Gündeme dair konular. Çözüm süreci, açılım, barış... Daha önce adı vardı sürecin. Şimdi adsız bir süreç devam ediyor. Nereye varır? Birincisi nereye vardıysa oraya. Ümitli olmak için tarihsel hiçbir neden yok. Reis dün Şehr-i Urfa'da İbrahim Tatlıses ile çıktı sahneye. Urfa'nın talihi bu. Tatlıses Urfa'yı ve Urfalıları ne kadar temsil eder? Urfalılar Tatlıses'in aynasında kendilerini görüyorlar belki de. Reis'in yanında neden meşhur Urfalı bir yazar, entelektüel, düşünür (mesela Ahmet Arslan) yok? Yıllardır böyle bir sahneye hasret kaldık. Urfalıların Tatlıses ile temayüz etmesi gerçek bir züll.
Necip Fazıl Ödülleri sahiplerini bulmuş. Laik, seküler, muhafazakar, sağ, sol farketmez, herkes kendi adamlarına ödül veriyor. Kendin çal kendin oyna meselesi. Ödül, zayıfları teşvik etmek amacıyla verilir diyor Cemil Meriç. Bir dost bu ödülleri dağıtanların sizin kitaplardan haberi yok galiba dedi. Sadece benim kitaplardan mı? Bir zamanlar malum örgütün lideri dünya çapında yaşayan yüz entelektüel arasında birinci seçilmişti. Kendilerinden başka kim inanıyordu buna? Bu ülkede adamın varsa almayacağın ödül, gelmeyeceğin makam yok.
Amerika yanıyor. Bazıları ilahi adalet naraları atıyor, ayetler paylaşıyor, oh çekiyor. Bunlara sormak lazım: iki yıl önce bir deprem faciası yaşadık, binlerce insan öldü, yüz binlerce insan sakat kaldı. Bizim suçumuz neydi, hangi ilahi adalet gereği yaşadık bütün bunları? İşimiz gücümüz, hamaset ve retorik yapmak. Kendimizi kandırmak için can atıyoruz.
Bazı nurcular arasında yaşanan tatsız bir tartışma. Yıllardır devam eden bir tartışma: Risale-i Nurlar tahrif edildi mi, edilmedi mi? Said Nursi'nin emanetine ihanet edildi mi, edilmedi mi? Neticesi olmayan bir tartışma. Gücü arkasına alan yorum en muteber yorum, halk nezdinde. Bunu yıkmak için muhalif yorumun gücü arkasına alması gerekiyor. Mevcut şartlar muvacehesinde bu imkansız görünüyor. Muhalifler haklı bile olsa heretik yani azınlıkta kalmak zorunda. Yıllar önce bir dost Tarihçe-i Hayat'tan açık bir tahrifat örneğini gösterince üzerimden kaynar sular dökülmüştü sanki. Bir hakim adayı, yüksek puan aldığı halde mülakat sınavında elendiği için intihar etti. Bu sadece bir örnek. Bunun gibi duymadığımız binlerce vak'a var. Acıların tarihi de yok, tarifi de.
Selim İleri ölmüş. Herkes bir şeye adar ömrünü. O Edebiyata adamıştı ömrünü. Edebiyata adanmış koca bir ömür. Yıllar önce kısa bir masalımız olmuştu. Birkaç kitabını muhabbetle okumuştum. Masalımız uzun sürmedi. Dostoyevski damarı taşımayan yazarlarla masalım uzun sürmedi nedense. Peyami Safa, Sabahattin Ali ve Tanpınar Dostoyevski damarı taşıyan yazarlar. Dolayısıyla masalımın uzun sürdüğü yazarlar. Selim İleri'ye vefatıyla büyük yazarlar devri kapandı. Belki bir-iki iki istisna kaldı: İsmet Özel ve Hilmi Yavuz. Selim İleri'ye Allah'tan rahmet, İsmet Özel ve Hilmi Yavuz üstadıma bereketli ömürler diliyorum.