8 Mart ve Kadınlarımız
Türkiye' de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ilk defa 1921 de"Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılmaya başlamıştır.
Dünya Kadınlar gününün özellikle Kapitalist yaşam ve moderndünya açısından önemi büyüktür. Yine ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda kadınıgüçlendirmeyi amaç edindiği ifade edilen bir yaklaşımı kapsar 8 Mart'ın ihdası.
Çünkü bugünün ilan edilmesinin dayanağı olan fabrika işçisikadınlarla ilgili malum yaşanmış acı olaylardır. 129 kadın yanarak ölmüştürAmerika'da.
Kadınları konumlandırırken neyi/ neleri referans alacağımızçok önemlidir.
Elbette ki seküler açıdan olaya yaklaşıldığında kadınısadece ekonomik bir varlık veya onun maddi yönlerini esas alan yaklaşımlaragötürür bizi ancak kadın aslında donanımları, toplumda oluşturduğudinamizm, topluma verdiği ruh açısındantoplumu şekillendiren önemli bir unsurdur.
Bir bakıma toplumun ana gücü kadınlardır, her açıdan üretkenolan kadınlar. Erkeğin ya da toplumun geri kalanının dahi başarılı olabilmesive üretilmesinin yine esas ana itici gücü olan unsur kadınlardır.
Kadınlarımızın statüsünü geliştirmek hak ettikleri ve olmasıgereken, fıtratına uygun bir statüye sahip olmalarını sağlamak ve bu statüyükoruyabilmek, uygulamada yaşatabilmek önemli amaçlarımız dan biri olmalı. Bununiçin kadını, tüm yönleriyle doğru bir şekilde ele almak, onun yaradılışınıbilmek ve ona göre kadına bir rol biçmek gerekir. Daha doğrusu ise; kadınınkendini nasıl ifade edeceğini nasıl olması istediğini biraz da ona bırakmakfaydalı olacaktır.
Onların taleplerini değerlendirmek çok önemlidir.
Çok eskilere gidildiğinde özellikle Batı dünyasındakadınların insan olup olmadığı tartışmalarının yaşandığı tarihi süreçleri bileherkesin malumudur. İlkel toplumlarda da; modern zamanda da kadın, hala olmasıgereken yere gelmemiş ve sömürülmeye devam etmektedir.
Kadınlarımıza değer vermek, onları, hakları olan saygın birkonuma getirmek, bu zemini oluşturmak toplumun tüm görevidir. Kadının olduğuyer, aslında erkeğin de olduğu yeri gösterir, bir toplumda kadın eğer fıtrianlamda hak ettiği bir yerde ise, mutluysa, güvence altına alınmışsa toplumolarak, özellikle sosyal anlamda yani yazılı olmayan kanunlarla kadına değerverilmişse; bu, o toplumdaki erkeğin yada toplumun geri kalanının değerinin birölçüsüdür.
Öte yandan kadın toplumda zorlanıyorsa, hak ettiği yerdedeğilse, aşağılanıyorsa, sahip çıkılmıyorsa, kaldıramayacağı yük yükleniyorsa,bunun da sorumluluğu tüm topluma aittir.
Kadın konusunda birçok yanlış yaklaşım vardır, özelliklekadına, haklarını iade etmek veya kadın haklarını geliştirme adı altında birçokyanlış yaklaşım var. Yanlış algı oluşturmalar, manipülasyonlar var. Çşitlisloganlarla yanlış yönlendirmeler yapılmakta.
Modern açıdan bakıldığında bu haklar ve verilen statü kadınakarşı bir duyarlılıktan kaynaklanmaktan ziyade, mevcut ekonomik sistemisürdürmeyi sağlamaya yönelik niyetler içermektedir. Çünkü modern ve kapitalisthatta liberal sistemin dahi sadece kadın için değil; tüm toplum için birinciderecede önem verdiği değer onun emeği, üretmesi ve sermayeye hizmet etmesidir.Bütün düzenlemelerin ana nedeni budur. Dolayısıyla burada kadınaraçsallaşmakta, maddeleşmekte, makinalaşmaktadır. Onun moralmen iyi bir durumagetirilebilmesi dahi üretimi sürdürebilmesi niyetiyle yapılmaktadır.
Makul olmayan feminist yaklaşımlar ve kötü sayılabilecekbazı gelenekleri bahane edilerek kadını toplumdan koparan veya kadını namuskavramından uzaklaştırıcı yaklaşımlar da mevcuttur.
Çalışma hayatı ile ilgili düzenlemelerde henüz kadınıngerçek anlamda hak ettiği bir seviyeye ulaşması sağlanamamıştır.
Evli ve çocuk yetiştiren bir kadına; çalışmayan, üretmeyenbir kadın gözüyle bakılamaz.
Ailenin değerliliği, kutsallığı ve güvencesi/garantisi, aslave asla kadının ekonomik bağımsızlığına bağlı olamaz. Bu bağlamdaki birekonomik bağımsızlığı tercih etmeyen kadının endişelenmeyeceği toplumsal biryapıya ve yaklaşıma sahip olmalıyız.
Yine namus gibi bir yükün sadece kadınlara yüklenerek bukonuda sürekli kadınların ilk ve tek cezalandırılan olmaları yaklaşımı dasağlıksız bir yaklaşımdır. En büyük namus yoksunluğu kadınları ve zayıflarısömürmektir.
Bazı sakat yaklaşımları bahane ederek, kadın kimsenin namusudeğildir, söylemini öne sürmek de iyi niyetli bir yaklaşım değildir.
Kadının bağımsızlığı, ekonomik özgürlüğü ve kendi ayaklarıüzerinde durması ile ilgili söylemlere sağlıklı yaklaşmak zorundayız. Aslında seküler veya modern bakış açısını birkenara bıraktığımızda, bu söylemlerin hepsi anlamsız veya farklı anlamlaragelebilecek yorumlar gerektirebilmektedir.
Örneğin, kadının bağımsız olması elbette ki kendi iradesinihür olarak kullanmasını içermelidir, yoksa kadının da erkeğin de bu anlamdabağımsız olmasını, her istediğini yapabilmesi şeklinde yorumlamak sağlıklıolmayacaktır. Yine kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması, kendi ayaklarıüzerinde durması da bu amaca yönelik olmalıdır.
Tamamen bağımsız bir hale gelmek, kadın veya erkek içinsağlıklı bir konum değildir.
Bu anlamdaki bir bağımsızlık ve namus kavramının da ortadankaldırılması, sadece kadını değil; erkeği de toplumu da mutsuz eden bir tabloortaya çıkarır.
O yüzden bu tür kavramlara sağlıklı anlamlar yüklemekzorundayız yani seküler bir toplumun bu kavramlara yüklediği anlamlar ileinançlı bir toplumun yüklediği anlamlar farklıdır.
Kadın ekonomik anlamda bir temel'le değerlendirilmemelidir.
Kadın kendi ayakları üzerinde duramıyorsa, yani modernanlamda veya ekonomik bağımsızlığını kazanmamışsa, bu kadına bakış açımızı veona verdiğimiz değeri değiştirmemelidir. Bu durum, onun diğer haklarınıkısıtlamamalıdır, onun saygınlığından bir şey kaybettirmemelidir.
Kadının, kendi istek ve iradesiyle çalışmasının önünde birengel olmamalıdır.
Bu noktadaki en sağlıklı yaklaşım, kadının sabit ayağınınevde olması ve diğer ayağıyla da toplumsallaşmasıdır.
Kadının esas mutlu olduğu yer ailesi, evi çocuklarınınyanıdır.
Kadının eve hapsolması ne kadar sağlık ise, tamamen dışarıdaolması da o derece sıhhatsizdir.
Kadın ve erkek çatışan ve yarışan değil; tamamlayıcıbütünleyici, birbirini destekleyici iki eşit unsuru ifade eder. Sağlıksızfeminist yaklaşımlar bu anlayışı benimsemez.
Günümüzde kadınların etkilendiği önemli olaylardan biri decereyan eden savaşlar ve çocuklarıyla baş başbaşa bırakılan çaresiz bir şekildeçeşitli acılar yaşamalarıdır.
Geçmişte yaşanan başörtü sorunları ile ilgili de yinekadınlarımız ciddi bir mücadele vermiş, mağduriyetler yaşamışlardır. Ne yazıkki başörtüsü mücadelesi veren bir kadın profili de neredeyse kalmamıştır.Dolayısıyla kadınlarımızın başörtüsü konusunda verdiği mücadele dejenere olarakkazanılmış gibi görünen kaybedilmiş bir mücadele olarak kayıtlara geçmiştir. Bukadınların verdiği mücadele kıymetli ve saygın idi. Hala o ruhu taşıyankadınlara da selam olsun...
Bugünün şartlarında çalışan kadınların çocukları ile ilgili,modern toplumda oluşan çekirdek aile vb konulara da değinmek isterdik...
Tüm kadınların, yaratılışlarına uygun hak ettikleri yeregelmelerini umuyor ve Kadınlar Gününün hayırlara vesile olmasını diliyorum.