Son yıllarda iyice artan özel okullarla birlikte imkanı olanlar bu okullara çekildi. Aynı zamanda öğretmen atamaları yeterli yapılmayınca devlet okullarındaki açık iyice arttı.
Anadolu’da nüfusu çok hızlı artan şehirlerde, öğrenci sayısına karşı yetersiz olan derslikler, gittikçe kalabalık sınıflar doğurdu. Yeni inşa edilen okulların sayısı yetmez oldu.
Hal böyle olunca eğitimdeki müfredat zayıflığının yanı sıra bir de okul ve öğretmen yönünden kalite iyice yerlere serildi.
İl ve ilçe milli eğitim müdürlerine performans odaklı kariyer uygulaması yapılmadı. İldeki siyasileri memnun tutan müdürler görevlerinde tutulup şehrin eğitimdeki yeri umursanmadı.
Kısacası,
—Siyasete bulaşan atandı,
—Siyasiyi mutlu eden koltuğunda tutuldu.
Buna karşılık,
—Öğretmen ve derslik açığını dile getirmeyen müdürler siyasiler tarafından makbul sayıldı,
—Okulları denetlemeyen, torpilli okul müdürlerini disiplin altına almayan il ve ilçe müdürleri siyasiler tarafından takdir edildi,
—Milli Eğitim Bakanı da, bir şehrin olması gereken eğitim stratejisini ele alırken bilimsel sonuçlara bakmak yerine o ilin siyasilerini dinledi.
Sonuç olarak o ilin eğitimi, o ilin siyasilerinin ortalama zekaları ve eğitilmişliği düzeyine mahkum edilmiş oldu.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, gelişmiş ülkelerde eşine rastlanmayacak bir karar alındı ve okullardaki temizlik işçilerinin işine son verildi. Adı da tasarruf tedbiri kondu.
Okulların sınıfları, koridorları ve bahçeleri toz içinde kaldı. Bundan daha vahimi, tuvaletleri pislik içinde kaldı.
Hastalıklar bir anda arttı. Okuldan soğuyan çocuklar bir kat daha tiksindirildi.
Tuvalet ihtiyacını gidermeyip eve saklayan çocuklar herkesin dilinde. Çünkü herkesin evinde bu tip ilkel yöntemi uygulamaya maruz kalmış çocuk mevcut.
Tuvalet ihtiyacını tutamayıp okulların çevresindeki esnafın dükkanına veya umumi tuvaletlere gitmek zorunda kalan çocuklar da cabası.
—Bu çocukların güvenli yerlere gidebildiğini söylemek bu devirde mümkün mü?
—Okulun tuvaletine mecbur kalıp girenlerin pisliğe ve mikroba bulaşmadan temizlenmesi mümkün mü?
İşte Milli Eğitimimiz, okullarımız, idarecilerimiz, siyasilerimiz ve onların sayelerinde çocuklarımız maalesef maalesef maalesef bu halde.
İyi okumalar...