Türkiye, bir kez daha tarihindeki en kritik dönemlerden birini yaşıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yeni bir barış süreci çağrısıyla başlayan bu süreç, ülke gündemini derinden sarsarken, farklı etnik ve kültürel guruplarda 3. Göz olarak bu süreci çok yakından takip ediyor. Ayrıca Bu süreci sabote etmek isteyen ideolojik saplantılı çıkar gruplarının çetin mücadelesine sahne oluyor.
Bir helalleşme hikayesi
2013'te başlayan ve 2015'te kanlı olaylarla son bulan barış süreci, aslında Türkiye'nin derin yaralarını sarmayı amaçlayan bir girişimdi. İki kardeşin el sıkışması gibi basit görünen bu süreç, ne yazık ki dış güçlerin oyunları, içerdeki provokasyonlar ve siyasi hesaplar nedeniyle sekteye uğradı. Süreç Ceylanpınar'da iki polisin katledilmesi, Selahattin Demirtaş'ın provokatif açıklamaları, IŞİD'in Kobani saldırısı ve sonrasında yaşanan sokak çatışmaları, bu süreci karanlığa gömen önemli dönüm noktaları oldu.
Selahattin Demirtaş'ın büyük yanlışı
O dönemde Kürtlerin sözde lideri olarak görülen Selahattin Demirtaş'ın, siyasi geleceği uğruna binlerce insanın hayatını riske atması, bugün geri dönüp bakıldığında büyük bir trajedi olarak görülüyor. "Seni başkan yapmayacağız" gibi provokatif bir söylemle barış sürecini sabote eden Demirtaş, aslında Kürt halkına büyük bir ihanet etmiş oldu. Bugün gelinen noktada, Demirtaş'ın bu sözlerinin ne kadar yersiz ve anlamsız olduğu açıkça gördük.
"Kazan kazan" formülü
Uluslararası ilişkilerde sıkça kullanılan "kazan kazan" formülü, Türkiye'nin iç meselelerinde de geçerliliğini koruyor. Barış sürecinde ortaya konacak olan anlaşmaların herkesin masadan mutlu ve kazançlı bir şekilde çıkabileceği bir süreç olmalıdır. Bu ülkede yaşayan tüm halklar bu süreçten kazançlı bir şekilde çıkmalıdır.
Şanlıurfa barış sürecinin merkezi olabilir
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da Yıldız ve Şenyaşar ailesinin arasındaki kan davasının barış elçilerinin araya girmesiyle barışla sonuçlanması sadece bu iki aileyi değil bütün bölgeyi rahata kavuşturdu. Bu barış tablosunda sergilenen kardeşlik görüntüsü barış ve kardeşliğin kadim şehrinin bu süreçte bir başlangıç noktası olabileceğinin bir nişanı olduğunu gösterdi.
Türkiye'nin yeni bir sayfa açma fırsatı var. Bu fırsatı değerlendirmek, hepimizin elinde. Barış ve kardeşlik için birlikte çalışarak, daha güzel bir Türkiye inşa edebiliriz. Unutmayalım ki, barış, sadece bir siyasi slogan değil, aynı zamanda insanlık için evrensel bir değerdir.