ÖĞRETMENİN RIZKINA/EK DERSİNE DOKUNMAYIN!
Salgın süreci belli kesimleri çok daha fazla acıttı. Zaten az bir ücretle çalışan ve sürekli bir işi olmayan kesimler, esnaf, işsizler, sabit gelirliler ve benzeri gruplar bunların başında gelir.
İşin sağlık boyutu imkanlar ölçüsünde iyi idare edilirken; ekonomik destek boyutu yeterli bir tatmin oluşturamadı. Bayram için mal alan ve eski borçlarına borç katan esnaf, bayramda kısıtlama kararıyla hayal kırıklığına uğradı. Urfa’ da bir kısım esnaf bu duruma artık dayanacak güçlerinin olmadığını belirtip kapanmaya itiraz eden bir noktaya kadar geldiler. Diğer bir kesim ise eğitim ve eğitim camiasıdır. Uzaktan eğitimin ilk başladığı günlerde öğretmenlerin maaşlarının bütçeye yük getirdiğine yönelik açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı bu sinyali vermişti ve ek ders ücretleriyle ilgili sıkıntı da o günden itibaren başlamıştı. Mevzuat ve düzenlemelerde öğretmenden kaynaklı yani öğretmenin kusurlarından (derse gelmemesi, hazırlanmamış olması gibi) kaynaklanan nedenlerle ders yapılmamışsa ek ders ödenmez hükmü vardır. Milli Eğitim bu hükme dayanarak ek dersleri kesmişti. Buna neden olarak, öğrencilerin uzaktan eğitime katılmamalarını göstermişti.
Ancak, öğretmen, derse hazırlanmış, öğrenci ve velilere dersin yapılacağı saati ve linki yollamış, canlı dersi başlatmış ama tüm uyarılara rağmen çoğu kez öğrencilerin tamamı buna rağmen canlı derse katılmamışsa; işte bu durumu Milli Eğitim, öğretmenin mezkur öğretmenin kusuru hükmüne dayandırarak ek dersleri bu yıl da ödemeyeceğini ilan eden bir açıklama yaptı bu yıl geçen günlerde.
Ancak pandemi, öğrencilerin bilgisayar, tablet, internet ve diğer donanımlarıyla ilgili sorunlarından dolayı veya farklı nedenlerle derse katılmamasını öğretmenlerin ek derslerini kesmeye bahane yapmamak hiç de şık karşılanmamış ve geçen yıl bu konuda öğretmenin ek dersinin kesilemeyeceğine dair mahkeme kararı verilmişti. Bu mahkeme kararı Milli Eğitim’ e geri adım attırmış ve sorun giderilmişti. Bu yıl, bu mahkeme kararı ve yaşanan sürece rağmen Milli Eğitim, bu mahkeme kararına itiraz edeceğine, hiçbir süreç yaşanmamış gibi Nisan ayında tekrar öğretmenlere, öğrenciler katılmadığı takdirde ek ders verilemeyeceğini açıkladı ve tabii ki moral ve motivasyonları bozdu.
Sendikalar tekrar bu konuda yeni süreçler başlattı ve mahkemelerin yolunu tuttu. Öğretmenin ek dersini kesmeye göz dikmenin öğretmenlerin ağırına gittiği ve eğitimi kötü etkilediği dikkatten kaçmamalıdır. Eğer amaç, öğrencilerin uzaktan eğitime katılmaları ve canlı ders geleneğinin oturtulması ise bunun yolu, bu şekilde öğretmenler üzerinde moral bozucu mobingler uygulamak değil; velilerle görüşerek sorunların kaynağını tespit edip çözümler üretmek olmalıdır.
Daha önce uzaktan eğitimle ilgili bir yaşanmışlığın ve deneyimin olmadığı ve bu yönde bir sistemin oturtulmayışı en büyük etkendir. Öğretmen suçlu ve kusurlu değildir. O, kendi üzerine düşeni yapmaktadır. Bu anlamda bırakın öğretmeni ek dersini keserim ha, deyip aşağılamak yerine; onunla işbirliğine gidilmeli, farklı çözümler ve alternatifler denenerek uzaktan eğitimin altyapısını oluşturmada öğretmeni aktif edecek bir planlamaya gidilmeliydi.
Bu konuda Sözü Eğitim Bir-Sen Şanlıurfa İl Temsilcisi İbrahim Coşkun’ a bırakalım. İbrahim Coşkun’ un açıklamalarından bazı kesitler şöyle:
“Öğretmen hazırlığını yapıyor, materyalini hazırlıyor, her türlü çalışmasını yapmış, internette bağlanıyor. Bilgisayardan dersini anlatmaya başlıyor. Öğrenci yok, dolayısıyla öğretmen mağdur ediliyor. Derste öğrenci olmadığı için ek ders verilmiyor. Halbuki bu benden kaynaklanan bir sorun değil. Düşünün çocuğun kendi imkanları kendi şartları interneti, tableti, bilgisayarı yok ve derse giremiyorsa ya da bilerek giremiyorsa öğretmenin ne suçu var? Herhangi bir suçu yok. Çünkü öğretmen her türlü hazırlığını yapıp üzerine düşeni yapıyor. Bu konuda öğretmen mağdur edilmiş. Kesinlikle biz bunun yanlış olduğunu, hatalı olduğunu ve bunun düzeltilmesini istiyoruz. Çünkü bu bir mağduriyet oluşturuyor. Sizde biliyorsunuz zaten eğitim normal yüz yüze eğitimden daha zor, daha zahmetli daha çok araç gereçlere bağlı olduğu için biraz daha zahmetli oluyor. Bir de uzaktan eğitimde işte öğretmen mimiğidir, dokunmasıdır, sınıftaki muhabbeti bir türlü oluşmuyor. Çünkü sonuçta camdan ders yapıyorsunuz, uzaktan eğitim yapıyorsunuz. Bu konuda bakanlığın bu yaklaşımın doğru olmadığını söylüyoruz. Çünkü üniversitede de bu tür uzaktan eğitim yapıldığı zaman öğretmen dersini anlatıyor. Öğrenci olsa da olmasa da ücretini alıyor. Bu niye milli eğitimde niye biz öğretmenlerde böyle bir sorun oluşturuluyor. Ben üzerime düşeni yapıyorum görevimin gereğini yerine getiriyorum. Daha önce de hazırlığımı yapmışım, gerekli çalışmalarımı yapıyorum, dersimi anlatıyorum. Ama öğrenci yokluktan, imkansızlıktan dolayı ya da bilerek derse girmemiş ama mağduriyeti ben yaşıyorsam bu doğru bir davranış değil. Burada daha büyük sıkıntılarımız varken burada bu tür küçük sorunlarımızın bakanlığın çözmesi, mağduriyet oluşturmaması bu hakkın mutlaka verilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Geçen yıllarda EBA’ya Urfa’da 365 bin öğrenci hiç girmemiş. Düşünün o öğrencilere ders veren öğretmenlerin hiçbiri bu konuda demek ki ek ders almamış. Sayısal bir çoğunluk veremeyiz ama büyük bir kesim etkilenmekte. Uzaktan eğitim ekonomik yapıya bağlı. İnternetiniz olacak, bilgisayarınız olacak, tabletiniz olacak. Eyyübiye’de yaklaşık 130 bin öğrenci var, sizce kaç tane öğrencinin Eyyübiye’de tableti ve ya imkanı vardır? En fazla yüzde 10 olsun. İyi niyetimle söyledim. Yani yüzde 80-90 öğrencinin bu tür imkanları yok. Babasının cep telefonuyla belki bu yola başvurup girebiliyor. Cep telefonun internetidir, babanın evde işi karı olup olmamasıdır. Bunları da düşündüğümüz zaman gerçekten öğretmenler bir mağduriyet oluşturmakta. Bunun mutlaka çözülmesi gerekir. Öğrenci girse de girmese de öğretmen zaten üzerine düşeni yapıyor. Her türlü hazırlığını yapmış dersini anlatıyor mutlaka bunun ücretinin verilmesi gerekiyor.””
Bu açıklamaları sadece ek ders ilişkilendirerek değil daha detaylı bir perspektiften ele almalıyız. Bu tablo; Urfa’nın eğitim durumunun, mahrumiyetlerin ve yetkililerin bu soruna yaklaşımlarının bir haritası ve Urfa’nın eğitimde ülke sıralamasında hep gerilerde olmasının izlerini tespit etme bağlamında da bize büyük bir resim sunmaktadır.
Yani öğretmenin ek dersini kestiğinde; mevsimlik işçi çocuk eğitime katılabilecek mi, tableti, interneti olabilecek mi? Uzatmak istemiyorum. Esas soruna eğilmeli ve o da öğretmenin ek dersini kesmekle halledilecek değil. Sorunun, zaten var olan mahkeme kararının dikkate alınarak bir an önce çözülmesi umudu selam ve dua ile.