Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur. (R'ad/28)
Hemen belirtmek gerekir ki, başta Allah ve Resulü'nün, hak ve hukukun, adalet ve hakkaniyetin, ahlak ve erdemliğin, insanlık yararına iyi şeylerin konuşulduğu meclisler; hayırlı ve bereketli meclislerdir... Yukarıda saydığımız güzel şeylerin aksine, gıybetin, zalimleri övmenin, boş tartışmaların, parti pürtilerin, ideolojilik liderlerin medhu sena edildiği, malayani boş şeylerin konuşulduğu meclisler ise şerli ve zararlı meclislerdir. İkinci bir husus daha, insanlar oluşturdukları sohbet ortamları veya diğer meclislerinde; Allah ve Resulü'nden daha çok, şeyhlerini, parti başkanlarını, üstadlarını, ağalarını, aşiret reislerinin zalimane davranışlarını, ideolojilik fikirlerini, meziyetmiş gibi konuştukları ortamlar da birer şerli ve zararlı mesclisler olduğunu öğrenmektekteyiz.
İnsalık adına faydalı olan meclislerin; Femmi (güzel dil) Muhsin,
Fehmi (güzel anlayış) muhsin ve
Hulki (güzel aklah) muhsin ile, toplumsal hayatın özellikle manevi geleceği adına bir araya gelen erdemli, ehl-i hal ve takvalı kişilerin oluşturdukları meclis ve ortamların oluşturulması her birimizin üzerine anın vacibi olarak bir vazifedir.
Konuyla çok yakından alakalı olarak "Ebu Hureyre -radıyallahu anh-’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hadisini dinleyelim: «Herhangi bir topluluk oturdukları meclisten Allah’ı zikretmeden kalkarlarsa, merkep leşi yanından kalkmış gibi olurlar. O meclis de onlar için bir pişmanlık olur.»
[Sahih Hadis] - [Ebû Dâvûd rivayet etmiştir]
Şimdi bu hadisi şerifin vermiş olduğu mesaja baktığımızda, insan kalabalıklarının (istisnaları hariç) kahır ekseriyetinin oluşturdukları meclislerin zararlı meclisler olduklarını rahatlıkla söylemek mümkündür. Çünkü yaratılmış olan insan, nisyana kapılıp yaratanı unuttuğu zaman; bu onun için büyük bir kayıp, bir ayıp, bir zarar ve hüsran oluvermektedir.
Ne yazık ki günümüz insanlarının oluşturdukları toplantı ve ortamların çoğunda; "Yaratanın emir ve yasaklarından daha çok yaratılanların iştigal ettikleri boş işleri konuşulduğundan dolayı, manevi olarak toplumsal hastalıklar her tarafımızı ihata etmiş durumda!
İnternet Cafe'ler, kumarhaneler, gece klüpleri, zevk ve şehvet pompalyan mekanların her biri; insanların önüne kurulmuş birer tuzak oldukları gibi; şerli ortamlardır...
Seküler laiklik sistemlerin egemen oldukları toplumlarda; acı bilançoların kaynağının ne olduğunu her akıl sahibi insanın bildiği şeylerdir, izaha gerek yoktur. Gelinen noktada işin sebep sonucuna bakıldığında; Ümmet coğrafyasının şerli mekanlarla, Allah ve Resulü'nün emirlerinin geçerli olmadığı isyan ve nisyan meclisleriyle adeta donatıldığını görmekteyiz. Dolayısıyla bunun insanlık için nasıl bir felakete dönüştüğünü hepimiz görülmekteyiz. İnsan nisyana yenik düştüğü yerde, doğru bildiği yanlışların esiri, yanlış bildiği doğruların da bilinçsiz bir düşmanı kesilir. Kurtuluşu yanlış adreslerde aramaya başlar ki, bu hiç bir zaman iyi sonuç vermeyecek olan bir arayıştır. O zaman insan, kendisinin fani bir kul olduğunu ve haddini bilerek yaratanının emir ve yasaklarına göre yaşamayı şiar edilmesinde kurtuluşu aramak zorundadır.
Tüzük ve içeriklerinde; Allah'a ve Resulü'ne, helal ve haram kavramlarına, dünya ve ahiret bilincine; yer verilmeyen taslaklar, kanunlar, yasalar, kararlar, hüküm ve direktifler, insanın fıtratını kirleten etken dayatmalarıdır... İnsanın kalbi, Messi'ye, Ronaldo'ya, Ardaya aşık olmakla huzuru bulmaz/bulamaz da... insanın kalbi ancak Allah'ı anmakla/zikretmekle huzur bulur.
Rabbimizin insan için, ezeli ve ebedi kurtuluş mesajı: "Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur. (R'ad/28)
SÜBHAN ALLAH ELHAMDÜLİLLAH ALLAHU EKBER!
Allah’ı zikretmekle, huzur ve saadette kalın!