MÜ'MİNLER KARDEŞTİRLER
Mü’minlerinkardeşliğini, yüce ALLAH; hayat kitabımız Kur’an da beyan etmektedir. Bukardeşliğin, nasıl ve ne şekilde olacağını, kural kaide ve ilkelerini de ayrıcabeyan buyurmaktadır!... Tüm insanların, Âdem (a.s) ile Havva’dan dünyayageldiklerini; ancak, dünyaya gelen insanların, kendilerine gelen ilahi uyarılarkonusundafarklı fırkalara ayrılmaları neticesinden sonra; yolları vekardeşlikleri de haliyle ayrılmıştır. İlahi tekliflere iman edip, emirleri yerinegetirenler kardeş; ret eden diğer tüm unsurlarda küfür tek millettir kaidesince;küfürde kardeş olmada tercihlerini yapmış ve yollarını ayırmışlardır.
İştebunun içindir ki, Kur’an; insanların dikkatlerini ilk anne babalarına (Âdem ileHavva) çektikten sonra; onların ancak ve ancak inanç birliği dairesinde kardeşolabileceklerini sarahaten beyan etmiştir… Bu kardeşlik, öyle bir kardeşlik ki;dil, renk, ırk, yöre, bölge ve başka her hangi tali olan engellerin tümünüaradan kaldırır ve sadece, ALLAH ve Resul’ünün davetine icabet etme atmosferindeonları birleştirir, buluşturur!…
Yüce Kur’an, Hucurat suresinin 10’ncuayetinde; “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasınıdüzeltin ve ALLAH’TAN korkun ki esirgenesiniz.” Buyurmakla; çok hassas birnoktaya dikkatlerimizi çeker! Öyleyse Kardeşlerimizin arasını nasıl bulacağız?Neden bulacağız? Ne problemler aralarında baş gösterecektir ki, aralarınıbulalım gibi sorular aklımıza gelebilir? Evet, insanoğlu beşer olma hasebiyle,ayağı kaymaya, gaflete dalmaya ve unutmaya elverişli bir varlıktır.
Bundandolayı, şayet Müminlerden iki zümre arasında; her hangi bir çatışma, ihtilaf vesürtüşme baş gösterirse, işte o zaman, aralarını ıslah etmek, onları barıştırmakve tekrar bir araya getirme görevi; üçüncü bir zümre olan Mümin topluluğunadüşmektedir. Yoksa öyle zannedildiği gibi, İslam kardeşlik öyle (haşa)bedelsiz, ucuz ve sıradan bir kardeşlik değildir. Hele hele, gırtlak üstüyapmacık bir kardeşlik iddiası hiç değildir!...
Bukardeşliğin kural ve kaidelerini bizzat, yüce Yaratan koymuştur. Şurasını aslave kata unutmayalım ki, anne baba bir olan kardeşler, en yakın olan akrabalar,aynı soydan ve aynı ırktan gelen insanlar; şayet aynı inanç ve iman eksenindebir araya gelemiyor ve İslam dininin kurallarına, kayıtsız şartsız teslimiyetgöstermiyorlarsa; asla kardeş olamazlar! Günümüzde, ideolojik hezeyanlarakendilerini kaptırıp, dünyadaki tüm insanların kardeş (!) olduklarını savunanbazı akıl ve iman fukaralarının tüm çabaları; boşuna bir uğraş ve beyhude birçabadır! Hiç zahmet çekmesinler ki, kimlerin kardeş olduklarını ve kimlerinkardeş olmadıklarını yüce Mevla’mız beyan buyurmuş ve hakka tabi olan Müminlerde buna iman etmişlerdir.
Bazıgafil çevrelerin, insanların zihinlerini bulandırarak; aslında hepimiz Âdem’inçocuklarıyız deyip; öyleyse hepimiz kardeşiz?!Kimse kimseden üstün değildirgibi, şeytani beyanatlarının geçerli hiçbir delil ve mesnedi yoktur. Bunlar,hangi akla ve hangi tahrik ve tahrip güçlerine,dalalete çağıran ideolojik hareketlereve onların sahtekâr ideologlarına budünyada hizmet ediyorlarsa; yarın onlarla beraberhaşir neşir,olmak için Arasat meydanında buluşacaklardır. Bakalım o korku veçocukları bile ihtiyarlatan günde; bu dünyada savundukları yalandansloganlarını orada da savurup, birbirlerine sahip çıkabilecekler mi?
Merhum Cemil Meriç: “Bu Ülkeisimli eserinde:” “Bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insanhaline getiren İslamiyet olmuş. Biyolojik bir vahdet değil bu. Ne kanla ilgisivar, ne kafatasıyla. Vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. İster siyah derili,ister sarı… İnananlar kardeştir. Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamakve ölmek. Türk’ü, Arab’ı, Arnavut’u düğüne koşar gibigazaya koşturan bir inanç; gazaya yani irşada. Altı yüzyıl beraber ağlayıpberaber gülmek…
Evet, sonra bu muhteşem rüyayıkorkunç bir kâbusa kalbeden meşum salgın: “Maddecilik. Tarihin dışına çıkanAnadolu, tarihin ve hayatın. Heyhat, bu çöküşte kıyametlerin ihtişamı da yok,şiirsiz ve şikâyetsiz.” Diye; ince tarifini yaptıktan sonra, bir de sitemini veÜmmet’in düştüğü maddecilik çukurundaki haline ağlayışını… İşte, Müminler İslamkardeşliğinin sınırları dışına çıkıp Avrupa keferesinden medet umduğu günden bugüne; kayaya çarpılan nohut taneleri gibi, darmadağın olup parçalara bölündü!...Bubölünmüşlük neticesinde, Ümmet bilinci ve İslam kardeşliği büyük yaralar aldı…Kapanmayan yara, halen kanamaktadır? En-Nihayet, Yeniden İslam kardeşliğinintesisi; Kur’an’a ve irfana dönüşle mümkün olacaktır. Vesselam. 21 Ağustos 2017.Aksu ilçesi/ Güloluklu mahallesi/ Antalya