TALMUD’UN HEZEYANINI KABULLENEN DÜNYA

İsrail 80 yıldır Filistinlileri öldürüyor, evlerini başlarına yıkıyor, Filistin topraklarını işgal edip Yahudileri yerleştiriyor. Müslümanları silah zoruyla güç kullanarak evlerinden çıkarıyor, evlerini Yahudi ailelere veriyor. Lübnan'ın ve Suriye'nin de bir kısım topraklarını işgal etmiş Yahudileri yerleştirmiştir. Bir yıldır bütün gücüyle ve tarihte benzeri görülmemiş bir vahşetle soykırım yapıyor. Birleşmiş Milletlerin şimdiye kadar aldığı kararların hiçbirine uymadı, hiçbir zaman da uymayacağını açıkça belirtiyor. Uluslararası hukuku, Lahey mahkemesinin kararlarını, savaş hukukunu takmıyor, "İşlemediğim başka hangi savaş suçları ya da insanlık suçları var, söyleyin de onları da işleyeyim!" dercesine bir tavır içinde bütün dünyayla, tüm milletlerle alay ediyor, karşı fikir beyan eden tüm liderleri tehdit ediyor. İstediği ülkede, lider olsun, komutan olsun, devlet başkanı olsun dilediği kimseleri suikast yaparak öldürüyor.

Elbette ki bu pervasızlığı ve zalimliği, dünya güçlerine sırtını dayamasından ve Müslümanların sessiz ve tepkisizliğinden kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra bu zalimliğinde kutsallığına inandıkları Talmud kitabındaki hezeyanların da önemli rolü vardır. Yahudilerin “Tora” dedikleri Tevrat’ın bir açıklaması ve Siyonizm’in de temel kitabı olan Talmud'un ana teması ırkçılıktır, Yahudilerin üstün ırk olduğu üzerine kurulmuştur. 

Talmud’a göre, Musa'ya verilen 10 Emir dahi sadece Yahudilere uygulanır. Örneğin, “öldürmeyeceksin” yasağı sadece Yahudileri öldürmemeye yöneliktir. Talmud’da, Yahudi olmayan bütün insanlar “goyim” kavramıyla ifade edilmiştir. Ona göre Goyimler insan değildir, Yahudilere iyi hizmet edebilsinler diye Yahova (tanrı) onları insan suretinde yaratmıştır. (Aydın Yılmaz, Goyimleri Beklerken adlı kitabından yararlanılmıştır.)

İsrail, Filistin’e, Lübnan’a Hizbullah’a, İran’a ve Yemen’de Husilere saldırıyor. Ancak, ev, çadır, mabet, hastane, okul ayırımı yapmadığı gibi, çocuk, bebek, kadın, yaşlı, savunmasız sivil ayırımı da yapmıyor. Sağlık elemanlarını, Birleşmiş Milletler personelini, gazetecileri, tereddütsüz öldürüyor. Topyekûn öldürmede kendisinde hak görüyor. Destekçileri Amerika ve Avrupa da bu hakkını (!) destekliyor. Kendilerini savunmak için ellerindeki kısıtlı imkânlarla İsrail’e karşı harekete geçenleri de terörist olarak ilan ediyor. Yani İsrail bütün dünyaya açıkça şunu ifade ediyor: “Ben dilediğimi öldürürüm, istediğim yeri yıkar ve yakarım, istediğime saldırırım, topyekün öldürürüm ama hiç kimse bana karşı çıkmamalı, herkes öldürmeme razı olmalı! Çünkü ben üstün ırkım, Yahudi olmayanlar benim kölelerim ve hizmetçilerimdir. Kutsal kitabım Talmud bu yetkiyi veriyor.”

Demek ki şeytani ırkçılığın vardığı son nokta Talmud’a bağlı ve onun fikirlerini taşıyan Yahudiliktir. Bu ise Allah’ın gazabına ve lanetine müstahaktır.

Hizbullah’ın birçok üyelerini, çoluk çocuklarıyla, kadınlarıyla birlikte iletişim cihazlarını ve telsizlerini patlatarak, kimisini, öldürdü, çoğunu yaraladı ve gözlerini kör etmesine yol açtı. Bütün komuta kademesini suikastlarla ve tonlarca bomba kullanarak öldürdü. Bu yetmedi, Gazze’ye yaptığı gibi, Beyrut’u, mahalleleri, köyleri gece gündüz uçaklarla bombalayarak, ölüm kustu, yakıp yıktı, o güzelim şehirleri harabeye çevirdi, yüzbinlerce insanı yerinden etti. Buna karşılık Hizbullah’ın tepki vermesini terörizm olarak niteliyor. Geçen gün Hizbullah, müminlerin gönüllerini biraz olsun ferahlatarak bir dron saldırısıyla yemekhanedeki İsrail askerlerine zayiat verdirdi. İsrail, hemen feryadı bastı, “Bu insanlık suçudur, askerlere yemekte saldırmak savaş sucudur ve Birleşmiş Milletleri göreve davet etti. Dikkat buyurun, Birleşmiş Milletlerin ekibine saldıran, onları öldüren, üslerine baskın yaparak çok sayıda personelini yaralayan zalim, şimdi de onları göreve çağırıyor. Bütün insanlık suçlarını işleyen, işlemediği savaş suçu bırakmayan, emziren anneleri bebekleriyle birlikte öldüren, Gazzeli çocukları açlıktan öldüren zalim İsrail, insanlık suçundan söz ediyor, yemek yiyen askerlere saldırmayı savaş suçu sayıyor!

Kılavuzu Talmud olan siyonist zalim için bunlar normal sayılabilir ama asıl kabul edilmez olan, anormal olan dehşet verici şey, birkaç ülke dışında tüm dünyanın Talmud’un hezeyanlarına sessiz ve duyarsız kalarak onu onaylamış olmasıdır. 

İsrail'in vahşice saldırganlığına, insanlık dışı her türlü suçları işlemesine ve hiç bir hukuku takmamasına karşı, dünyanın destek vermesi ya da tepkisiz ve duyarsız kalmasıyla, Yahudiler'in Talmud'un hedeflerine şimdilik ulaştıklarını görüyoruz. Bu durumda tüm dünya insan olmadıklarını, Yahudilerin hizmetkârı olduklarını kabullenmiş oluyorlar. İsrail’in pervasız olarak yaptığı zulümlerine destek vermenin veya duyarsız, sessiz kalmanın başka bir anlamı yoktur. Kâfirlerin birbirine destek vermesini birbirlerinin hizmetine koşmasını anlıyoruz da Müslüman olduğunu söyleyen ülkelerin Yahudi hizmetine soyunmalarını anlamış değiliz. Tepkisiz ve duyarsız kalan İslami kesim de lanet olası Talmudçuların hizmetkârı olduklarını ve insan olmadıklarını kabullenmiş oluyorlar.

Allah masum insanları Talmutçuların tasallutundan ve zulümlerinden kurtarsın; Müslümanlara tahkiki iman, akıl, şuur ve feraset versin, onlara Yahudilerin birbirlerine bağlılığı kadar bir bağlılık ve birlik nasip etsin. Âmin.