Kıymetli dostlar hepinizi canı gönülden selamlayıp güzel bir hafta diliyorum.
Bu hafta sizlerle iki gün önce meydana gelen Ankara Kahramankazan'daki TUSAŞ merkezine gerçekleştirilen hain saldırıyı el alıp öncesi ve sonrası üzerine hasbihal edeceğiz.
Konuya girmeden önce hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza yüce Mevla'dan rahmet dileyip ailelerine sabır diliyorum. En şiddetli şekilde yaşanan terör saldırısını kınıyorum.
Dostlar bilindiği üzere üç gün önce Gazi meclisimizde MHP genel başkanı Sn. Dr. Devlet Bahçeli'nin PKK'nın kurucu lideri olan Abdullah Öcalan'ı mecliste barış için konuşmaya davet etmesi ile toplumda çok yankı bulduğunu hepimiz gördük.
Çoğu kişi karşı çıkıp itiraz ederek çizginin aşıldığını söylemişti. Ki ilk başta bende öyle düşünmüştüm. Ancak devlet aklı ile sokak aklı bir değil.
İsrail, Ortadoğu'da onlarca terör örgütünü fonlayıp büyük projesi için ülkemiz ile arasındaki geçiti daraltmaya gitmektedir. Son zamanlarda da İsrail'in, Gazze ve Lübnan'dan sonra Suriye'ye de müdahalesini artırması artan tehlikeyi gözler önüne serdirmektedir.
İsrail özellikle Türkiye üzerindeki hayalini Kürtleri kullanarak yıllarca PKK'yı Türkiye devletinin kanayan yarası haline getirmesi de bu projeye dahildir.
Bende Kürt geleneğinin içinde yetişen bir birey olarak Kürt kardeşlerime asla ama asla provakasyona gelmemeleri hususunda uyarıyorum.
Gâvurdan dost olmaz! Hele ki yeryüzüne lanet olan siyonistlerden asla dost olmaz.
Yaşadığımız bu ülke hepimizin ve kıymetini bilmek korumak kollamakta hepimizin görevidir.
Ayrıştıran, provakatif tiplere asla aldırış etmeyip onlara karşı tek kelime dahi etmeyin. Bugün birlik günüdür ayrışma günü değil.
Konumuza devam edelim.
Bugünde İsrail sınır hattımızda PKK'ya Büyük Kürdistan projesinin tuşuna basmış vaziyette olup Kürtleri kendi çıkarlarına alet edip daha sonra Büyük İsrail devletini gerçekleştireceklerini buluğ çağına gelmemiş birisi bile anlar.
Ülkemizin siyasi kanadı da Türkiye'de yer alan nüfusun yarısını oluşturan Kürtleri,yıllarca Kürtler için mücadele ettiğini söyleyen PKK liderini düşmana karşı ekranlarda birliği göstermeyi amaçlamaları belli ki yine batı bloğunun tekerine çomak sokmuştur.
TUSAŞ ile açıkçası tuşlara basıldığını düşünüyorum. Sınır hattımızda her türlü olaylara hazır olmamız hatta ülkemizin içinde de hazır ve dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan, Rusya'nın Kazan şehrinde BRICS toplantısı için yer aldığı gün Ankara'nın eski adıyla Kazan ilçesinde TUSAŞ merkezine saldırıda bulunulması bir mesaj olduğunu göstermektedir.
Bir hususa değinmek istiyorum,
TUSAŞ, ülkemizin savaş ve savunma konusunda geleceğimizin teminatı olan bir kurumun güvenlik hassasiyeti neden bu kadar az ve çabuk aşılmıştır?
TUSAŞ, ülkenin güvenliği için mücadele ederken kapısında ne doğru düzgün polis, asker var ne de güvenlik şeridi!
Çok kritik öneme sahip olunan bir merkezin bu şekilde korunması Ortadoğu'da yaşananlardan sonra kabul edilecek bir zaafiyet değildir.
Sadece TUSAŞ değil Baykar, ASELSAN ve diğer savunma ve savaş sanayimizin öncülerini çok ciddi şekilde korunması gerektiğini düşünmekteyim.
Dünyaya nam salmış sistemlerimiz ve mühendislerimizi koruyamadık dedirtmeyin, kaybettikte te dedirtmeyin.
Bu ülkenin vatandaşları hesabını sorar.
Yıllarca üretime müsaade etmediniz,
Üretim çıktı geçmişte ki gibi mühendisleri ortadan kaldırmalarına da müsaade etmeyin. Gözünüz gibi koruyun ki gözümüzden sakındığımız evlatlarımız için yapmış oldukları çalışmalar geleceğimizin teminatı olsun.
Rabbim vatanımızın birlik beraberliğine kast eden herkesin oyununu başına yıkıp kötü emelleriyle yenilgiye uğratsın.
Yazımızı kaleme aldığım bir şiir ile bitirmek istiyorum.
"ANADOLU”
Ben Anadolu'yum
Bağrı yanık
Ocağı sönük
Ben Anadolu'yum
Dört bir tarafı düşmana dönük
Ben Anadolu'yum
İsterler ki olsun karanlık
Söndürmek isteselerde sönmez bendeki Işık
Biz Anadolu'yuz.
Anlımız açık
Yolumuz hak
Suyumuz paktır bizim.
Biz Anadolu'yuz
Vurmak isteseler de
Vuramazlar bizi
Yediler mi kalır yüzlerinde
Atalarımızın tokat izi
Biz Anadolu'yuz
Bu toprak için söyleriz her sözü