KAYNAYAN VE KANAYAN COĞRAFYA
Arabistan yarım adasında, birçok Arap liderini; Krallık vaat etmek suretiyle kandırıp, ve Osmanlı devletine karşı kışkırtan başta İngiltere devletine amade ajanları olmak üzere; Fransa, İtalya ve diğer Frenk devletleri, bu kadim coğrafyanın parçalandığı günü/günleri tabir yerindeyse, bayram ilan ettiklerini unutmadı/unutulmadı!... Geçmişte yaptıkları tüm şirretlikleri yanına kar kaldığını gören ecnebi devletler, İslam beldelerine, mal ithal eder gibi; ajan, mafya, terör ve gerginlikmeydana getirmekte uzman olarakyetiştirdiği çetelerini salıp, durmadan İslam coğrafyasının karışmasını istiyorlar.
İslam beldelerini işgal ettikten sonra, oranın insanlarına kendi kültür ve dillerini; silah zoruyla dayatan İngilizler, Fransızlar, İtalyan, Alman ve diğer Emperyalist güçler, tam iki asırdan bu yana Müslüman kanı akıtmaktave İslam beldelerinin yer altı ve yer üstü kaynaklarını talan etmektedirler. Dayatma,kandırma ve hileli antlaşmalarla, böl/parçala yut politikalarıyla Müslümanları; mezhep, meşrep ve ırkçılık gibi suni ideolojik fikirlerle birbirlerine düşman etmeye çalışmaktadırlar/başardılar!... Dün İngiliz ajanı Lawrence, daha sonra onun tilmizlerinin oyun ve entrikalarına ayak uydurup kananlar/kandırılanlar; yakın gelecekte kendilerinde dövecek diz bile bulamayacaklar…
Özellikle son iki asırdan günümüze gelinceye dek, bu kadim coğrafyalarda; fitne kaynatan kazanlarınaltına odun atan o kadar şer taraftarları çoğalmış ki; akıllara ziyan! Fitneler! Fitneler ve bitmek tükenmek bilmeyen ayrılıklar; kapanmak bilmeyen kanayan yaralarve her gün ölen yüzlerce insan! Geçtiğimiz birkaç gün önce, ABD tarafından öldürülen İranlıGeneral Kasım Süleymani’nin ölümünün perde önünü okuduğumuz gibi; perde arkasını da hesaba katarak okumalıyız. İran’da Kasım Süleymani’nin cenaze töreninde yaşanan arbedede, onlarca insan ayaklar altında ezilip yaralanırken, bu gün itibariyle 50 kişinin de öldüğü bilgisi haberlere düştü!
Peki, İran ne yapmak istiyor sizce? İran, intikam mintikam falan diye yeri inlete dursun, gelecek günlerin Müslümanlar için neye gebe olduğunu düşünmek lazım… Son altı yedi aydan bu yana, İran’ın zaten büyük bir ekonomik krizle boğuştuğu ve tırmanan gerginlikle başının dertte olduğu bilinmektedir… Uluslararası istihbarat örgütleri, birçok konuda birlikte çalışıp hareket ettikleri bir gerçek! ABD, Körfez savaşında Irak’ı işgal ettikten sonra, İran’la problemli (!) olduğu halde, neden Irak’ta Şiileri iktidara getirip, ve sevmediği İran’a yeni ve komşu bir müttefik kazandırdı acaba? Öyle anlaşılıyor ki, gerek ABD ve gerekse Avrupa’nın tüm istihbarat birimleri; kendilerinden olmayanlarla bir müddet yol yürüseler de, istediklerini alınca da, ani bir hamleyle onlardan kurtulmaya çalışıyorlar…
Şimdi aklıselim ile düşünelim: “İran devleti, Irak ve Suriye üzerinden ta Yemene kadar askerlerini oradaki Hussi teröristlerine yardıma göndermekle;ve öldürdüğü binlerce masum insanın İran’ane zararları dokundu acaba? İran devletinin Yemen de işgal edilmiş toprağı mı var? Şimdiye kadar, dünyaya fitne tohumlarını saçan başta ABD ve İsrail terör devleti olmak üzere; şer şebekelerine tek bir çakıl taşı atamayan İran, sırf Şia’ya mensup olmadıkları için neden bu kadar masum insanın kanını akıtmaktadırlar?
Yıllar yılıdır, görünürde ABD’ye problemli gözüken İran’ın şimdiye kadar; Amerika’ya en ufak bir zarar verdiğini duyan, bilen var mı? Yok! Evet, yok!...(an itibariyle İran’ın ABD’nin Irak’taki Üslerine füze saldırısında bulunduğu bilgisi olsa da. Pentagonun açıklaması: önemli ziyan ve can kaybının olmadığı yönünde)Tüm bu olup bitenler olmakla birlikte, İran’ın İslam âlemine karşı olan kayıtsız tutumuna rağmen; biz yine de Kasım Süleymani’nin ABD Gâvuru tarafından öldürülmesine sevinmiyoruz/sevinmemeliyiz. İran İslam Cumhuriyeti devlet pozisyonunu muhafaza edebilseydi; o zaman İslam âleminin bu kadar dağınık ve kâfirlerin tasallutu altında inim inim inlerken, İran neden İslam âlemiylebir türlü birleşmiyor bir araya gelmiyor/gelemiyor? Nedir bu inadı, bu kibri ve husumeti?
Bir zamanlar Müslüman gençliğin İran’a karşı beslediği sevgi, muhabbet ve beklentilerinin yerini;bu gün İslam âleminden uzak, kopuk, kendinden başkasını düşünmeyen kibirli ve mağrur bir İran’ınhayal kırıklığına bıraktığı görülmektedir! Peki, neden? Keza kaynayan ve kanayan İslam âlemindekibunca fitnelere rağmen;İran’ın bu kadar kayıtsız kalması (ufak tefek göstermelik sloganlar dışında); Müslümanların nezdinde İran’a karşı olan sevgi ve sempatiyi bitirmiştir aslında. Özellikle de İran’ın mezhep ve meşrebine mensup olmayan İslam aleminin, İran devletinden artık hiçbir beklentilerinin olmadığı da görülmektedir!... Kezaşimdiye kadar İran ve diğer Arap devletleri, şayet Ümmet ve nizamı âlem nam-ı hesabına; ittihad-ı İslam ve uhuvvet için birleşip bir araya gelebilseydiler, “Müslümanların durumu bu kadar içler acısı olur muydu?! Kaynayan ve kanayan coğrafyada devletsiz, yetim ve dağınık mazlum halkların; sığınacakları, yardım dileyecekleri Rablerinden başka dayanakları yoktur/kalmamıştır. Kim bilir belki de pek yakında, yüce Allah hayırlı bir neslin vesilesiyle; yeryüzünde yeniden adalet ve huzuru kaim hale getirecektir! Sabah uzak mı? Kalın selamette!