ÖNSEZİ VEYA ALTINCI HİS
Eskilerin hiss-ikable’l vuku’ dedikleri önsezi ya da altıncı his adı da verilen duygu,insandakiolağanüstü donanımlardan biridir. Vukuundan önce olayısezmek anlamına gelen bu duygu, her insanda bulunmakla beraber algılama gücüfarklılık gösterir. Herkesin başından geçen önsezi ile ilgili öyküleri mutlakavardır. Genellikle, gelmesi beklenmeyen bir kimseninsözü edilince,az bir süresonra o şahsın çıkıp gelmesi şeklinde kendini gösterir. Halk arasında o kadar kabulgörmüş ki,önsezi ile ilgili olarak “Kurdu an, topuzu hazırla” sözü darbımesel olmuştur.
Önsezi, hassasiyetlerledoğru orantılı olarak keskinlik kazanır. İlahi Rahmetin tecellisi olanşefkatleri nedeniyle kadınlarda önsezi duygusu daha güçlüdür. Üzerinetitredikleri yavrularına karşı şefkat annelerde, tüm duyguları etkisi altınaalır; bunun sonucu olarak da önsezileri daha da keskinleşir.
Hayvanlardaönsezi bir takım güçlü algılamalar biçiminde ortaya çıkar. Bu özelliğe “sevk-iilahi” diyoruz. Kimisi insanın duyamadığı sesleri duyarak güçlü bir duyumsistemiyle; kimisi güçlü bir koku algısıyla donatılmıştır. Örneğin, uzaklardangelen bir ses dalgası daha bize ulaşmadan bir kısım hayvanların duyma hissiniuyarır.
Sözünü ettiğimizbu duygu, elbette ki yaratıcıdan kullarına bir mesaj taşımaktadır. Henüzgerçekleşmeden bir şeyin aklımıza gelmesi, yaşadığımız bu âlemden başkaâlemlerin de bulunduğuna, yaratıcı tarafından olayların o gayb âlemlerindeyaratılıp bu şehadet âlemine sevk edildiğine delil olmaktadır. Birçok olaydagayb âlemine dair işaretlere şahit olmaktayız.
Yumurtadan çıkarçıkmaz suya atlayıp ustaca yüzen ördek yavrusuna yüzmeyi gayb âleminde öğretenAllah, insanlarla ilgili olayları da o âlemde yaratmaktadır. Ancak bazılarınıönsezi duygusuna gelen işaretleriyle anlayabiliriz. İşte bu işaretler aslındaAllah’ın sınırsız kudret ve ilminden zihnimizi haberdar eden ışıklarıdır. Birönseziyle yaratıcının bize mesajı şu olabilir: “Ey kul, senin başına gelecekolan olayı önceden, senin herhangi bir iraden olmaksızın ve hiç beklemediğinanda bir işaretini sana iletiyorum, senin sonradan yaşayacağın şeyi senden önceben biliyor ve tasarlayıp yaratıyorum, bir işaretini de önceden sanahissettiriyorum!”
Önsezi ile birolayı bilmek, gaybı bilmek demek değildir. Gaypten şehadet âlemine doğru yolaçıkmış ve şehadet âleminde de işaretleri belirmiş olan şey, gayb olmaktan çıkarve hassas insanlar tarafından bilinebilir. Yağmur zamanını bilmek gibi. Havanınnemi ölçülerek rüzgârların akışı belirlenerek tespit edilmektedir. yağmurbirnevi mayalanmış, adım adım geliyor. Buna rağmen “tahmin” diye nitelenir.
Suya atılan taşınoluşturduğu ve kıyıya doğru yayılan halka halinde dalgaları o suya bir şeyindüştüğüne işaret eder; havanın aydınlanması güneşin doğuşunu haber verir; aynışekilde bazı durumlarda manevi gaybâleminde yaratılan ve şahadet alemine doğrugelen olayın öncü işaretleri ulaşır. Söz konusu bu işaretler bazı hassasalgılama gücüne sahip hayvanları veya sezgileri güçlü insanları uyarır.
Şimşek çakıncaışığı hemen hissedip bir süre sonra gök gürültüsünü duyduğumuz gibi, yaraltında depreme yol açan çökmelerin gürültüsünü bir kısım hayvanlar daha erkenalgılayabilir, bunun etkisiyle korkup kaçar, garip sesler çıkarır. Bu durumçoğu zaman görülmüştür. Kurbağaların kaçışması, bazı böceklerin garipdavranışları, köpeklerin korku içinde ulumaları gibi.
İnsanı sarsançeşitli olaylarda da deprem belirtileri gibi belirtiler olabilir. Rüyalar çeşitlimesajlarverdikleri gibi, uyanıklık âleminde de bir kısım belirtilerve işaretler,çeşitli büyük olayların mesajlarını taşıyabilir.Yani uykuda rüya yoluylaçeşitli mesajlar veren Allah, uyanıklık âleminde de bir kısım olayları, dahabüyük olaylara öncü, işaret yapabilir ve bununla mesaj verebilir. Örneğin:Nasrsuresi nazil olduğunda Hz. Ebubekir “Eyvah, Resulullah vefat edecek!”deyip ağlamaya başlamış. Yanındakiler “Nereden anladın?” diye sorunca,şöyle cevap vermiş: “Bu sure, Allah’ın yardımı ve fethin geldiğini, bununsonucunda da insanların cemaatlerle Allah’ın dinine gireceğini bildirerek,Resulullah’a artık sen de hamd ve tesbih et, istiğfar et, diye tavsiye ediyor,senin görevin bitti demek istiyor; O’nun görevi bitince de vefat edecekdemektir!”
Bediüzzaman’ıngördüğübir yılanla ilgili yorumu da bu konuda dikkat çekicidir. Barla’da kırdadolaşırken, büyük bir yılan görmüş.Bu olaydan, zamanın yöneticileri tarafından birhıyanete maruz kalacağı işaretini çıkarmış. Mektubat eserindeolayı anlattıktansonra şu yorumu yapıyor:
“ Düşündüm ki,gecelerde gördüğüm yılanlar nev'indendir. Yani: Gecelerde gördüğüm yılanlarise; hıyânet niyetiyle her ne vakit bir memur yanıma gelse, onu yılan suretindegörüyordum. Hattâ bir defa müdüre söylemiştim: "Fena niyetle geldiğinvakit seni yılan suretinde görüyorum, dikkat et!" demiştim. Zâten selefiniçok vakit öyle görüyordum. Demek şu zâhiren gördüğüm yılan ise işarettir ki,hıyanetleri bu defa yalnız niyette kalmayacak, belki bilfiil bir tecavüzsuretini alacak.”(Mektubat, sayfa: 384-385, 28. Mektub)