SOKAKLARI İŞGAL EDEN KURAL TANIMAZ DÜĞÜN MERASİMLERİ”
İslam dini, insan neslinin devamı için; nikâh akdiyle evlenmeyi mubah kılmış ve evlenmeden önce yapılacak olan hazırlıklar için, kural, kaide ve prensipler vazetmiştir. Her Müslümanın, yapacak veya yapılacak olan evlenme ve sünnet gibi merasimler esansında; vazedilmiş olan, mezkûr kural, kaide ve prensiplere göre hareket etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, yapılacak olan gayri şeri; her türlü taşkınlık, şamata, mahremiyetsiz ve ulu orta icra olunacak hareketler alır başını yürür ve ahlak, edep, namus, hayâ; İslam’ın yasakladığı söz konusu davranışlarsebebiyle, büyük yaralara alır.
Yüce İslam dini, Müntesipleri için bayram,evlenme ve sünnetgibi sevinç merasim günlerinde; neşelenmeleri, şenlik yapmaları, kutlama yapıp eğlenmeleri için bir kısımşeyleri mubah kıldığı bilinmektedir. Ne ki, günümüzde ne olduğu ve nereden geldikleri tam olarak bilinmeyen, şenlik adı altında yığınlarca icra olunan rezaletlerin, Müslümanlar arasında kapışılır hale geldiğini üzülerek görmekteyiz. Kapatılan sokakların giriş çıkışları ve orkestralar eşliğinde yapılan; kadınlı erkekli sokak dansları, tam anlamıyla birer kepazelik ve rezaletten başka bir şey değildir.
Mahremiyet sınırlarını ihlal eden, şehvet duygularını kamçılayan, kadın ve erkeklerin kol kola girdikleri bu gibi düğün, şenlik ve merasimlerden hiç birisinin; İslam’da yeri yoktur ve tümden zem edilmişlerdir. Gelenek, görenek, örf ve adet altında; küffar diyarlarından bu topraklara virüs gibi yayılmış olan bu tür oyun ve dans merasimleri, insanları gayretsiz kıldıklarıgibi namus duyguna karşı da duyarsız hale getirdiği inkâr edilemez. Sokak ortalarında günlerce davullu zurnalı, kadınlı erkekli karışık ve kulakları sağır eden yüksek sesli ses cihazları eşliğinde yapılan düğün ve halaylar; gayri meşru oldukları gibi, çevredeki insanları da ciddi şekilde rahatsız ettiklerindendolayı, ayrıca nezaketsizlik ve bedeviliktir.
“Onlar ki, yalan konuşulan yerlerde bulunmazlar ve boş laf edenlerle karşılaştıklarında vakarla geçip giderler.” (Furkan/72) Ayetinin tefsirinde; müfessirler değişik manalar vermekle birlikte, genel itibariyle çoğunun; Müslümanların, gayri Müslimlerin oyun ve şenlik şekillerinden uzak durmalarını ve onları toplumlarında icra etmemeleriyle ilgili olduğunu söylerler. Tabiin kuşağının ünlü tefsircilerinden, Ebu Bekir Hilal, Muhammed bin Sirin, Mücahid ve Rabi b. Enesin; ufak tefek değişiklerle, yukardaki ayette söz konusu edilen, yalan konuşulan yerlerden muradın, Yahudilerin “şaanın (kippur) bayramı veya müşriklerin bayramı ile onların icra ettikleri oyunlardır, diye açıklamaktadırlar. (Sırat-ı Müstakim. İbn-i Teymiyye sh:247)
Evet, Müslümanların da kendilerine özgü, düğün sünnet ve kutlamaları elbette ki vardır. Lakin bu vardır’ dan yola çıkıp da; sokak ortalarında kadın erkek karışık bir şekilde günah ve ma’siyet ortamlarını çoğaltmak veya meşruymuş gibi gelenek haline getirmek demek anlamında değildir. İslam yas dini değildir elbette!... Hayatın değişmez kuralları vardır ve bu kurallardan biride; doğum ve ölüm gerçeğinin yan yana olmasıdır. Ne ki, İslam kendi müntesiplerine; her halü karda, korunması gereken beş temel prensipten biri olan nesil emniyetini muhafaza etmek için; helal ve haram hudutlarını özellikle korumalarını emretmektedir…
Fakat ne yazık ki, yaşadığımız topluma, ülkeye ve genelde İslam coğrafyasının birçok kesimine bakıldığında; Müslümanların bu gün, Yahudi ve Hıristiyanların gelenek ve göreneklerinin birer taklitçileri oldukları görülecektir. Mahremiyet tanımayan karma toplantılar, danslar, erkekli kadınlı şenlikler ve açık ortamlarda yapılan düğün dernek şenlikleri! Her insaf ve vicdan sahibi olan insan; temeli sağlam atılmayanbir evin ömrünün kısa olacağını bildiği gibi, temelleri İslami kural ve kaidelere zıt ve ters atılan evlilikten doğacak olan nesillerden de; huzurlu ve asayişin berkemal olacağı toplumların oluşmayacağını da bilir?
İslam dini, insanın üzerinde doğduğu masum fıtratından biriside; özellikle çoğunun kadın kısmına verilmiş olan hayâ duygusudur. Öyle ki, bu duygunun onda biri erkeğe, onda dokuzunun kadına verilmiş olduğu gerçeğidir. Peki, ammenin ortak kullanımı için tahsis edilmiş olan sokakları günlerce işgal edip; insanları çalgı ve saz sesleriyle rahatsız etmek neyin nesidir? Resulullah (Salat selam üzerine olsun) şöyle buyurdu: “İnsanlara, ilk Peygamberlerden ulaşan söz: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap; sözüdür.” (Buhari) Bu hadisi şerifin her şeyi özetlediğine inanmaktayım… Lütfen düğünlerinizin kutlama ve icra şekli nasıl ve ne şekilde olursa olsun; bunu sokak ortalarında, silah sıkarak, çalgı ve saz sesleri eşliğinde yapmakla çevreyi bunaltmayın! Rahatsızlık konusunda, payıma düşen konusunda hakkımı helal etmiyorum… Gidin ve düğün salonlarında ne yaparsanız yapın, yeter ki insanları canlarından bezdirmeyin. Vesselam. 31 Ocak 2019.