“KAHREDİCİ SİYASET”

78 insanımız yandı. Sayı ancak DNA testleriyle netleşebildi. (O kadar ki vücut bütünlükleri bozulmuş durumda...)

Millet olarak yastayız ve aynı ölçüde de sorumlulara tepkiliyiz.

Fakat ne acıdır ki, hâlâ kimse kendi siyasi bağlantısını gözetmeden konuşamıyor !

İşte bu durum, iç karartıcı ve kahredici siyaset biçimini karşımıza çıkarıyor.

Günlerdir televizyonlarda karşı tarafı suçlayanları izliyoruz. Konu artık “Eğer 2 taraf da doğru söylüyorsa ölenler suçlu” dedirtecek kadar garabet kazandı.

Konuşanlara dikkat edin,

Karşı tarafa tonla laf söylerken, spikerlerin sıkıştırıcı soruları karşısında kendi tarafını şöyle yüzeysel bir cümle ile “Kimin sorumluluğu varsa cezasını çeksin diyorum yaa” diyerek savuşturuyorlar.

İşte bu hal, siyasetin vicdanları yakıp yok ettiğini ayan beyan ortaya koyuyor.

Ülke olarak el birliği, güç birliği ve hedef birliği içinde olamayışımızın en bariz sebebini bir kez daha acıyla ve nefretle müşahede ediyoruz.

Siyaset,

“Taraf olarak seçilip, tarafsız olarak hizmet ve sorumluluk üstlenmek” olmadıkça tiksinti vermekten öteye geçmiyor.

Çocuklarımıza bırakmakta olduğumuz ülkeyi maalesef bu kadar ayrışmış, bu kadar kutuplaşmış şekilde yarınlara taşıyoruz. 

Sergilenen hakim siyaset,

Gözün gördüğünü, dilin inkâr ettiği,

Vicdanın hissettiğini, menfaatin körelttiği,

Aklın emrettiğini, ikbal kaygısının perdelediği bir siyaset...

Olmaz olsun böyle siyaset anlayışı...

Unutulmamalıdır ki,

Bizler temiz olmadıkça siyaset temiz olmaz, siyaset temiz olmadıkça gündem temiz ve berrak olmaz. Gündem de temiz ve berrak olmadıkça suçların faili netleşmez, ibretlik şekilde ceza uygulanmaz. Binaenaleyh yürekler, bir nebze de olsa felah bulmaz...

“Evvela ben temizlenmeliyim” diyerek temizlenmemiz dileğiyle...

İyi okumalar.