SÜNNİLEŞEN ŞİİLER

Tersyüz olan, yolunda gitmeyen, öteden beri süregelen yolundan sapan, beklenen değil, tam tersi ile karşılaşılan işlemler için, “dünya tersine dönmüş..” derler. Şimdi biz de hayal dahi edemediğimiz, inanamadığımız hayret verici şekilde tersyüz olmuş işlerden dolayı dünyanın tersine döndüğüne şahit oluyoruz. Müslüman ve Sünni olarak bilinen ülkelerin Müslüman düşmanı ve bebek katili Yahudi terör örgütü İsrail’i desteklemeleri, ürkütücü bir terslik değil midir?

Musa (AS)’a iman eden kimse Firavunla dost olabilir mi? Yahut Muhammed (ASV)’a iman eden müminin, Ebu Cehil ile dost olması mümkün mü? Nemrut’un İbrahim (AS)’ı yakmak için yaktığı ateşe destek veren, Nemrut’a yardım eden kimsenin İbrahimî olduğuna inanılır mı?  

İsrail’e dost olanın da Sünni olduğunu kabul etmek büyük bir mantıksızlıktır. Evet, bu terör örgütü, 80 yıldır Filistin topraklarında sıkça yaptığı katliam, işgal, gasp, zorbalık ve yıkım şeklindeki zalimce uygulamalarını bir yılı aşkın süreden beri bu kez topyekûn bir soykırım ve işgale çevirerek her gün gece gündüz, bebek, kadın, çocuk yaşlı, savunmasız insanları ayırım gözetmeden öldürmektedir. Atom bombasından kat kat fazla binlerce ton bombalar atarak o topraklarda bir tek Müslüman bırakmamayı hedefine koymuştur. Maalesef bütün dünya seyrediyor, Amerika ve Avrupa devletleri İsrail’e maddi ve manevi tam destek vermekle beraber bombalama, öldürme ve yıkım faaliyetine bizzat katıldıkları da bilinmektedir. Kimi Müslüman ve Sünnî geçinen ülkeler, İsrail’i durdurmaya yönelik fiili ya da askeri bir tepki değil, sadece kınamalarla ve hiçbir işe yaramayan demokratik eylemlerle yetiniyorlar. Kendilerini “Haremeyn hizmetkârı” olarak tanımlayan Suudi kralı, Ürdün ve Mısır gibi güya Sünni olan Müslüman ülkeler açıkça, utanmadan Yahudi terör örgütü tarafında yer almışlar ve İsrail’e karşı demokratik tepkileri de halklarına yasaklamış durumdadırlar. Sünni, Şafiî ve samimi Gazze Müslümanlarını değil de Yahudileri desteklemeleri, onlarla her türlü ilişkilerini sıkı fıkı korumaları, askeri açıdan da yardım etmeleri gerçek Sünnileri tenzih ederiz ama bunların Yahudileştikleri fikrini haklı çıkarmaz mı?

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Maide, 51.) ayetiyle sabittir ki zalim İsrail’i dost tutanlar Müslüman değiller, Yahudilere katılmış zalimlerdendirler. 

Yahudileşen bu sözde Sünnilere karşılık, Şiî İran, Yemen Husileri, Lübnan Hizbullah’ı, komutanlarını ve önemli liderlerini feda etmek pahasına Sünni Gazze’ye sahip çıkmakta ve bilfiil askeri tepkiyle İsrail zalimine karşı arzulanan düzeyde olmasa da bir harekete girişmişlerdir. Bu Sünni Şiileri takdir ederiz, Müslümanlığın ve sünnete uymanın gereği budur. Yahudileri lanetleyen Yüce Allah, Zalim Siyonist Yahudilere arka çıkan zalimleri de kim olursa olsunlar, kendilerini ne ile tanıtsalar tanıtsınlar onları da lanetlemiştir. Elbette ki bir kısım Şiilerin eleştirdiğimiz yönleri, uygun görmediğimiz birtakım fikirleri vardır ama İsrail’e karşı Sünni ve Şii arasındaki ihtilaf sona erer, kardeşçe kucaklaşmak gerekir, İhtilafı konuşma vakti değildir. Çünkü İsrail, Sünni’nin de, Şii’nin de hatta tüm insanlığın düşmanıdır. Sadece Şii-Sünni değil, vicdanı kabuk bağlamamış olan tüm insanlık İsrail zalimine karşı birleşmelidir. 

Bediüzzaman’ın, "Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur. Düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır." Şeklinde veciz olarak ifade ettiği kurala göre şöyle düşünmek gerekir: 

Zaman gösterdi ki İsrail Müslümanlar için en büyük düşmandır. Öldürüyor, yakıp yıkıyor, işgal edip topraklarını ele geçiriyor, itiraz edenleri de terörist olarak ilan ediyor. Bu durumda kim olursa olsun İsrail'e düşman olanlar Müslümanların dostudur, İsrail'e dost olanlar da Müslümanların düşmanıdır. İsrail'e dost olanlar, Müslüman olduklarına yemin etseler de kesinlikle Müslüman olamazlar. Kur’an-ı Kerim, bu tür ikiyüzlüler için şöyle buyurmaktadır: 

“Sizden olduklarına dair Allah'a yemin ediyorlar. Oysa onlar sizden değillerdir; fakat korkularından öyle söyleyen bir kavimdir.” (Tevbe, 56.)

İsrail İran'ı suçluyor, Hizbullah’ı, Husileri ve Hamas’ı terörist ilan ediyor. Hatta “Bu kadar da olmaz, bebek, çocuk, kadın, savunmasız masum insanları öldürmek kabul edilemez.” Diyen ülke yöneticilerini, Birleşmiş milletler sekreterini bile terörizme hizmet etmek ve terörist yanlısı olmakla suçluyor. Bu durumda İran'ı suçlamak, İsrail'e dost olmaktır. Velev ki çöle düşmüş olsa da İsrail'e füze atan İran'ı suçlayıp İsrail'e gül atanları ondan üstün görenlere Müslüman yahut “Sünni” denilebilir mi? Sünnilik ve Müslümanlık bu bozuntulardan münezzehtir. Sünni demek, “Muhammedî olmak” demektir, sünnete bağlılık demektir. Mekke müşrikleri gibi Yahudilerle dostane iş birliği yapmak değildir.