MÜ'MİNLER KENDİDIŞINDAKİLERİ SIRDAŞ EDİNEMEZLER
Bu sırdaşlık kuralını, yüce ALLAHkoymakta ve bizi; bize kin ve düşmanlık besleyenlere karşı, özellikleuyarmaktadır!. .. Çünkü Müslümanın, ister fert isterçoğunluk olarak, Müslümandan başka dostu ve sırdaşı yoktur olamaz… Bu bilinçmuhafaza edildiği müddetçe, Müslümanlar her meşru işlerinde başarılı olur vedüşmanlarının ham hayal ve hülyalarını suya düşürürler. Evet, Müslüman;kimlerin dost ve sırdaş edinip edinmeyeceğini iyi bilen basiretli ve keskin anlayışsahibi kimsedir. Bundan dolayı, Müslüman; kendisine her el uzatan kimseleresırrını vermemeli ve temkinli hareket etmek zorundadır.
Yüce Rabbimiz: “Ey İman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaşedinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıyadüşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşımaktadır. Kalplerindegizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size ayetleri açıkladık.”(Al-i İmran/118) ayetinde, biz iman edenleri; dışımızdakilerintehlikelerine karşı uyarmaktadır… Demek ki, bizim sıkıntıya ve zorluğa duçarolmamızdan hoşnut olanlar, bizim başımızdan musibet ve belaların daima olmasınıtemenni edenler; bizim dışımızda olanlar demektir.
Kimdir bunlar ve karakterlerinelerdir? İşte ebedi hayat rehberimiz Kur’an bunu cevabını şöyle veriyor: “İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları(yani insan olarak) seversiniz, hâlbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap (lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman “inandık” derler.Baş başa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarınıısırırlar. De ki: “Kininizle geberin!”. Şüphesiz ki ALLAH göğüslerin özünübilir.” (Al-i İmran/119)
Evet, biz ALLAH’IN indirdiği tüpkitapları ve gönderdiği bütün peygamberleri tasdik eder ve iman ederiz. Lakinbizim dışımızdaki ikiyüzlü hainlerin dünyasında, bunların hiç birisi yoktur.Çünkü onlar bizi her daim kandırmaya ve devirmeye, birliğimizi ve kuvvetimizidağıtmaya çalışan; bir tarafta bizdenmiş gibi görünen, öbür taraftan isedüşmanlarımıza yalakalık edip onlarla beraber olduklarını söyleyen ve bizimsıkıntıya düşmemizden zevk alan köstebeklerdir. Evet, onların halet-iRuhiyeler’ ini en iyi bilen, hiç şüphesiz yüce ALLAH’TIR!...
Başta vermiş olduğumuz ayetikerimenin tefsirinde, Merhum Elmalılı M. Hamdi Yazır (r.alh) şu açıklamalarıgetirmektedir: “Ayetin Arapça metninde geçen (Bitane) esasında elbisenin içyüzündeki astar demektir. Bundan (dolayı olsa gerek) bir kimsenin sırlarınavakıf olan pek sıkı dostuna da “Bitane” denilir demiştir. Mü’minleri,milletlerinin ehlinden başkasını, yani gerek kâfirleri ve gerekse münafıkları(ikiyüzlüleri) iç yüzlerine vakıf olacak özel işlerinde ve muamelelerindekullanmaktan yasaklanmıştır ki, bu yasaklanmanın özel hususlara da şümulübulunmakla beraber ayetin siyakı (gelişi) –daha çok- genel işlere bakmaktadır.Bunun gerekçesi de her iki tarafın ruhi durumları izah olunarak anlatılmıştır.
Demek ki, Mü’minler, yüzlerineher sırıtan ve gülene; gidişatları ve istikametleri muğlak ve meçhul olanlarısırdaş edinmemelidirler ki, sonra yaptıklarına nedamet duymasınlar. Hem nasılsırdaş edinsinler ki, onlar dar ve zor günlerde; Mü’minlere karşı en amansızdüşman kesilir ve vakıf oldukları sırlarını ifşa ederler. Çünkü, onlar Ayetikerimede de geçtiği gibi; Mü’minlerin sıkıntıya düşmesinden özel zevk alıpsevinirler. Öyleyse, Mü’minler kimlerin sırdaş edinip edinemeyeceğini; ak sütüniçinden ak kılı ayıklayacak kadar hassas ve dikkatli davranmak zorundalar!
Özellikle yaşadığımız asrın son yarısından bu güne,İslam coğrafyasında yaşayan Müslümanların ve diğer unsurların başınagelenlerin; onları idare edenlerin, Müslüman olmayanları her şeylerine sırdaşedinmelerinden kaynaklandığını görmekteyiz. Irak’ta Tarık Aziz, Mısır daGeneral Sisi sadece bunun iki örneğidir! Tamam, Müslümanlar, başka milletlerlebazı siyasi ve ticari alışverişlerde bulunabilir bulunmak zorundadırlar;insanın sosyal bir varlık olması bunu gerektirmekle beraber, Müslümanlarındaima titiz ve temkinli davranma zorunlulukları vardır. Yoksa, felaketlerzinciri birbirini takip eder durur! Sırdaşlık çok hassas bir konudur! Günümüzdebaşka milletlere dünyevi menfaat karşılığında, casusluk ve ajanlıkfaaliyetlerini sürdüren o kadar teşekkül ve organize birimleri var ki; bunlarınMüslüman toplumlar arasında sebep oldukları infial ve travmalar korkutucuboyutlardadır. Söz konusu olan güruhlar, kimi zaman masum rolünde, kimi zamanda Müslüman görünüp; insanları kandırmakla onların gizli ve mahrem sırlarınavakıf olduktan sonra, onları düşmanlarına ifşa ederler. Onun için, geliş güzelher yerde, bilip bilinmeyenlerin yanında; her şey, her konu konuşulmaz,konuşulmamalıdır…Unutmayalım ki,sırların saklı kalması gerekmeseydi, ismi “sır” olabilir miydi? Vesselam.