TARİHTEKİ KARA LEKE 12 EYLÜL 1980 DARBESİ
12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 37 yıl geçmesine rağmen, o gün yapılan zulüm, katliam ve idamların hiç biri unutulmadı, darbeyi yapanlara karşı sinelerde biriken kinler sönüp tükenmedi… 12 Eylül darbesinin baş mimarı olan Kenan Evren ve ekibi, şimdi ebedi âlemde; yaptıklarının hesabını verdikleri kesin! Ancak geride bıraktıkları, enkaz ve tahribatlar, imar edilmedi, açılan yaralar kapanmadı. Onlarca idam, binlerce kayıp ve on binlerce gözaltının gerçekleştiği 12 Eylül 1980 darbesi ve darbeyi yapanlar; dünya durdukça telinle anılacağı kesindir...
O gün yapılanları öğrenmek için, şöyle internetibir tıkladığınızda; utanç verici bilançoyu ve mezalimin boyutunun nasıl korkunç olduğu karşınıza çıkacaktır. Keyfi uygulamalarla, tüm yetki,etki ve devlet gücünü kendilerine devreden darbeciler; memleketi bir açık hava hapishanesine çevirmişlerdi adeta. Şimdi kısaca araştırabildiğim kadarıyla, sizinle paylaşacağım o günkü mezalimin özet raporunu okuyunca; dudaklarınızı ısıracaksınız…
Darbe yapıldıktan sonra, birçok kişi potansiyel suçlu olarak ya fişlendi ya takibe alındı; ya da keyfi şüphelerle gözaltına alınıp içeri atıldı. Öyle ki, yıllarca içerde kaldıktan sonra, hâkim karşısına çıktığında; suç dosyaları olmayan ve boş yere yatan insanların olduğu bile o günkü kayıtlarda mevcut… Sadece 1 milyon 683 kişinin fişlendiği, 210 bin davada 230 bin kişinin yargılandığı; 7 bin kişi için idamın istendiği ama 517 kişiye idam cezası verildiği halde bunlardan 50 tanesinin asıldığı, 30 bin kişinin işten atıldığı kaydedilir.
Tüm siyasi partilerin kapatılıp, TBMM’nin lağvedildiği; 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı ve tüm yetkilerin tek elden toplandığı yazılmaktadır o günkü kayıtlarda! Yetmedi tabi, 300 kişinin kuşkulu ölümü, 171 kişinin işkencelerden can verdikleri de o günün utanç tablolarından!...3 bin 854 öğretmenin ve 47 hâkimin görevine son verdiler… Öyle ki, adamlar ülkeyi ve devleti babalarının çiftliği gibi kullanmaya devam ettiler. Astılar, kayıp ettiler, sürdüler, öldürdüler ve hiçbir Allah’ın kulu kalkıp onlardan bunların hesabını sorma cesaretini gösteremedi. Ta ki Azrail (a.s), gelip hepsinin canını tek tek alıncaya kadar.
Tabi darbe ve darbecilerin estirdikleri zulümlerden, basın mensupları da herkes gibi nasiplerini aldılar. 400 Gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezasının istendiği, (nasıl bir mantıksa) cezaevlerinde 299 kişinin şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiği; 14 kişinin açlık grevinden öldüğü, 16 kişinin kaçarken vurulduğu, (tabi doğruysa, belki de öyle yansıtmışlardı o gün) 95 kişinin çatışmada öldüğü veya öldürüldüğü, 73 kişiye doğal (!) ölüm raporunun verildiği, 43 kişinin de intihar ettiği, tüm bunlar 12 Eylül 1980 darbesi ve devam eden süreciyle gerçekleşen olay ve hadislerin, belki de deveden kulak misali bilinen yönü!
Say say bitmez. O günleri bu günkü gibi hatırlıyorum. Çünkü on beş on altı yaşlarındaydım. O zamanlar Köyde ikamet ediyorduk, binlerce komando askerin köyümüzü ablukaya aldığını, yediden yetmişe kadın erkek namına kim varsa; (hata gözleri görmeyen ve çok yaşlı olan bir nine de dâhil) hepsini köyün arka kısmındaki geniş alanda topladıklarını ve o esnada bir asker kaçağının kaçarken helikopterle yakalanıp kollunu kırdıklarını, şimdiki gibi hatırlamaktayım… Daha neler neler… Köyümüz nüfus olarak kalabalık bir köydü ve köylülerin birçoğu da hayvancılık yaparlardı.
Herkes gibi bizimde hayvan sürümüz vardı. Sabah saat 09 sularıydı ve birçok yaşlı insan, kırdan gelecek koyunlarını sulamak için kendilerine ait olan kuyularının başında bekledikleri esnada; komandoların hakaret edercesine bağırıp, hayvanları bırakıp köyün meydanına doğru kaçmalarını emretmeleri ayrı bir zulümdü! Merhum babam gibi, nice yaşlı insanın o gün köy meydanına doğru askerlerce koşturulmalarını, ömrüm oldukça, hiçbir zaman ve asla unutmayacağım… O gün on beşlik bir genç olmama rağmen, o kadar şey hatırlıyorum ki, anlatmakla bitmez… Askeri Darbelerin, insanlığın onuruna indirilmiş birer darbe olduğunu asla unutmamamız lazımdır….