ÇOBANIN EKMEK TORBASIYLA UĞRAŞMAK

Dostlarını kendilerinden uzaklaştırıp,düşmanlarını yakınlaştıranlar; düşmanlarının ihanetine, dostlarının dadüşmanlığına uğramaktan başka şansları var mıdır?… Dünyevi makam ve mevkilerielde ettikten sonra, insanları tek tip düşünceye sokmaya çalışıp zorlayanlar;zamanın allame-i cihan da olsalar, yaptıkları yanlışın bedelini er ya da geçödemeye mahkûm olurlar… Dünya tüm içindekilerle birlikte yüce ALLAH’INmülküdür. Allah’a ait olan şeylerin tasarruf hakkını kendilerinde görenler;hayatın geçici lezzetlerinin sekr-ıile sarhoş olduklarından dolayı, sekr hallerigeçtikten sonra ayılırlar ancak, o zaman da kendileri için çok geç olacaktır… Evet,yüce ALLAH yaratmış olduğu insanların, dünyada nasıl ve ne şekilde yaşamalarıgerektiğine dair; Kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Tüm Peygamberler(hepsine selam olsun) Allah’tan aldıkları emirleri, kendi ümmetlerine kusursuzbir şekilde tebliğ etmişlerdir… Din ALLAHIN tasarrufundadır. Dolayısıyla hiçbirkurum, parti, devlet, oluşum veya organizasyon dini; kendi tekellerinde görmehakkı ve salahiyetine sahip değildir. Günümüzde, halkı Müslüman olan ülkelere baktığımızda;düzenlerin, kanunlarla, dini bir vicdan meselesi, Allah ile kul arasında bir işhaline getirmeye çalıştıklarını görmekteyiz. Unutulmamalıdır ki, Din hem dünya,hem de ebedi hayata ışık tutan ilahi bir nizamdır! Peki, madembirileri Din;dünyaya, devlete, sosyal hayata ve siyasete karışmayacak diyorlarsa, öyleyseyüce ALLAH dini, neden gönderdiğiüzerinde düşünmeleri gerekmektedir?. Dünyahayatında, insanların problemlerine karışması ve müdahale etmesi istenmeyendin; indirilmiş olan din değil, uydurulmuş din olur! Dinisadece bir kurumun veya kuruluşun tekeline hapsetmeye çalışmak; güneşe bu güngeç, yarın erken doğ demekanlamına gelir ki, bunun mümkün olma ihtimali yüzdesıfırdır… Ne yazık ki, günümüzde ve yaşadığımız toplumda; insanların, hakkındaen çok konuşup kanaat yürüttükleri şey din olmuştur. Bilen bilmeyen herkes, birşeyler eklemeye veya çıkarmaya çalışmaktadır. Tıpkı, Sünneti ve hadisleri inkâreden Meal-cı tayfasınınyapmaya ve yaptıkları tahrif girişimleri gibi. Bunlarönce edille-i Erbaa (dört delil)’nın önce, dördüncüsünden (kıyası fukaha) işebaşlayıp inkâr ettiler. Sonra icma’ı hedefe koydular, akıl yoksunları onlarınetrafında çoğalınca; bu sefer sünneti inkâr edip, bizi sadece Kur’an bağlardeyip; din konusunda insanların akıllarına şüphe işaretleri doldurdular.Şirretliği görebiliyor musunuz? Algıve yaptıkları şirretliklerine karşı çıkmaya çalışan, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat Âlimleriniitibarsızlaştırmak için de; iftira ve karalama kampanyası başlattılar. Onlarınbu kirli korolarına, bir kısım etki ve yetki sahibininkatılmasıyla da; hadisetam bir şölene (!) dönüştü yani! Hal böyle olunca da, 28 Şubatlar tekerrür müediyor ne, sorusu tekrar insanların akıllarını kurcalamaya başladı. Doğru ya,muktedirlerin insanlara; bizim gibi düşünüyorsanız doğru! Yoldasınız, bizamp-img width='1.33' height='1' layout='responsive'ibi düşünüp hareket etmiyorsanız, öyleyse suçlusunuz dayatıldığıbir toplumda;28 Şubatların devam etmekte olupaslında hiç bitmediği anlama gelmiyor mu?… Darb-ımeseldir: “Eceli gelen keçi, çobanın ekmek torbasıyla uğraşırmış.” Bunun farlıkbir karşılığı da; “eceli yaklaşan düzenler, sistemler, yönetimler ve kurumlar;ALLAH’IN diniyle uğraşırlar… İnsanları yaratan yüce ALLAH, Dini gönderen ALLAH,Kitabı gönderen ALLAH; dinin tartışma götürmez ahkâmını beyan eden de yüce ALLAH’TIR!İslam dini, Resul-i Ekrem’in tebliği ettiği gün ki gibitap taze durmakta, zamanihtiyarladıkça o gençleşmekte ve ebediyyen de öyle kalacaktır. Hakikatşu ki, gelişmekteolan farklı hayat şartlarına, günün meselelerine, insanların hayatına girenmodern zamanın problemlerine ışık tutacak çözümler bulmada; İslam âlimleri dünçalıştıkları gibi, bu gün de yarın da var olup çalışmaktadırlar. Çünkü İslam, tümçağların, zaman ve mekânlarınüstündedir… İslam zamanın değişim süreçlerine,insanlarınkeyfine göre değişmez; bilakis, toplumların her çağda,zaman ve mekânda;İslam’ın evrensel ilkelerindenkendilerine yol bulmak ve ona uymak için değişmelerigerekmektedir. Laiklikilkesinin resmi kural olup ve tartışılmasıdahi yapılmadığı ülkelerde; dindevlet ilişkilerinin ayrı olması gerektiği yöndeki izahına rağmen; insanlar tamtersi bir durumla karşı karşıya kalıyorlarsa, (ki kalıyorlar) peki, bu Laikliğinmüsaade ettiği kadar,insanlar dinlerini yaşamaya zorlanmıyorlar mı?.Böyledayatmalarla, insanların bir kısmına öz, bir kısmına da üvey evlat muamelesinireva görmek; çifte standart olmuyor da ya nedir?Müslümanların diniyle,kitabıyla, Peygamberiyle; sosyal yaşam tarzlarıyla; nasıl ve ne şekildeyaşamaları gerektiğiyle uğraşan çevrelerin, kendilerine ekmek getirecek başkabir iş ve uğraşacak başka bir kapı bulsunlar!... Zira, Dinin sahibi olan yüce ALLAH; imhaleder, ama asla ihmal etmez… Allah’ın Müntekim sıfatının nerede ve nezamantecelli edeceğini ondan başka kim bilebilir ki? İslam’ın özü ve evrenselsözüyle lütfen uğraşmayın!... Selam ve dua ile…