HAK
Herkesin sürekli ifade ettiği, ancak birçoklarının tatbik ederken kaçındığı bir olgudur “hak”.
Beylik laflar edilir,
“Hak haklınındır, güçlünün değil”
“Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukuku değil”
“Hakkın yanında, haksızın karşısında”
Bu sözlerin icraate geçme olasılığı çok düşük olup, lafta kalma durumu çoğunluktadır.
İş icraate gelince,
-Haksız olan benim partimden ise, sesimi çıkarmam. Ses çıkaranları da muhalif ve birlik bozucu olarak nitelendiririm.
-Benim aşiretimden ise, destek olurum.
-Benim cemaatimden ise, “bir bildiği vardır” diyerek olaya yalan bir mistisizm de eklerim.
Zulmün hakim olduğu olduğu yerde huzur olmaz, bereket olmaz, dirlik olmaz. Hakiki birlik olmaz.
“Haksızdan yana tavır almak” ile
“Haklıdan yana tavır aldığını göstermek istememe durumu” aslında aynı kaynaklardan beslenmektedir.
Bunlar,
-Cehalet hali,
-Korkaklık hali,
-Menfaatperestlik,
Olarak sıralanabilir.
Unutulmamalıdır ki,
Toplumları diri tutmak için haktan, hukuktan yana olanların çoğunlukta olması, adil ve cesur kimselerin önderliği şarttır. Aksi taktirde huzurun, birliğin, bereketin esamesi okunmaz.