ALLAHÜ TEÂLÂ’YA SAYGI

Muhterem kardeşlerim…

Allah ismini yazınca bir saygı ifadesi gerekir. Mesela “Teâlâ” yazılmalıdır. “Teâlâ” yazılınca artık “Celle Celalüh” demek gerekmez. Peygamber Efendimiz denince zaten saygı var. Resulullah denince de öyle. Allah'ın Resulü diye saygı belirtiliyor.

Din kitaplarında deniyor ki:

Allahü Teâlâ’nın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, Sübhanallah, Tebarekallah, Celle-Celalüh veya Teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde Vacib, tekrarında ise Müstehabdır. Resulullah'ın "Sallallahü Aleyhi ve Sellem" ismini işitenin ömründe bir defa Salevat getirmesi Farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek Vacib, tekrarında Müstehabdır.

İhlas Yayınları kitaplar, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye ve internet sitesindeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir. Ama orijinaline de sadık kalınmalı. İlave ve çıkarma yapılınca sadık kalınmamış olur. Emanete hıyanet edilmiş olur. Kul hakkı geçer.

Bir başka husus da, (c.c.), (s.a.v.), (s.a.s.), (r.a.) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i Kâinât kitabında, “Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltıp birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır” deniyor. Saygı sözlerini kısaltanlara itibar etmemelidir.

Allahü Teâlâ’nın isimleri sonsuzdur. Binbir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir. Muhammed aleyhisselamın dininde, bunlardan doksandokuzu bildirilmiştir ki bunlara Esmâ-i Hüsnâ denir.

Başka isimler söylemek

Allahü Teâlâ’ya O’nun 99 isminden başka bir isim söylemek, mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimleri ibadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir. İbadet olarak kullanılmaz.

Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i Hüsnâ’dan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır.

Şerh-i Mevakıf’ta da, “Allahü Teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir” buyuruluyor. Yani az da olsa, Allahü Teâlâ’ya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen Âlimler var demektir.

Esma-i Hüsnâ’dan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem, Allahü Teâlâ’nın ismi olarak Kur'an-ı Kerim’de kullanılmıştır. Hadis-i Şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır. (Feraid)

Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki:

Ey rahmeti bol Padişah,

Cürmüm ile geldim sana,

Ben eyledim hadsiz günah,

Cürmüm ile geldim sana.

Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır. Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır. Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır.

Kâinat, bir sanat eseridir

Bütün kâinat, tabiattaki her varlık, birer sanat eseridir. Bir yaprak parçası, muazzam bir fabrikadır. Bir kum tanesi, bir canlı hücre, fennin bugün biraz anlayabildiği ince sanatların birer sergisidir. Bugün, fennin buluşları, başarıları diye övündüklerimiz, bu tabiat sanatlarından birkaçını görebilmek ve taklit edebilmek sonucu ortaya çıkmıştır.

Her sanat eserinin, bir sahibi olur. Allahü Teâlâ da, bütün kâinatın sahibidir. O’nun yaratması, bir sanatçının bir şey yapması, bir eser ortaya çıkarması gibi değildir. Bir sanatçının yaptığı eseri de yaratan, yine Allahü Teâlâ’dır. Allahü Teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman, ona sadece “Ol” der, o şey hemen var olur.

Allahü Teâlâ için sanatçı demek ise, caiz olmaz. İmam-ı Rabbani hazretleri de, buyuruyor ki:

Allahü Teâlâ’nın isimleri, Tevkîfîdir, yani dinin sahibinin bildirmesine bağlıdır. İslamiyet’in söylediği ismi söylemeli. İslamiyet’in bildirmediği isim ne kadar iyi, güzel isim olsa da söylenemez. (2/67)

Allah’a "Sanatkâr" demek uygun mu?

Allahü Teâlâ için "Sanatkâr" veya "Mühendis" demek caiz değildir, çünkü Allahü Teâlâ’nın isimleri Tevkifîdir. Yani sadece dinimizin bildirdiği isimler kullanılır. Mânâsı ne kadar güzel olsa da, dinin bildirmedikleri kullanılmaz. Mesela “İnsanoğlunun mühendisi, kalbini çok muhteşem şekilde yerleştirmiştir” veya “Kâinatın sanatkârı gezegenleri yerli yerine yerleştirmiştir” demek caiz olmaz, fakat Allahü Teâlâ’nın sanatı veya Allah’ın mühendisliği, Allah’ın eseri denir. İkisi farklıdır. Birinde, dinin bildirmediği isim söylenmiş oluyor ki, caiz değildir. Diğerinde ise, bizzat Onun yaptığı iş söyleniyor. Onun sanatı, mühendisliği deniyor. Bu caiz oluyor. Sun-i İlahi veya Sunullah da denir. Allah’ın eseri, sanatı demektir. San’i de denir. San’i, yapan, yaratan anlamındadır.

Âlim ve Alîm isimleri

Seadet-i Ebediyye’de, “Allahü Teâlâ’ya Âlim denir, fakat Âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü Teâlâ’ya fakîh dememiştir” deniyor. Esma-ül-Hüsna’da Âlim diye bir isim yok, El-Alîm ismi var. Allahü Teâlâ’nın Âlim ismi de vardır.

Bir Âyet-i Kerime meali şöyledir:

“Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-Ül-Gayb [Gaybı Bilen]dir.” [Haşr 22]

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:

Allahü Teâlâ’nın isimleri sonsuzdur. İnsanlara bildirilen bin bir ismi var diye meşhurdur. Bunlardan doksan dokuzuna Esma-Ül-Hüsna denir. (İtikadname)

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)