BİR ÖLÜM HABERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Bir ölüm haberi... Yaklaşık otuz yıl önceydi. Tesadüf eseri eski bir arkadaşın evine çay içmeye gitmiştik. Birkaç hoş muhabbetten sonra etraf çok sessiz gerekçesiyle arkadaş bir kaset dinleyelim diye bir teklifte bulundu. Biz de memnuniyetle kabul ettik. Kasetteki ses bir başkaydı, bambaşkaydı. Ses öylesine tesirli, vurucu ve deliciydi ki! Vurdukça vuruyordu. Kalbimin en mahrem yerlerine kadar işliyordu. Neler söylüyordu? Hatırlayabildiğim kadarıyla şunlara benzer şeyler söylüyordu: 

"Of of! 

Günahlarıma of! 

Masiyetime of! 

Yıkılmış hissiyatımı idrak edemeyişime of! 

Mevla günde beş defa huzuruna çağırdığı halde saygı içinde, huşu içinde, haşyet içinde ona teveccüh edemeyişime of! 

Siz de isterseniz benim gibi of deyin!" 

Şöyle düşündüm: "Bu sözler kesinlikle çok yufka, çok derin, çok engin, çok zengin, çok rengin bir gönülden akıp geliyordu. Tasannu olamazdı, gösteriş olamazdı. Kendisini öylesine kınıyordu ki öylesine ayaklar altında çiğnenen toprak gibi, sahibinin arkasında havlayan bir köpek (kıtmir) gibi görünüyordu kendini." Adını ilk orada duydum sonra diğer kasetlerini temin ettim, günlerce dinledim, kitaplarını okudum. Kitapları konuşmaları kadar sarmadı. O güne kadar bütün dünyam risaleler ile dolu idi. Risalelerden sonra bu ses girmişti dünyama. Fiziki olarak hiçbir zaman o mûhite girmedim, hiçbir bağlantım olmadı, evlerine gitmedim, beni uzaktan uzağa meşgul eden sadece o ses oldu. 

Sonra yol ayrımı başladı. Hayal kırıklıkları, aldatılmışlık duygusu, dünya menfaati için yapılan montajlar, dublajlar, fırıldaklıklar, ayak oyunları, darbe teşebbüsleri, hurafeler... Söylenen her şey dünya için imiş meğer. Din, maneviyat, Allah, Kur'an, peygamber hepsi kapışılan menfaatler için birer alet imiş meğer. Cennete girmek için çoğu insanın hayatını cehenneme çevirdiler. Güvendiğim dağların çoğuna kar yağdı. Mazim rüyalar ve hayal kırıklıkları ile dolu: Nurculuk rüyası, gülencilik rüyası, islamcılık rüyası... Rüya içinde rüya. Rüyalar ve hayal kırıklıkları ile geçen o uzun yıllara acıyor insan. En verimli yıllardı oysa.