NARİN'E KIYMAK

Kıymetli dostlar nasılsınız iyi misiniz bizleri soracak olursanız bizler iyi değiliz, insanlar olarak insanlık olarak hepimiz çok kötüyüz. 

Bu hafta sizlerle geçen haftalarda yaşanmış olan Türkiye gündeminden inmeyen Diyarbakır'da kaybolan ve on dokuz gün sonra cesedine ulaşılan küçük yavrumuz Narin Güran kızımızın katledilmesini ele alacağız. 

Dostlar bizler ne zaman bu kadar vahşi olduk, ne zaman bu kadar canileştik, ne zaman bu kadar sınır tanımaz ve kural bilmez olduk? Sizlere sormak istiyorum. Hiçbir suçu günahı olmayan küçücük bir kız çocuğu neden yakınları tarafından katledilir ki? Burada katledilen Narin tek midir? Burada katledilen bütün insanlık, bütün kız, erkek çocuklarıdır. İnsan dünyevileşince azgınlaşırmış. Bu kötü niyetli, insan demekten çekindiğim şahıslarda maalesef yapacaklarını yapmışlar. Ciğerimiz yanıyor, uykularımız kaçmış vaziyettedir. Kötülük bu kadar sağlam ilerlerken neden iyilik yerinde sekmektedir? 

Narin Güran kızımız bir melekti melek olarak darı bekâya irtihal etmiş oldu. Ancak geri de kalan sistem ne zaman doğruluğa insanlığa irtihal edecektir?

Muamma olan budur. 

Bir aile koordineli ve organize şekilde birden fazla olaya karışıp elini kolunu sallayıp yıllarca serbest takılabiliyorsa maalesef bu ülkemizin koltuklarında oturan makam sahiplerinin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Görevi layığı ile yapamayıp yahut kötü niyetli şahsiyetlerin üst makamlarda var olup bu olaylara menfaat ve rant için göz yummaktadır. 

Zarifoğlu der ya " Bu çağdan, etimle kemiğimle nefret ettim. " Aynen öyle hepimiz nefret ediyoruz ancak hangimiz nefret yerine kötülükle mücadele ediyoruz. 

Kendi gizli ve kirli işlerimizi makamlarda bulunan tanıdıklarımızın yardımlarıyla meydana getirip hiçbir şey yokmuş gibi hayatımıza devam ediyoruz ve bazı ortamlarda bunun övünme kaynağı olarak görüp anlatıyor ardına da " Sağ olsun bir dostumuz vardı işimizi hal etti" diyerek insanlığa yazık ediyoruz. 

Adalet, liyakat, dürüstlük, kanun o zaman nerede kalıyor. Ne pahasına olursa olsun suçu işleyen ceza çekmesi gerekirken neden suçlular güçleri sayesinde aklanıyor? 

Yetkili makamlarımızda içlerinde helal süt emmiş Babayiğitlere birkaç tavsiyem olacaktır. 

Birincisi ülkede ne kadar güçlü aile varsa belli edilmeden gizli kadraja alınmalıdır. 

İkincisi ülkede silahlanma yarısını ortadan kaldırıp vatandaşta bulunan kaçak ve gereksiz yere verilmiş olan ruhsatlı silahlar toplanmalıdır. 

Üçüncü ve son olarak da bütün çocuklar ülke genelinde koruma altına alınıp her mahallede çocuklara aralıklarla psikologlar tarafından kontrollere çağrılıp ruhsal ve davranışsal yapısına dikkat etmelidir. 

Ülkemiz bu kadar kötü değilken neden bu kadar kötülük art arda kapımızı, ekranlarımızı çaldı. Dün Leylâ kızımız bugün Narin kızımız yarın kim olacak korkusu? 

Ben devletimizin aciz olmadığını ve bu şekilde krallık kurup suç işleyenlere fırsat vermeyeceğine canı gönülden inanmaktayım. 

Umarım bir daha bu şekilde olaylarla karşı karşıya kalmayız. 

Kalın sağlıcakla.