İĞNEYİ KENDİNE BATIRABİLMEK...
"Narsizm" veya "özseverlik" Kişinin kendi bedensel ve zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık olarak tanımlanır. Kısaca kişinin kendini beğenmesidir de denilebilir. Kelimenin aslı Yunan mitolojisindeki "kendine aşık olan adam" olarak da bilinen Narcissus'tan gelir. Mitolojik anlatılara göre suda kendi yansımasını gören Narcissus, kendi güzelliğine aşık olmuş ve sudaki yansımasına ulaşmaya çalışırken boğularak ölmüştür. Buradan yola çıkarak, Narsizm kişinin kendine olan hayranlığının bir yansıması olarak her konuda kendisini haklı görme çabası içerine girmesidir de denilebilir. Narsizm aslında "şımarıklılığın" bir tezahürüdür dense yeridir. Yani kendisini olduğundan çok daha kudretli, haklı ve mükemmel görmenin sonucudur. Hani şu meşhur kedinin aynada kendisini aslan olarak görmesini tasvir eden resim gibi...
Sebep ne olursa olsun, karşısındakini dinlemeden hep kendini haklı görmek Çağımızın en büyük sorunudur. Bu aynı zamanda evlilikleri bitiren en temel konu, huzursuzluğun ve mutsuzluğun en büyük sebebidir. Her zaman kendisinin haklı olduğunu düşünme bir hastalıktır bence.... Bu hastalık maalesef bütün insanlarda mevcut. Bunun da en büyük sebebi, kişinin Olayları zihnindeki belli kalıplar üzerinden değerlendirip, sahip olduğu belli doğrulara indirgemeye çalışmasından kaynaklandığı kanaatindeyim. Oysa karşısındakinin de haklı olabileceğine az da olsa bir ihtimal verebilse sorun kalmaz. Bunun da yolu empati yapabilmekten geçer.
"Empati" veya "Eşduyum" başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içine sindirebilmek hatta Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamına da gelir.
Empati; bir insanın,kendisini karşısındakinin yerine koyarak onunla duygudaşlık edebilmesi ve düşüncelerini doğru olarak anlaması anlamına gelir. Bu yolla insan ilişkileri gelişir. İnsanlar arasındaki kavgalar azalır hatta zamanla yok olur. Aile içi empati ise, aile bireylerinin karşısındaki insanı kendi yerine koyması anlamına gelir. Bu şekilde aile fertleri birbirinin ne tepki vereceğini bilir ve ona göre davranır.
İnsanlar birbirini anlayamaz ise, ya da anlamamakta ısrar edip karşılıklı olarak duygudaşlık etmez ise şüphe, anlaşamazlık, tefrika,kaos gibi bir çok sıkıntılı sonuçlar olur. Çare her kesin sadece kendisinin haklı olamayacağını karşısındakinin de haklı olabileceği ihtimalini kendisine kabul ettirebilmesi ile mümkündür.
Mesela; Karşılıklı duran iki kişinin aralarında dokuz veya altı rakamı olduğu düşünülürse bu iki kişi karşı karşıya durdukları için biri mutlaka rakamın dokuz olduğunu, diğeri de altı olarak gördüğü için altı olduğunda ısrar ederse bu ilanihaye böyle gider. Oysa karşılıklı olarak empati, duygudaşlık yaparlarsa her ikisi de karşısındakinin de haklı olduğunun farkına varacaktır.
Adamın biri karısının eskisi kadar iyi duymadığını düşünerek doktora gitmiş. Doktora; bir süredir karısının duymakta zorluk çektiğini, bu nedenle karısına işitme cihazı almayı düşündüğünü, ancak bunu karısına uygun bir dille nasıl anlatacağını bilmediğini anlatmış. Bunun üzerine Doktor:
“-Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla"
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş ;
"-Hayatım bu akşam yemekte ne var?"
Cevap yok.Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış;
"-Hayatım bu akşam yemekte ne var?" Yine cevap yok
Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış;
"-Hayatım bu akşam yemekte ne var?" Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice . yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş;
"-Hayatım bu akşam yemekte ne var? "
Eşi:
"-Hayatım beşinci kez söylüyorum, Sağırımsın? Tavuk yapıyorum Taaaavuuuk, Tavuk!"
Belki de genelde düşündüğümüz gibi problem daima karşımızdaki kişilerde olmayabilir. Problemlerin sebebini biraz da kendimizde aramalıyız. İğneyi kendimize batırabilmeliyiz ki gerektiğinde çuvaldızı başkasına batırabilelim.
Yunus Emre ne güzel söylemiş:
"Gelin bugün yanalım, yarın yanmamak için
Ölelim ölmez iken, yarın ölmemek için."
Afiyette kalın
Samburek47@gmail.com