UMUDUMUZU YİTİRMEYELİM
İnsanlar güvende olmayı, mal ve can emniyetlerinin olmasını isterler. Aslına ifade özgürlüğü de isterler, en azından taleplerini beyan ve haksızlıklara itiraz babında da olsa.
Ama bu dahi diğer ikisi kadar önemsenmez çünkü güvenlik/güvenme ve emniyet/emin olma yönetime pratik anlamda önemli ölçüde meşruiyet sağlayabiliyor.
Mal güvenliği derken gerçek bir adaletten de söz etmiyorum. Yine büyük pay alanların paylarına dokunulmayan ama ötekilerin de şöyle ya da böyle karnı doyabilecek, işsizlik sorununun çözüldüğü, torpil/mülakat gerektirmeden liyakati olanların işe girebileceği bir ekonomik tablo.
Ancak bu bile birçok toplum için artık gittikçe ulaşılmaz olmuş.
Minimum bir adalet/hukuk, minimum bir sorunlara müdahale/çözümcü yaklaşım politikası toplumu bir arada tutmanın olmazsa olmazı değil mi?
Bunlar olmadığı zaman toplum tümden boşluğa düşebiliyor. Kendini terk edilmiş ve değersiz hissedebiliyor. Kavgalar, merhametsizlikler ve kaos yayılabiliyor. Sadece doğa değil; toplumu ayakta tutan değerler ve toplumsal düzen de sarsılabiliyor, kirlenebiliyor.
İpin ucunu kaçırmamalı, dayanılamayacak derecede zorlamamalı. Biriken ‘metan’ın patlamasını beklememeli. Acil ve bu süreci rahatlatıcı da olsa çözümlere yönelmeli. Bunun mümkün olduğu herkesçe bilinen bir gerçek.
Salgın, içeri kapanmalar, yalnızlaşma, yakınlarını kaybetme, ekonomik kayıplar ve diğer nedenlerden zorlu bir süreç yaşanıyor.
***
Birkaç gün önce sulama yüzünden çıkan kavgada 5 kişinin hayatını kaybetmesi, 7. Katta mahsur kalan bir köpeğin aşağı fırlatılması, yurdun çeşitli yerlerinde benzer olaylar sıklaştı mı ne. En küçük bir sorunun kavgalara neden olduğunu üzülerek müşahede etmekteyiz ve psikiyatrik patolojiye doğru giden işsiz ev gençleri yani üniversite mezunu ve KPSS’ den yüksek puanlar aldığı halde atanmayanları görüyoruz.
***
İnsanları hayattan koparan sebepler nelerdir? Sosyolojik, ekonomik, psikolojik vs mi, ne?
Bu resmin sorumlusu kim?
Elbette hepimiz.
Toplumdan, hayattan kopmaların yayılmasını durdurmalıyız.
Bu Kurban Bayramı’nda sadece Kurban kesmekle kalmasak; bir ailenin ev kirasının bile belki bu süreçte çok önemli olduğunu görebilsek.
Kurban Bayramı’nı da içine alacak bir dayanışma seferberliği başlatabilsek…
Gençler başta olmak üzere, insanların sorunlarına ilgi göstersek, dinlesek, paylaşsak…
Sıkışmışları, kıyıda köşedekileri, sabrının sınırında olanları tespit edip imdada yetişsek…
Dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, sıkıntıların geçici olduğunu söyleyebilsek ve bu yönde politikalara yönelebilsek…
Tüm bunlar mümkün.
***
İnsanlara moral vermeli, umudu canlandırmalı ve hayal kurma, geleceğe güvenle ve umutla bakma özgürlüğümüzü tekrar kazanmalıyız. Tabi ki hep beraber, toplumun tüm kesimleri olarak ve dayanışarak…
Rabbim, toplumlarımızı tüm kirlerden ve sıkıntılardan arındırsın, umudumuzu yeşertsin.
Selam ve dua ile…