FOTOĞRAFİZM
Birçok il veya ilçeyi gezdiğinizde göreceğiniz en çok şey “Belediye Başkanı” fotoğrafı. Belediyelerin kahir ekseriyeti, fikir birliği yapmış gibi “fotoğrafizm” akımının bir parçası olmuş durumda.
“Akım” diye nitelendiriyorum çünkü bu kadar çok uygulayıcısı olan bir durum ancak “saplantı veya akım” olarak tanımlanabilir.
Çevresine bakan herkes ciddi ölçüde aşırıya kaçıldığını müşahede etmekte.
Yan yana sıralı birden fazla billboardda “Aynı fotoğraf, aynı mesaj” defalarca yayınlanıyor, kendi ilçesi yetmiyor, komşu ilçelerin meydanlarındaki ekranlar ve billboardlar da büyük bir israf kalemi olarak başkan fotoğraflarını yansıtma amaçlı kullanılıyor.
Hal böyle olunca, ciddi bir konu hakkındaki mesajın, duyurunun veya kutlamanın artık hiçbir ehemmiyeti kalmamış durumda.
Diğer yandan, hedef kitle konumunda olan kent sakinlerinin bu faaliyetlerden hoşnutsuzluğu da had safhada. (Sadece bu memnuniyetsizlik bile vaz geçmek için yeterli bir sebep aslında.)
Genellikle kocaman bir fotoğrafın yanına dolgu malzemesi olarak, sıradan bir hizmetin abartılı kelimelerle duyurusu ya da özel gün kutlaması eklenmekte.
Özel gün denilince akla hemen yıl içerisinde birkaç adet olan ve o kente dair günler geliyor, ancak durum öyle değil. Neredeyse 365 gün çeşitli adlar altında özel gün olarak tanımlanmış durumda.
Hoş, yayını hazırlayan da, vatandaş da biliyor ki; amaç duyuru falan değil, sırf başkan fotoğrafını yayınlamak ama yetkililer bundan rahatsız değil. Üstelik zararı kendisine olduğu halde.
-Bir kişi, “kendinden bıktırmak, yüzünü eskitmek, mesajını değersizleştirmek” ister mi?
-Üstelik para harcayarak böyle bir kötü netice için uğraşır mı?
-Cevabı , Evet.
Maalesef bir çok şehirde kamu kaynakları kullanılarak, bu tip “kendi ayağına sıkma” diye tabir edilebilecek görsel kampanyalar yürütülmekte.
Bu bıktırma eylemi sadece billboardlarla, üst geçitlerle veya ekranlarla sınırlı değil. Gün içerisinde aynı içeriklerle vatandaşların cep telefonlarına bir çok kısa mesaj da gönderiliyor. Ayda milyonlarca kısa mesaj bedeli ödeniyor. Üstelik mesajı alan bir çok kişi, göndereni görünce detayı okumadan mesajı siliyor. Tek gelir kaynağı bu iş olan firmalar var. Üstelik hiçbir katma değeri olmadığı ve hiçbir know how’a sahip olmadığı halde yüksek gelirlere sahip olan firmalar.
Belediyeler bu harcamalarını “vatandaş bilgilendirmeleri veya duyuru giderleri” olarak resmileştiriyor. Oysa tek gaye “Tele Propaganda”. (Bu konuda Sayıştay denetçilerinin içerik kontrolüne yönelmeleri lazım.)
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, sosyal medyadan da sürekli içi boş yayınlar yapılıyor.
-Nikah merasimi, düğün ve taziye ziyareti fotoğrafları,
-Birkaç belediye işçisinin başında çekilmiş fotoğraflar,
-Söz konusu başkanın ömründe kuramayacağı nitelikte sözler,
-“Eliyle ileriyi gösteren” ve “haberi yokmuş gibi” çekilmeye çalışılan fotoğraflar,
her noktada vatandaşın gözüne gözüne sokuluyor.
Unutulmamalıdır ki;
-Halkla ilişki kurmak önemlidir ve ciddi bir bilim dalıdır.
-Her bilim dalında olduğu gibi, sıradan uygulayıcılarla çalışılmamalıdır.
-Aklı gözünde yöneticilerle yürütülmemelidir.
-“Herkes böyle yapıyor” diye, aynı hatalar tatbik edilmemelidir.
Bilinçli uygulanmalıdır.
Aksi taktirde, kaş yaparken göz çıkartılmış olur. Nitekim bir çok şehirde maalesef durum budur.