TÖVBE ETMENİN ÖNEMİ
Muhterem Kardeşlerim…
Günah işleyince, hemen [kalb ile] tövbe ve [dil ile] istigfar etmelidir! Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı; tevbe, istigfar ve pişmanlık ile ve Allahü Teâlâ’ya sığınarak kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünya için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır. Bunu temizlemek çok güç olur.
“Dünyaya düşkün olmak, günahların başıdır” Hadis-i Şerifi bunu göstermektedir. (Beyheki)
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
“Hazreti Ali buyuruyor ki: Ebu Bekir radıyallahü anh doğru sözlüdür. Ondan işittim ki, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, ‘Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allahü Teâlâ, o günahı elbette affeder. Çünkü Allahü Teâlâ, Nisa sûresi yüz onuncu (110.) Âyetinde, -Biri günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, Allahü Teâlâ’ya istiğfar ederse, Allahü Teâlâ’yı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur- buyurmaktadır’ dedi.” (2/66)
M.Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Dertlerin, belaların gitmesi için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir.
Beyheki'nin bildirdiği Hadis-i Şerifte, “İstiğfara devam edeni, çok okuyanı, Allahü Teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu, hiç ummadığı yerden rızıklandırır” buyuruldu. (c.2, m.80)
İstiğfar, insanı her murada, afiyete kavuşturur. Şifa için; tövbe etmeli, istiğfarı çok okumalı. Bütün dertlere, sıkıntılara karşı faydalıdır. Çünkü Allahü Teâlâ, istiğfar okuyanların imdadına yetişir. (Hud 52, Fevâid-i Osmaniyye)
İstiğfar, günahın affını istemek, Estagfirullah demektir. Estagfirullah, günahlarımı affet Allah’ım, demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır. Mesela Kur'an-ı Kerim okumak, sadaka vermek ve diğer hayır hasenatta bulunmaktır. Tövbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü Teâlâ’dan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Tövbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.” [İ. Ahmed]
“Sükutu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.” [Deylemi]
“Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalan istiğfar etsin!” [Hatib]
“Günahınız çok olup göklere ulaşsa, tevbe edince, Allahü Teâlâ tövbenizi kabul eder.” [İbni Mace]
“Günah kalbde bir iz bırakır, tevbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır.” [Tirmizi]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek lazımdır.
Hazreti Huzeyfe, çoluk çocuğunu geçindirmekte çok sıkıntı çekiyordu. Hâlini arz edince, Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Ey Huzeyfe, neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim.” [Nesai]
Hasan-ı Basri hazretlerine biri kıtlıktan şikayet etti. Başka biri fakirlikten, diğer biri de çocuğunun olmadığından şikayette bulundu. Hepsine de istiğfar etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda sual ettiler. Onlara da istiğfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh suresi 10,11 ve 12. âyet-i kerimelerini okudu. Nasr suresinde Allahü Teâlâ’nın tövbeleri kabul edeceği bildirilmektedir. Şartlarına uygun yapılan tövbeyi muhakkak kabul eder.
Belalardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istiğfar okumak çok faydalıdır. Her zaman yüz defa “Estağfirullâhel'azim ellezi lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh” demeli ve manasını düşünerek söylemelidir!
Manası, “Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup O’na sığınırım” demektir.
[Azim, zatı ve sıfatları kemalde, yani büyüklükte benzeri olmayan demektir. Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kâim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]
Yukarıda bildirilen istiğfarı ikindi namazından, tesbihlerden ve duadan sonra yüz defa okumalıdır! Ehl-i Sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cuma günü sabah namazından önce, yukarıdaki istiğfarı okuyanın bütün günahları affolur.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunanlara, müjdeler olsun!” [Beyheki]
“İstiğfara devam eden, her türlü sıkıntı ve üzüntüden uzaklaşır, geçim darlığından kurtulur, ferahlığa çıkar, ummadığı yerden rızka kavuşur.” [Nesai]
“Derdiniz, günahlardır, devası da istiğfardır.” [Hakim]
“Kalblerin cilası istiğfardır.” [Beyheki]
Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“İstiğfar edeni affederim. Kendisini affetmeye kadir olduğumu bilenin günahlarını affederim.” [Tirmizi]
Çeşitli dedikodular ediliyor, en azından boş şeyler konuşuluyor. Bu günahlardan kurtulmak için, yapılan günahlar için tevbe-istiğfar etmek gerekir. Hak sahipleri ile de helalleşmek gerekir. Ayrıca Allahü Teâlâyı anmalıdır.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Bir yerde toplanıp lüzumsuz şeyler konuşanlar, kalkarken, ‘Sübhanekallahümme ve bihamdike eşhedü en la ilahe illa ente estağfiruke ve etubü ileyke’ okurlarsa, orada işledikleri günahlar affolur.” [Tirmizi]
Büyük günah işleyen kimsenin, tövbeden başka iyi amel işlemesi gerekir.
Kur'an-ı Kerimde mealen buyuruldu ki:
“Biz iyi amellerde bulunanların mükafatlarını elbette zayi etmeyiz.” [Kehf 30]
“Allah ihsan edenleri sever.” [Al-i İmran 134]
“Asra yemin olsun ki, insanlar ziyandadır; ancak iman edip salih amel işleyenler müstesnadır.” [Asr 1-3]
Görüldüğü gibi imanlı olmak şartı ile iyi amelin önemi çok büyüktür. Günah işleyen kimse tövbe etmeli, iyi amellerde bulunmalıdır! Bilhassa yakın ana-babaya ve yakın akrabaya iyilik etmenin sevabı daha büyüktür. Bir kimse sual etti:
- Ya Resulallah, büyük bir günah işledim. Tövbem kabul olur mu, ne yapmam gerekir?
Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
- Annen var mı?
- Hayır yok.
- Teyzen var mı?
- Evet var.
- Öyle ise ona iyilik et! (Tirmizi)
Tövbe edilip bir daha işlenmeyen bir günah için, hatırlayınca yine tevbe etmek gerekir. Her hatırlayışta tövbe istiğfar etmeliyiz.
Teheccüd vaktinde ve diğer zamanlarda tövbe, istiğfar etmek, Allahü Teâlâ’ya yalvarmak, günahlarını düşünmek, ayıplarını, kusurlarını hatırlamak, kıyametteki azapları düşünüp korkmak, Cehennemin sonsuz acılarından titremek lazımdır. Af ve mağfiret için çok yalvarmalıdır. Teheccüd vaktinde ve her zaman yüz kere, “Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” demeli ve manasını düşünerek söylemelidir. Bu istiğfar duasını, ikindi namazından, tesbihlerden ve duadan sonra da yüz defa okumalıdır. Abdestsiz okunabilir.
Hadis-i şerifte, “Kıyamette sayfasında çok istiğfar bulunanlara müjdeler olsun” buyuruldu.
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki:
“Belalardan, sıkıntılardan kurtulmak için istiğfar okumak çok faydalıdır ve tecrübe edilmiştir. Ölümden başka her dertten kurtarır. Eceli gelenin de ağrısız, sıkıntısız ölümüne yardım eder. Her sıkıntıdan kurtaracağı ve rızkı arttıracağı Hadis-i Şerifte bildirildi.” İstiğfarı ve bütün duaları manalarını düşünmeden, temiz kalble söylenmezse, yalnız ağız ile söylenirse hiç faydası olmaz. Ağız ile üç kere söyleyince temiz kalb de söylemeye başlar. Günah işlemekle kararmış olan kalbin söylemesi için ağız ile çok söylemek lâzımdır. Namaz kılmayanın ve haram lokma yiyenin kalbi simsiyah olur. Böyle kalblerin de söylemeye başlaması için ağız ile en az yetmiş kere söylemelidir.
ALLAHÜ TEÂLÂ İNTİKAM ALABİLİR
Allahü Teâlâ, işlenen günahlar sebebi ile kullarından intikam alabilir. Tövbe edilmeyen herhangi bir günahtan Allahü Teâlâ intikam alabilir. Çünkü Allahü Teâlâ’nın gadabı, günahlar içinde saklıdır. Allahü Teâlâ pek kuvvetli, herkese galip ve intikam alıcıdır. Yüz bin sene ibadet eden makbul bir kulunu, bir günah için, sonsuz olarak reddedebilir ve hiçbir şeyden çekinmez. Bunu Kur’ân-ı Kerim bildiriyor ve iki yüz bin sene itaat eden iblisin, şeytanın, kibredip, secde etmediği için, ebedi melun olduğunu haber veriyor. Yeryüzünde halifesi olan, Âdem aleyhisselamın oğlunu, bir adam öldürdüğü için ebedi tard eyledi. Musa aleyhisselam zamanında, Bel'am bin Bâûrâ, İsm-i A'zamı biliyordu, her duası kabul olurdu. İlmi ve ibadeti, o derecede idi ki, sözlerini yazıp istifade etmek için iki bin kişi hokka, kalem ile yanında bulunurdu. Bu Bel'am, Allahü Teâlâ’nın bir haramına az bir meylettiği için imansız gitti. “Onun gibiler köpek gibidir” diye dillerde kaldı. Karun, Musa aleyhisselamın akrabası idi. Musa aleyhisselam buna hayır dua edip ve kimya ilmi öğretip, o kadar zengin olmuştu ki, yalnız hazinelerinin anahtarlarını kırk katır taşırdı. Zekat vermediği için bütün malı ile birlikte yer altına sokuldu.
Salebe, sahabe arasında çok zahid ve çok ibadet ederdi. Bir kere sözünde durmadığı için, sahabilik şerefine kavuşamadı, imansız gitti. Peygamber Efendimize onun için dua etmemesi emrolundu. Allahü Teâlâ, nice kimselerden bir günah sebebi ile böyle intikam almıştır. O hâlde, her müminin günah işlemekten çok korkması, bir günah işlediğinde tevbe, istiğfar etmesi, yalvarması lazımdır.
Allahü Teâlâ cümlemizi günah işlemekten çok korkan, bir günah işlediğinde tövbe, istiğfar eden kullarından eylesin. (Amin)