Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Herhangi bir Müslüman bile şehit olabilir.
Hadis-i Şerif meali:
“Allahü Teâlâ’dan sıdk ile ihlas ile şehitlik isteyen, yatağında ölse de, şehittir.” [Müslim]
Şehitler, Âlimlerden üstün değildir. Âlimin kıymeti büyüktür. İki Âyet-i Kerime meali:
“Bu örnekleri ancak Âlimler anlar.” [Ankebut 43]
“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” [Zümer 9]
Hadis-i Şeriflerde de buyuruldu ki:
“Âlimin mürekkebi, şehidin kanı ile tartılır, Âlimin mürekkebi ağır gelir.” [Hatib, İ. Neccar, İ, Rafii]
“Âlimler, yeryüzünün kandilleri, Peygamberlerin halifeleri, benim ve diğer Peygamberlerin vârisleridir.” [Ebu Nuaym, İbni Adiy]
“Kıyamette şefaat edecek olanların ilki, Peygamberler, sonra âlimler, sonra da şehitlerdir.” [Deylemi, Ebu-ş-şeyh, Hatib]
“Âlimler, dünyada Peygamberlerin halifeleridir, ahirette ise şehitlerdendir.” [Hatib]
Şehitler, bu kadar yüksek rütbeye sahip olan âlimlerle, nasıl mukayese edilebilir?
Şehit ölü olmayınca Âlim nasıl ölü olur? Hele Peygamber için nasıl işitmeyen ölü denebilir? Peygamberler elbette Âlimlerden, şehitlerden üstündür. Şehitlere ölü denmeyeceğine göre, Peygamberlere hiç denmez.
İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki:
Peygamberler, mezarlarında diridir. Fakat, onların hayatları, bizim hayatımız gibi değildir. Yiyip içmeleri, ibadet etmeleri gerekmez. Meleklerin hayatına benzer. Lezzet almak için ibadet ederler. Çünkü, kabir hayatında Cenab-ı Hakkı müşahedeleri, dünyadakinden daha mükemmeldir. (Fetava-i fıkhiyye s.125)
Peygamberlerin kabir hayatları, dünya hayatı gibi değildir. Onlar, ahirete gitmişlerdir. Ahirete mevt olmadan gidilmez. Onun için Peygamberlere emvat denilmiştir. Yoksa işitmeyen ölü demek değildir. Kabirlerinde Namaz kılarlar.
Birkaç Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Peygamberler kabirlerinde diridir, namaz kılarlar.” [Ebu Ya’la, Beyheki]
“Mirac gecesinde, Musa aleyhisselamın kabri yanından geçirildim. Mezarında, ayakta namaz kılıyordu.” [Buhari, Müslim]
“Peygamberler kabirlerinde, Sura üfürülünceye kadar namaz kılarlar.” [Hâkim]
“Cuma günü bana çok salevat getirin, çünkü salevatlar bana ulaştırılır ve ben onları işitirim.” [İbni Mace, İ. Şâfiî]
Resulullah, “Cuma günü bana çok salevat getirin. Çünkü, salevatınız bana arz olunur” buyurunca, Eshab-ı Kiram, “Ya Resulallah, salevatımız sana nasıl ulaşabilir ki, sen artık kabrinde toprak olmaz mısın?” dediler.
Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
“Allahü Teâlâ toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.” [Ebu Davud, Nesai, Beyheki]
Âlimlik, şehitlik gibi rütbeler hatta iman nimeti yani Müslümanlık, hep Peygamberlik makamına bağlıdır. Rütbe sahipleri, kendilerine bu rütbeyi verenden, rütbesi onun tasdikine bağlı olandan üstün olamaz.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)