ZULMÜN BİN BİR ŞEKLİ
Zulüm; karanlığı ifade ettiği için, aydınlığın ve hürriyetin önündeki en büyük engeldir... Zulüm; bir insanın tırnaklarını kerpetenle sökmek veya onu elektriğin yüksek voltajında işkenceye vermekle sınırlı bir hadise değildir.
İnsanın hak ve hürriyetini ihlal eden, insan onuru ve haysiyetini zedeleyen, hak etmediği halde; sırf güçsüz veya çaresiz olduğundan dolayı, insanların hukukunu çiğnemenin her çeşidi, her şekli zulümdür!...
Evet, zulüm bizdense ben bizden değilim demişti cesur yürekli kız. Siyonist İsraillin paletli buldozerinin altında can verirken, dünya mazlumlarının sesi olmuştu. Zulüm kimden gelirse gelsin, zulüm çirkin bir fiil; insanlığa karşı yapılan en iğrenç işlevdir.
İster yönetimde, ister bürokrasinde, isterse özel sektörlerde veya asayiş ve güvenlik birimlerinde olsun; her kim ki, adaletten sapar, hakkı gizler, adam kayırır ve hak etmediği halde kendilerine yakın olanları işe alır, veya kirli hesaplar yoluyla gelir elde etmeye çalışırsa, zalimin önde gidenidir, en katmerlisi ve insanların en şerlisidir.
Bu gün yaşadığımız coğrafya, zalim, zorba ve müstebit yönetimlerin iş başında olmalarından dolayı; dünya yaşanamaz hale geldiği gibi, icra ettikleri fitne ve fesat politikalarla da kan gölüne çevirmişlerdir. Özellikle islam coğrafyasına baktığımızda, yaşanan dılhun olay ve hadiseler; zalim sultalarının irtikap ettikleri zulmün korkunç boyutunu göstermektedir.
Hile ve entrikalar yoluyla, insanları kandırıp kendi heva ve heveslerine alet etmeye çalışan zulmün mimarları; bu gün dünyayı bir yangın yerine çevirmişlerdir. Halkı Müslüman olan İslam beldelerinin gelmiş oldukları son nokta, Müslüman toplumlarının ne kadar din ve değerlerinden uzaklaştıklarını göstermeye tarif etmeye bilmem gerek var mı?
Zalim idarecilerin, uluslararası şer şebekeleriyle ittifak halinde hareket etmelerinden dolayı; bu gün milyonlarca mazlum insan, vatanlarını ve yurtlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Özellikle Müslüman beldeler arasına çekilmiş olan suni sınırlarla; ümmet-i birbirinden kopuk, habersiz ve kendi değer yargılarına karşı yabancı hale getirmiştir.
Dün Halepçe de yaşanan katliamlar, Bosna da katledilen sekiz bin küsur masum Müslüman, Eritre de, moro da, Açe de, Doğu Türkistan da; Suriye ve mısır da, Filistin ve Yemende yaşanan olayların tümünün temelinde; zalimlerin bin bir çeşit zulümleri yatmaktadır. Müslümanlar Kendi kitaplarına, Peygamberlerine ve dini değerlerine sırt çevirip; batının kokuşmuş ideoloji ve izmlerinin izini takip ettikleri günden beridir; bu yetim coğrafyada masumların yüzü bir türlü gülmedi.
Kukla rejimler, dalkavuk din istismarcıları, fitne ve fesat borazanlığını meslek haline getiren onur yoksunlarının yüzünden, zalimler her gün biraz daha cesaret almakta ve dünyanın başına bela olmaya devam etmektedirler. Ama bu devran böyle gitmeyecek. Zalimlerin bir hesabı varsa; Kâinatın sahibi olan Aziz ve celil olan Allah'ın da şaşmaz bir hesabı vardır. Er geç zalimlerin zulüm üzerine kurulmuş olan tahtları; yerle yeksan olacaktır. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...
Selam ve dua ile.