Kıymetli dostlar hepinizi canı gönülden selamlıyorum.
Bu hafta sizlerle gündemimizde çok durmayan asıl insanlık gündemimizden eksiltmememiz gereken bir konuyu ele alacağız.
Kötülüğün saltanatı neden bu kadar güçlü şekilde yoluna devam etmektedir?
Bu soruyu yazının devamını okumadan önce iki dakika düşünmenizi istiyorum. Cevapları yorumlara veyahut mailden atabilirsiniz.
Dostlar,
Kötülük, ilk insan babamız Hz. Adem'den günümüze kadar Habil ve Kabil'den beri kendini göstermektedir.
Dünya, bir düellonun gölgesinde kalmış vaziyettedir. Bir tarafta iyiler bir tarafta kötüler derken asırlardır hep bir savaş hep bir çatışma hep bir zorbalık ve direniş görünmektedir.
Günümüze dönecek olursak kötülük ciddi manada güçlenmiş ve yayılmış vaziyettedir. Bunun en temel sebebiyse iyiler, iyiyim diyenlerden kaynaklanmaktadır.
Kötüler bu kadar özgüvenli ve korkusuzca davranabiliyorsa bunun sebebi iyiler sessiz kalıp cesur davranmaktan çekindiği içindir.
Diğer bir neden ise kötüler işlerine, davalarına daha sadık daha ihtimam ile yaklaşmaktalar. Kötülüğün bile en iyisini nasıl yaparım mı düşünmektedirler.
Hepimiz biliriz ve hepimiz söyleriz ki " İyilik en sonunda kazanacak" diye, sizlere sormak istiyorum; yıllarca acı çekmiş, kan dökmüş, bedel ödemiş bir iyiliğin kazancı ne olabilir? Veyahut gerçekten iyiler kazanmış mı olur?
Kötülük yok olmadıkça iyilik kazanmış olmayacak.
Ancak dünyanın sonuna kadar da kötülük yok olmayacaktır.
Dostlar,
kötülük ne zaman güç kaybeder, ne zaman mağlup olur bilir misiniz?
İyilik, iyiyim diyenler daha çok cesaret gösterince. İyiler ne kadar cesur davranırsa kötüler o kadar geri durmak zorunda kalır.
Çekinmeyen insan, çekinmeyen canlı her türlü şeyi, suçu gerçekleştirebilir.
Bizler de adı iyilik denen ordunun neferlerindeniz. Ancak bilmekteyim ki bu ordunun askerlerinin sayısı son zamanlarda kötülük ordusunun üçte biri kadar.
Yine de safımız belli olsun diye bu ordunun bir ferdi olmaktan korkmayıp cesurca duruş sergileyip kötülüğe ve kötülere karşı tavrımızı ciddi manada göstermeye özen göstermeliyiz.
İzlenimlerimden yola çıkarak gerçekten genel olmamakla beraber kötülerin tarafı, seveni, sayanı, çekineni, işini gören sayısı daha fazladır.
Fakir, iyilik ise neferi gibi tarafı ise azdır. Daveti azdır, seveni azdır, sayanı az, işini görmesi için bin kapıdan geçmesi gereklidir.
Dostlar,
Bunlar hayatın acı yüzüdür.
Ancak biz iyiler, iyilik taraftarları üzülmemeliyiz. Davamızdan vazgeçmeyip kendimizi motive edip davamız her neyse ona sımsıkı sarılıp uğrunda gerekirse her şeyden vazgeçmeliyiz. Dünyanın güzel bir yer olması için elimizden gelenin fazlasını yapmaya azim göstermeliyiz.
Bizler hafif davranır, umursamazsak kötülük durmamakta olup her türlü üstünlüğü kurarak zalimliğini daima artıracaktır.
Fark ederseniz kötü huylu insanların her türlü gücü ve işi yerindedir. Çalışmış olsalar da emek verip vermemiş olsalar da kötülük karadır.
Hepte mutlu gibi görünürler. Maddi olarak iyi birisi dışında genel olarak kötüler sıkıntı çok yaşamazlar.
Bunun sebebi Hz. İsa'nın bir sözünü akla getirmektedir.
"Dünyası Şirin olanın Âhireti acı olacaktır. "
Bu sözü farklı farklı yorumlayabilirsiniz. Ancak bizim vermek istediğimiz mesaj farklıdır.
Kötüler aldanmış vaziyette devam etsinler.
En sonunda yine kaybedecek olanlar onlar olacaktır.
Dostlar,
Hayatınız ne kadar acı ve sorunlarla dolu olursa olsun yine de asla kötü yolu seçmeyin. Asla doğruluğu, doğru yolu, iyiliği terk etmeyin. Size kalmayacak bir dünya için kalacak günahlar, acılar, azaplar bırakmayın.
İyilik ve doğrulukla kalın sağlıcakla.