Öncelikle şunu ifade edeyim ki, her müslümanın gündemini Kur'an ve Sünnet belirler, belirlemelidir. Kur'an ve Sünnete göre gündemini belirleyemeyen fert ve toplumlar, başkalarına gündem olmaya mahkum olurlar!
İslâm coğrafyasında kanın gövdeyi götürdüğü bir zaman diliminde, tüm dünya insanlığının buna odaklanması gerekirken; kasıtlı ve maksatlı bir kısım çevrelerin kaydırma ve uydurma icraatlarla suni gündemler oluşturmaları manidardır.
Dünya medyası; ( çok az istisnaları hariç) siyonist ve Emperyalist güçlerin güdümünde olduğunu kim inkâr edebilir ki? Bu gün dünya sathında meydana gelen olay ve hadiserin kahır ekseriyetini kendi lehlerine, müslümanların aleyhine çevirmekle günlerce, hatta aylarca gündemleri meşgul ve işgal edenler kimlerdir? Yaşadığımız coğrafyada, hukukun veya sözüm ona adaletin kimlerin lehine, kimlerin de aleyhine işlediğine bakınca, durumun vehameti görülmektedir. Gizli bir el, durmadan gündemleri saptırmakla görevli sanki? Merhametsizliğin dalga dalga yayıldığı bir dünyada, Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşamayı çağ dışı olarak telaki eden insanların nasıl da canavarlaştığını hep birlikte görmekteyiz... Gelinen noktada, insanlık korkunç bir sona doğru yol almaktadır. İnkâr edilse de, bu gerçek değişmez?
Mahkemelerde, devlet dairelerinde, siyasette, ekonomi de, ahlakta ve sosyal hayatta; her gün durmadan büyüyen sorunlar; islâm dışı olan Laikliğin, beşeri kanun ve yasaların getirmiş olduğu felaketvari bir sonucudur. Yamalı bir bohçaya dönüşmüş olan mevcut dunya düzenleri, yırtığı büyük yaması küçük misali; tüm uğraş ve çabalarına rağmen bir türlü dikiş tuturamıyorlar...
Dünyanın hal-i hazır özelinde, ülkemizde ise durumun vahameti; kıyameti çağrıştıracak türdendir. Çıplaklık kültürü ve kültürel çıplaklık, faiz, birliktelik adı altında flört ve aleni zina, zina evleri, hırsızlık, dolandırıcılık, cinayetler, tecavüz ve benzeri şirretlikler ayyuka çıkarken; toplumsal hayattan sorumlu olan yetki sahiplerinin; alakası olmayan işlerle uğraşmaları, vehametin başka bir boyutudur! Düşünün, insanlar haz ve hız peşinde koşmaktan; dengeli yaşamaya zaman ayıramaz hale gelmişler.
Neyse konuyu dağıtmayalım, önemli meselelerle değil, önemsiz işlerle gününü gün edenler için varsa yoksa, makam ve mevkileridir. Birde kılıf uydurup istifledikleri haramdan servetleri, önlerinde el pençe duran kartondan emir erlerinin varlığı söz konusudur. Zam mı gelmiş, istikrarsızlık mı olmuş, terör mü çoğalmış, sekiz yaşındaki çocuğun kanına mı girilmiş, iki yaşındaki çocuğa tecavüz mü edilmiş, deprem mi olmuş, Gazze'de her saat başı onlarca çocuk mu katledilmiş veya açlıktan mı ölmüş, Doğu Türkistan'da bakire kızların ırzları mı kirletilmiş; hiç biri ama hiç biri söz konusu kimselerin umurlarında bile değil! Çünkü malum kişi ve kimselerin tek bir gayeleri vardır: "Kasa, kese ve prestijleri!
İki de bir suni gündemler oluşturup, kamuoyunu meşgul etmek; insanların kanından ve emeklerinden geçinen vampir karakterli kimseler, işbaşında oldukları müddetçe; insanlık huzurun yüzünü göremezler...
Hakikatten, her birimiz şu soruyu kendimize soralım: neler oluyor? Dua ile.