UNUTULMAYANLAR

Unutulmayanlar: “Şahıslar ve anılar!... İyi olanlar ve iyi olmayanlar; ne fark eder ki? Her ikisi de unutulmayanlarda kayıtlı kalanlardır!... Buyurun… Unutulmayanlar derken, konunun iki şekilde anlaşılacağını biliriz. Hem kişiler, hem de anılar! Evet, kişiler ve anılar; insan hayatında iz bırakan iki önemli etken… Zaman ne kadar geçse de, insan hayatı üzerinde iz bırakan kişi ve anıların; izleri ve onlarla yaşanan anılar asla silinmez ve unutulmazlar. Evet, önce unutulmayanların iyilerinden, hem de Şehr-i Urfa’dan başlayalım istedik! Şurkav çevre düzenlemesi yapılmadan önce, Mevlid-i Halil camisine bakan bir kitapçı dükkânı vardı… Mütevazı ve makul, samimi ve müstakim! Bizlerde birçok taşralı gibi o yıllarda, köyden Şehir’e yeni taşınmış ve gözümüzde kocaman görünen bu kadim Şehir’ i hem iyi tanımaz hem de bilmezdik. Ne ki, Kitap okuma meraklısıydık ama, istediğimiz her kitabı ne alacak paramız vardı ne de tanıdık çevre… Ta ki, Kader bizi bir ara; metre kare olarak küçük ama, içinde barındırdığı manevi mirası büyük olan; bir kitap eviyle buluşturana kadar... “Evet, Dergâh Kitap evi ve Hacı Abdulkadir Özen Amcamız. (Ruhu şad olsun) Mübalağasız, söylemem gerekirse; o zamanlar Kitap almak için para bulmakta zorlandığımız yıllardı. Seyyar satıcılık gibi gündelik işlerle meşguldük ancak, o zaman bu işleri de tam olarak bilemediğimiz için, yeteri kadar para da kazanamıyorduk. Zihin dünyamda daima, İslami eserlerden bir kütüphanemin olmasını tasavvur ettiğim kadar; başka hiçbir şeyi arzu etmediğimi söylesem yeridir. Dergâh kitap evine, yolum her düştüğünde, Hacı Abdulkadir Özen amcamız; bendeki kitap tutkusunu ve okuma hırsını bildiğinden olsa gerek, bana: “İstediğin her kitabı al götür, paran olunca verirsin demesini, ömrüm boyunca hiçbir zaman unutmayacak, onu her hatırladığımda da rahmet ve minnetle yâd etmeyi bir vefa borcu olarak üzerimde taşırım. Yıllar sonra Balıklı göl ve çevresi düzenlendiğinde, Dergâh kitap evinin yıkılması icap etmişti ki; Dergâh kitap evi de haliyle biraz yukarıya doğru ara sokağa taşınmıştı. Hacı Abdulkadir Özen Amcamızı, en son; kitap evinin şimdi ki yerinde, yaşı bir hayli ilermiş haliyle ziyaret etmiş ve ellerini öpmüştüm. Beni tanıyıp tanımadığını sorduğumda: Başını kaldırıp bana şöyle bir bakmış ve Eyyubi’den Nusret değil misin demişti? Mekânı Cennet olsun. Benim gibi nice kitap sevdalısı gençlere emeğinin geçtiğine inanıyorum. Ve Hacı Abdulkadir amcamız; ömrümüz olduğu müddetçe “karşılık beklemeden iyilik yaptığını bildiğimiz unutulmayanlarımız” arasında hep var olup kalacaktır. Mekânı cennet olsun. Unutulmayanlardan bir diğeri de, izgördü Pasajında “Davet Kitap evini işleten Remzi ağabeyimizdir” Remzi ağabeyin soyadını hatırlamıyorum. Remzi ağabeyi; geçenlerde, “Kitap Vakfından Avukat M. Fuad Balıkçı kardeşimizin, geleneksel sabah kahvaltısına bizi de davet ettiklerinde; icabet etmiş ve orada Remzi ağabeyle yeniden karşılaşmıştık. Rabbim hayırlı ve bereketli ömürler versin. Gençlik yıllarımızda, bizden ve bizim gibi nice gençlerden hiçbir kitabı esirgemeyip yardımcı olmasını hiçbir zaman unutmayacağım. Aslında Remzi ağabeyi, 1990 öncesinden daha köydeyken bile gıyaben tanıyordum. Şöyle ki, köyümüzün cami Müezzini olan Mahmut Hocamız; Urfa’ya her yolu düştüğünde, davet kitap evine uğrar ve bize kitap kataloğu getirirdi. Bizde ihtiyacımız olan veya bize önerilen kitapları işaretler, Mahmut hocamıza, bir dahaki gidişinde o kitapları bize getirmesini tembihlerdik. Mahmut hocamız, Remzi ağabeye; köyde kitap meraklısı gençlerin olduğunu, ancak peşin paraları olmadığını söyleyince, Remzi ağabey de: olsun istedikleri kitapları götürün ve paraları olunca versinler demişti… Allah selamet versin Remzi Ağabey’e… Unutulmayanlarda bu gün: “Dergâh Kitap evinin sahibi Hacı Abdulkadir Özen amcamız” ile “Davet kitap evinin o günkü sahibi Remzi Ağabeyin, kitapseverler gençliğe yapmış oldukları fedakârlıklarına kısaca değinmek istedik.” Şayet Unutulmayan hatırlarınıza da biraz dokunabildiysek ne mutlu! Bir dahaki unutulmayanlarda buluşmak temennisiyle… 04 Mart 2019.