirmeye, savunduğu görüşün deforme edildiğini, çöktüğünü görünce de büyük bir yıkıma sebep olacağı su götürmez bir sonuç olarak çıkıyor karşımıza.
Hayatının büyük bir bölümünü karşıt görüşlü insanların kendisine eziyet çektirerek geçiren Hz. Peygamberin taif olayını hatırlatarak yazıya son verelim:
Tâiflileri İslâm’a davet eden Hz. Peygamber edep dışı tavırlarla karşılanır kovulur; vücudu ve ayakları kana bulanır. Bir bahçeye sığınır.
Taiflilerin bu tavırlarına karşılık, Allah'tan hiçbir şekilde onların gazaba uğramasını talep etmez.
Bu kadar ızdırap çekmiş bir insan şu muhteşem cümleleri kurar:
"Onlar bilmiyorlar!
Belki nesillerinden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayan tevhide gönül vermiş biri çıkar!”
Karşıt fikirlere saygı, Hz peygamberin de hayatında tatbik ettiği gibi bir kulluk vazifesidir. Biz de bu saygıyı ailemizden başlayarak hayatımızın her alanına yaymaya çalışalım...