YEREL YÖNETİMLERİN DENETLENMESİ VE İMAR İLE İLGİLİ SİSTEMSEL SORUNLAR KAŞMER DAĞINDA YENİ BİR UYDU KENT

Büyük Şehir olmanın yetki ve sorumluluklarının yanı sıra, bir misyonu ve vizyonu da vardır. Özellikle büyük şehir statüsündeki illerin yerel yönetimleri bu bağlamda çok geniş ufuklu olmak zorundalar. Bu yönetimlerin, yeni yaşam alanları oluştururken kılı kırk yarmaları, her türlü tedbiri almaları, ileriki yıllarda doğabilecek sorunları hesaplamaları, mimari ve kültürel unsurları ve daha birçok hususu hesaplamaları ve uzun vadeli düşünmeleri oldukça önemlidir. Bu bağlamda 60-80 bin insanın yaşamasının planladığı bir uydu şehir olarak imara açılan Kaşmer Dağı, son günlerin gündem konusu oldu. Sanayinin geri olduğu, yüksek işsizlik, mevsimlik işçilik, eğitim ve sağlıkla ilgili sorunlar, ulaşımla ilgili sıkıntılar, Suriyeliler ile ilgili sorunları olan ve çevreden de göç alan şehrimizin, en önemli sektörü de doğal olarak gayrimenkul oluyor. Aslında, gayrimenkul sektörünü başat olmaktan çıkarmak için belediye ve yerel unsurların da katkı ve projeler sunması gerekir. Son imar barışı ile bazı fırsatlar yakalayanları saymasak bile, geleneksel olarak, kamuya ait arazileri kendi üzerine geçirme konusunda bir geleneğimizin olduğu da malumdur. Söz konusu şehir Urfa gibi arsanın, para ettiği, ekonominin başat sektörünün inşaat olduğu ve emlak konusunda derin yapılanmaların/speklatörlerin ve arsa baronlarının hakim olduğu ve tekelleştiği, yerel yönetimlerin ve diğer yöneticilerin, dar ve sabit gelirliler konut ihtiyacı için -göstermelik ve yetersiz projeler hariç- yeterince çalışma yapmadığı bir kent olunca, bu konuda daha fazla kaygılı, tedbirli ve duyarlı olmaya şaşmamalı. Uydu şehirler tasarlarken veya bir yeri imara açarken, hangi çalışmaların ve süreçlerin, hangi fizibilite ve sosyal çalışmaların yapılacağı, hangi kurum ve kişilerle müşavere yapılacağı ve bu süreçlere halkı, sivil toplumu katma gibi boyutları bir kenara bıraksak bile, sadece imara açılması sürecinde dahi şeffaflık ve kamuoyunu bilgilendirmenin önemi oldukça büyüktür. Neticede kamunun malı, halkın malı, Urfa şehri, halkın şehridir. Medyaya yansıyan bazı iddia ve haberleri bu yazıda gündeme taşırken, kesinlikle Büyükşehir Belediyesi veya iddiaları ortaya atanları zan altında bırakmak veya haklı göstermek gibi bir yaklaşım içinde olamayız, olmayız. Amacımız, halkın doğru bir şekilde bilgilendirilmesidir. Bir rant peşinde olduğu için veya siyasi nedenlerle ya da yanlış bilgilendirmelerden dolayı da bazı iddialar, özellikle sosyal medyada yer bulabilmekte. Dolayısıyla medya, bu iddiaları, sadece gündeme getirir, iddiaların arkasında ya da karşısında durmaz. Zaten yetkililerin, bu konulara açıklık getirmesiyle, durum net olarak ortaya çıkacaktır. Kaşmer Dağının yerleşime açılması kararının tepkilere neden olmasında; yaklaşan yerel seçim öncesi apar topar imara açılması ve alanın devasa genişliğinin payı büyüktür. Konunun, iki yıl boyunca medyada yeterince yer almaması da bu nedenlere eklenebilir. Şimdiye kadar yapılan açıklamalar, örneğin dün(10.10.2018) Urfa'nın yerel bir kanalında açıklama yapan Nihat Kılıç, projenin 2015'te Kentsel dönüşüm alanı olarak Resmi Gazetede yayımlandığı, sürecin gizli saklı olmadığını savundu. Bunu belediye yapmış, şu yapmış veya bu yapmış diye bir ithamımız asla yoktur ve Büyükşehir üst kadrosunda, daha önce kendini yine Urfa'da çeşitli kurumlarda kanıtlamış, canla başla çalışan fedakar bir grubun olduğu kamuoyunun malumudur. Ancak, biz bu sorunu sadece Belediyeye değil, bütün duyarlı ve yetkili mercilere, hatta adli mercilere yönelik olarak gündeme getirmeyi görev bildiğimizden dolayı gündeme getiriyoruz ve getireceğiz de. Ajans Urfa ve Gazete İpekyol ailesi olarak bizler; medya etiğine uygun bir çizgi izlemeye özen göstermekteyiz. Tüm kurumların yaptığı olumlu, meşru, adilane işlere destek vermek ve tanıtmak (Kaşmer'de yapılacak uydu şehirle ilgili tüm olumluluklar da buna dahildir); iddia da olsa, muhtemel bir yolsuzluk, hırsızlık veya rant sağlama durumlarının da gerçek olup olmadığını araştırmayı, gündeme taşımayı da aynı kapsamda ve aynı niyetle yapma gayreti gösteririz. Bunu bütün Urfa bilmektedir. Bu çalışmalara rağmen 400 dönümün yine de devredildiğine dair iddia doğru mudur? Devredilmişse; kim veya kimlere ne kadar devredilmiştir? Aslında özelde Kaşmer ama genelde Urfa'nın hatta Türkiye'nin imar politikalarındaki sorgulanabilir yanlışlar oldukça fazladır. Tüm alanlarda, kurumlarda denetleme ile ilgili sistemsel sorunlar mevcut. Belediyeler yeterince ve gereği gibi denetleniyor mu? Mesela, acaba belediyeler yeterince denetlenseydi, yapılan yanlışlara müdahale edilseydi, İstanbul, Ankara gibi şehirlerin Belediye Başkanlarının görevden uzaklaştırılmasına gerek kalır mıydı? Şehirlerde oluşmuş arsa spekülatörleri, çeteler ve baronlara karşı, hükümetin makro bir politikası var mı? Bir belediyenin, hem de Büyükşehir Belediyesi zabıtasının ağaç sökmesi, hazinenin arazisini kurtarmak için ağaç sökmek zorunda olması gibi sistemsel ve acayip bir durum olabilir mi? Burada belediyeyi suçladığım sanılmasın. Üniversiteye kadar imara açılan alanlara ne demeli? Hemen çoğu tarım arazisi değil mi? Devlet, imara açacağı alanı nasıl gizleyebilir? Başka şekilde hazine malını koruyamıyor mu? Mesela imara açacağı yerde rantsal bir hareketliliği, tapu üzerinden tedbirlerle önleyemez mi? Ya da kendisi dar ve sabit gelirliler için arsa üreterek, arsayı rant olmaktan çıkaramaz mı? Bu soruları uzatmak mümkün. Nihayet (10.10.20189 Büyükşehir Belediyesi’ndan bir açıklama geldi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Nihat Kılıç: "Biz vizyon bir projeye imza attık. Bu projeye o kadar sevinçle baktık ki İmar Komisyonundaki arkadaşlarla, meclis üyesi arkadaşlarla bizi takdir edecekler dedik. Ama linç edildik, bize sosyal medyadan edilmedik küfür bırakılmadı. Küfür bize yakışmaz, edenlere iade edilir. Biz bu kente, geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği için çalışıyoruz. 7. sınıf tarım arazisinde imar yapacağız. Bu kadar linç edilmek, şahıslar içinse bir şey diyemem. Ama Büyükşehir Meclisi linç edilemez. Bu çok gizli,saklı bir proje olarak gelişti, çok sızmadı. Belki buralardan rant devşire edemediler onun için bize hakaret ediyorlar. Eğer biz bu planı sızdırsaydık, herkes oradan yer alsaydı, bu kadar hakaret edilmezdi. Tüm kararlarımızın arkasındayız."ajansurfa.com Nihayet Ankara' dan dönen Başkan Nihat ÇİFTÇİ (11.10.2018) açıklama yaptı. "İşte Çiftçi'nin o açıklamaları: Aşık- Ögütçü bölgesinde yapılan imar plan çalışmaları 02:03:2015 tarih ve 2015/7387 sayılı bakanlar kurulu ile başlanmıştır. Bu kararla planlama yeri belirlenmiştir. Kentsel gelişim ve dönüşüm alanın ilanı 2015 Yılında Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Meclisi kararıyla yapılmıştır. Kentsel gelişim ve dönüşüm alanları, kentsel dönüşüm amacı dışında kullanılmaz. Bu yasal bir düzenlemedir. Aşık ve ÖĞÜTÇÜ imar kentsel gelişim ve dönüşüm alanı; Daha önce dönüşüm alanı olarak ilan edilen; Şehitlik, Hızmalı, Kalkan, yakubiye, karakoyun, Osmanlı ve Yeşildirek mahallerin dönüşümüne kullanılacaktır. Aşık ve ÖĞÜTÇÜ imar alanıyla Büyükşehir Belediyesi yıllardır kentsel dönüşümü bekleyen halkımızın ihtiyacını karşılayacak ve gecekondu alanlarını azaltacaktır. Aşık ÖĞÜTÇÜ imar planıyla gecekondu mahallerin yerini ekolojik ve yaşanılabilir mahaller alacaktır. Yeni bir uydu kent oluşturmadan gecekondu mahaller dönüştürülmez. Aşık- ÖĞÜTÇÜ uydu kentiyle arsa baronlarının önü kesilmiş olup kamunun malı işgalden kurtulmuştur. Kamu malı ilk kes şehirin gelişimi için kullanılacaktır. Planlanan alanın mülkiyetin %96 sı kamu malıdır. "TARTIŞMALARDAN RAHATSIZ DEĞİLİZ" Aşık- ÖĞÜTÇÜ imar planına 4 yıldır başlanmış, tüm kurumların görüşü alınmış, 7. Sınıf arazi ve herhangi bir havzada değildir. 4 aydır BB Belediyemizin imar komisyonunun gündemindedir. Tüm detayıyla çalışılmıştır. Aşık- ÖĞÜTÇÜ Planın halkımız tarafından tartışılmasından meclisimiz hiç bir zaman rahatsız değildir. Bunu süreci almış olduğu kararın kamuoyuna ilan edilmesiyle olacaktır. Oldu bittiye getirilen bir karar yoktur. Aşık-ÖĞÜTÇÜ planına;Halkımızın, STK'ların, Meslek Odalarımızın bir itirazı ve katkıları varsa Büyükşehir Meclis'imizce değerlendirilecektir. Halkımızın katkı süreci yeni başlanmıştır. İlandan önce kamu oyuna bir planın paylaşılması doğru değildir. "BENİM VE MECLİS ÜYELERİNİN MÜLKİYETİ YOK" Aşık- ÖĞÜTÇÜ planlamasında benim ve meclis üyelerimin bir mülkiyeti yoktur. Bu planı bilbortta, tv'de, internette ilan edeceğiz. Bu rada bildirilen tüm görüşler meclisimizde değerlendirilecektir. Meclisimiz kararlarıyla halkın katılımını tamamlayacaktır. Aşık- ÖĞÜTÇÜ planlaması Türkiye'de ilan edilen en iyi plandır. Bir belediye başkanı olarak ben ve meclis üyelerimin beklentisi taktir edilme yönündedir. Kamu malına sahip çıktığımız için hemşerilerimizden dua alma beklentimiz vardır. On yıl belediye başkanı, yedi yıl Ak parti teşkilat mensubu olarak 17 yıldır Şanlıurfama hizmet ediyorum. Şehrimin zararına hiç bir plan ve projeye imza atmadım, atmamda. Ancak Şanlıurfa yarına olan her plan ve projeyi destekledim, desteklerimde! ​ "ALGI OPERASYONUDUR" Aşık- ÖĞÜTÇÜ imar planlaması sebebiyle bazı kesimler tarafından ben ve meclis üyelerim linç ediliyoruz. Bunun sebebinin şehir yarı olmadığını biliyoruz. Siyasi bir rant devşirmek için bir algı oparasyonudur. Sorumluluk sahibi olmadan konuşmak kolaydır. Halkımız 13 ilçede hizmet için benim ve meclis üyelerimin yakasını tutmaktadır. Halkımızın suya ve yola kavuşması için bizler uğraşıyoruz. Halkımız hizmette her zaman bana ve meclis üyelerime güvendi. Aşık- ÖĞÜTÇÜ kentsel gelişim ve dönüşüm alanıyla; halkımız gece kondulardan kurtulacak, suyu ve yolu olmayan, su ve yola kavuşacak, bu konu bu kadar netken Şanlıurfa nasıl gelişecek. Gaziantep, Kayseri, Konya, Eskişehir gibi kentsel dönüşümü nasıl başaracak. Bu kentsel dönüşüm ve gelişimi için kurumumuza ait yeri planlayan komisyon üyeleri, meclis üyeleri ve başkanı kim linç etmekten kurtaracak. Bir daha kim bu sorumluluğu alabilir. Kamu yararına çalışan kişileri kim koruyacak. Kim cesaretlendirecek, kim sorumluluk altına alacak. Şanlıurfa, ne zaman evlatlarına güvenecek, Aşık- ÖĞÜTÇÜ planını yapan;sizin plancınız, sizin mimarınız,sizin mühendinisdir. Yıllardır Şehrine Türkiye'nin en iyi planı yapmaya çalışan teknik ekibin hakkını kim koruyacak.İnsanlara bilip bilmeden algı oluşturanlara sesleniyorum! " ​ İFTİRA ATILIYOR" Allahtan korkunuz! Yıllardır evlatlarımızı görmeden şehrimize çalışıyoruz. Bize moral vermeniz gerekirken neden bize iftira atılır. Biz görevden sovuduğumuzda, bizim gibi çalışacak bir kadro neden çıkmıyor. Neden proje açıklamıyor. Eleştirmekle iyi yaptığını sananlar neden? Çalışmayanları görmüyorsunuz. Memlekete hizmet etmek, dürüst olmak, Çalışkan olmak neden bu kadar zor. Neden infaza oturtuluyor. Neden linç ediliyor, Neden hizmetleri karartılıyor, Neden destek görmüyor, Neden kamunun doğru hizmetine herkes sahibi benim diyemiyor, neden? Neden? " ​ URFA'YA İHANET ETMEM" Şanlıurfalı hemşerime güveniyorum. Sizin emanetiniz emanetimizdir. Son gününe kadar koruruz,Kollarız,Sahip çıkarız, geliştiririz. Biz helal süt emmişiz, şanlıurfamıza ihanet edemeyiz, gizli hiç bir işimiz olmadı olmayacak. Hepinize saygılar sunuyorum." AJANS URFA Aslında, Sabri Dişli'nin Ajans Urfa'daki dünkü yazısı, durumu özetlemekte. İşte o yazının son bölümü: "Sonuç olarak; birileri bir yerlerden aldığı bilgiyle, önceden arsa edinmiş mi? EVET! edinmiş. Proje sınır teşkil eden tarlalar alınmış mı? Bilemiyoruz çünkü herkes projenin ortasına odaklanmış. Velhasıl kelam kimsenin kenti umursadığı yok! Birileri siyasi strateji, içtimai, alan kapma, kaptığı alanı koruma, peşinde… Kent gündemini meşgul ediyor. Uydu Kent projesi temizlemek için, ortasında ve de sınır teşkil eden civarında tapu kayıtlarına bakılır? Yeğen dayı kardaş adına geçirilmiş topu yoksa… DSİ’nin önerdiği göletler yapılırsa… Kentimiz bir Uydu Kentle taçlandırılır… Yok şu Dağ eteği gibi, Havaalanı yanı gibi arsa imal edip, arsa baronlarına yeni manipüle alanı icat edeceksek… Yerinde kalsın KEŞMER Zilyetçi çeteler yesin KEŞMER’i" Burdan da anlaşılıyor ki, biz ne yaparsak yapalım, sistemin düzelmesi ile halledilebilecek kadar azaltamayız aksaklıkları ve biz ne yaparsak yapalım, bu tarz projelerde önceden haberdar olanlar/haberdar edilenler olacak ama biz doğru tepkiler ve doğru denetlemelerle, bu oranı belki bir miktar azaltabiliriz. Şahsen Kaşmer olayında, hazine ve özellikle Belediyenin arsalarını ranttan, rantçılardan korumaya büyük özen gösterildiği izlenimi edindiğimi (umarım yanılmıyorumdur) belirtmek isterim. Önümüzdeki günler, bu konunun ayrıntıları daha da netleşecek ve iddialar ile gerçekler biraz daha belirginleşecek. Bu aşamada, her kesin dedikodu ve iddia üretmek yerine, bilgi edinmesi, kurumların olaya bilimsel yöntemlerle yaklaşması uygun olur. Varsa bir adli durum; o da adli mercilerin işi. Uydu şehrimizi, Urfamıza hayırlı olması dileğiyle.